Arjantin’de sınıf savaşı durulmuyor!

Arjantin, günümüzde sınıf mücadelesinin en keskin yaşandığı ülkelerden biri. Geniş toplumsal kesimlerin El Loco, yani Deli lakabıyla andığı Cumhurbaşkanı Javier Milei, Marx’ın devletin hâkim sınıfın emekçi sınıfları ezmek için kullandığı bir aygıt olduğu tezini kanıtlamak istercesine, üst üste kemer sıkma politikaları uyguluyor. Yıllardır süregiden mücadelelerden talimli, dahası, birçok ülkenin aksine büyük işçi partilerine sahip Arjantin halkı sokak hareketiyle karşı koyuyor. Milei ise bu direnişe polis zoru ve devlet baskısıyla cevap veriyor.
Bu durumun son örneği, Mart ayının son iki haftasında yaşandı. Milei hükümeti, emekçi halka yönelik kamu harcamalarına, emekli aylıklarına ve başka toplumsal haklara balta vuran, öte yandan Uluslararası Para Fonu’na (İMF) olan borcu öncelik olarak addeden bir yasa tasarısını parlamentoya sundu. Bu tasarı, emeklilerden işçilere, futbol taraftarlarından kadın hakları örgütlerine geniş halk kitlelerinin sokağa dökülmesini tetikledi. Polis, müthiş bir şiddetle karşılık verdi. Burjuva basınının sözcülerine göre sadece Buenos Aires’te yirminin üzerinde eylemci hastanelik oldu, ikisi çocuk olmak üzere 114 kişi ise gözaltına alındı. Bu şiddet dalgasına göstericiler de karşılık vererek eylemlerini savunmaya girişti. Bu vaka üzerine Milei’nin Ulusal Güvenlik Bakanı Patricia Bullrich, sosyal medyadaki bir mesajında (Türkiye’de Gezi ile başlayan halk isyanı zamanındaki devlet söylemini hatırlatırcasına) “Arjantin’de yasalar hüküm sürer, çapulcular ya da sol değil” diye meydan okudu.
En pişkin tepki ise bizzat Milei’den geldi. Gösteriler sırasında atılan sloganlardan biri, Arjantin’in 1976-1983 yılları arasında yaşadığı askeri diktatörlüğe referansla, “Milei, pislik, diktatörlük sensin” olmuştu. Dahası, eylemlerin ikinci haftasında diktatörlüğün kurbanları ve onların aileleri için hak talep eden örgütler, protestocularla yan yana eylem yaptı. Milei ise, yine Türkiye’deki devlet söylemini hatırlatan biçimde, gösterileri “darbeye teşebbüsle” suçladı ve futbol taraftarı kulüplerini yasadışı ilan etmeye kalktı. Bu girişimin sonucu şimdilik belirsiz.
ABD’den Arjantin’e, Macaristan’dan Hindistan’a patronların halka karşı şiddeti tırmanıyor, Türkiye’deki istibdad yönetimi ise tüm bu rejimlere ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Biz de Arjantin’deki sınıf kardeşlerimizden ilham almalı ve patronların zorbalığına karşı mücadeleyi sokaklarda, fabrikalarda, iş yerlerinde, diğer patron partilerinin tuzaklarına düşmeden bağımsızca yükseltmeliyiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2025 tarihli 187. sayısında yayınlanmıştır.