Arjantin’de sınıf savaşı durulmuyor!

Arjantin’de sınıf savaşı durulmuyor!

Geçen yılın Aralık ayında faşist Javier Milei’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinden bu yana Arjantin siyasetini yakından takip ediyor, her sayımızda haber yapıyoruz. Bunun bir sebebi Latin Amerika’nın Brezilya’dan sonraki devi Arjantin’in dinamiklerinin kıta çapında etkiye sahip olması. Bir diğer sebebi ise, sınıf savaşının militan bir işçi sınıfı ve faşist bir burjuva Cumhurbaşkanı arasında, olabilecek en yalın halde bu ülkede yaşanmakta oluşu.

Milei, sanki dünyanın tüm burjuva gericiliğinin vücut bulmuş hali. Uluslararası politikada NATO’nun Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşı harlamakla, soykırımcı İsrail’e alkış tutmakla meşgul. İç politikada Donald Trump’ı taklit ederek en ılımlı ezilen hareketlerinin ardında kültürel Marksizm öcüsünü arayıp ezilen kesimlerin haklarını tırpanlıyor. Bu politikanın en büyük kurbanları arasında kadınlar ve eşcinseller bulunuyor. Neoliberal politikalarına yalnızca emekçi ve yoksullardan değil, eyalet yönetimleri ve düzen muhalefetinden bile sert tepkiler gelince Milei, “Ekonomiyi düzeltme yolunda Kongre’yi filan takmam” diyerek yürütmenin gücünü artıran ve bu yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplayan bir yasa tasarısını yasama organlarından geçirmeye koyuldu.

Ancak Milei’nin en büyük hedefi, hiç şüphesiz işçi sınıfı ve yoksullar. Artık Venezuela’yı bile geride bırakan enflasyon oranları, Türkiye’den beter döviz bağımlılığı ve yüksek işsizliğin yoksulluğa ittiği Arjantin’in emekçi ve yoksulları, şimdi kanunların kendilerine tanıdığı güvenceleri de yitirme tehlikesiyle karşı karşıya. Milei, emeklilik güvencesinden kira bedellerine, ücretlerden sendika haklarına tüm işçi haklarını tırpanlamaya yeminli. En son 27 Şubat günü Buenos Aires’in yoksul ve işsizlerinin yararlandığı aşevlerini bile kapatmaya girişti. Bu hamle, yoksul halkın ve solun olduğu kadar hiç de ilericilik atfedilemeyecek Katolik kilisesinin de tepkisiyle karşılaştı.

Ancak Arjantin işçi sınıfı, son derece militan bir biçimde karşı koymaya devam ediyor. Hafta geçmiyor ki sendikalar, büyük sol partiler ve işsizler hareketi Piqueteros büyük kitleler halinde alanlara dökülmesin, Milei’ye karşı durmasın. Bu kitlesel tepkilerin bir sonucu olarak, Milei’nin geçirmeye çalıştığı işçi düşmanı torba yasa da başarısızlığa uğradı. Bu ilk zaferin önemi büyük. Elbette protestolar ve ilk zaferler, ülkenin yasama organını dahi hiçe sayan bir faşisti yolundan döndürmek için yeterli değil. Ancak Arjantin işçi sınıfı, üretimden gelen gücünü kullanmasını da biliyor. 28 Şubat’ta havalimanı çalışanları bir günlük bir greve çıkarak uluslararası ulaşımı felç etti. 400’e yakın uçuşun iptal edildiği grev, patronlara iki milyon dolara mâl oldu.

Arjantin, şu anda devrimcilik iddiasındaki partilerin kitlesel destek gördüğü az sayıdaki ülkeden biri. Bu partilerin oluşturduğu Solun ve İşçilerin Cephesi – Birlik (FIT-U), hem belediye seçimlerinde hem de ulusal çapta seçimlerde büyük varlık da gösterebiliyor. Şimdi bu cepheye önemli bir iş düşüyor: seçilmiş bir faşist cumhurbaşkanını en azından programını uygulayamaz hale getirmek. Bu görevde ne kadar başarılı olacaklar, göreceğiz.

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2024 tarihli 174. sayısında yayınlanmıştır.