Başyazı: Kördüğümü çözmek için işçiler siyasete
Ülkede salgın ve ekonomi aynı anda kontrolden çıkmış durumda. Salgın kontrolsüz şekilde yayılıyor, ekonomi kontrolsüz şekilde çakılıyor. İktidarın hiçbir çözümü yok. Tek yapabildiği gerçekleri karartmak ya da halkın ilgisini dağıtacak gündemler yaratmak. Sağlık Bakanlığının hasta sayıları ile ilgili yaptığı çarpıtma artık ayyuka çıkmış durumdaydı. Nihayet testi pozitif çıkanlardan semptom göstermeyenlerin sayısının açıklanmadığı gerçeği bizzat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından itiraf edildi. TÜİK’in ekonomi, işsizlik ve enflasyonla ilgili rakamları da Sağlık Bakanlığından farklı değil. İşlerine geldiği gibi rakamları çarpıtıyorlar. İşsiz sayısı 10 milyonu aşmışken işsizliğin azaldığını iddia edebiliyorlar. Türk lirasının değer kaybında ise mızrak çuvala sığmıyor.
Salgınla ekonominin kesiştiği yerde ise tüm bir gençliği keşmekeş içine sokan, gençliğin geleceğini karartan eğitim sisteminin iflası bulunuyor. Öğrencilerin bilgisayarı, tableti, evde internet olanağı var mı yok mu hesap edilmeden toptan uzaktan eğitime geçildi. Bunun böyle olacağı belli olduğu halde hiçbir önlem alınmadı. Gelinen yerde bu iş de bir medya zengininin yardım kampanyasına havale edildi. Yani Milli Eğitim Bakanlığı da fiilen iflasını ilan etmiş oldu. Sağlık Bakanı özel hastane zinciri sahibi, Milli Eğitim Bakanı özel okul sahibi, Hazine ve Maliye Bakanı holding yöneticisi olunca, Cumhurbaşkanı ülkeyi anonim şirket gibi yönetince vardığımız yer bu!
Ekonomi, sağlık, eğitim bir kördüğüm haline gelmişken, milyonlar işsizlik, yoksulluk ve açlıkla yüzleşirken çözüm üretmeyip sorunlara yeni sorunlar katan iktidar, savaş senaryolarını gündemden eksik etmemeye özellikle dikkat ediyor. İstibdadın propaganda makinesi bir gün Ege adalarını alıyor, diğer gün Enver Paşa’nın Kafkas İslam Ordusu’nu ihya edip fetihlere çıkıyor. Her akşam emekli paşalar, kerameti kendinden menkul güvenlik uzmanları televizyonlarda esip gürlüyor. Ne var ki savaş hakkında konuşmak bedava ama savaşmak dolarla olunca, her senaryonun sonu Amerika ve Avrupa’nın kapısında bitiyor. Halkın ilgisi mutfaktaki yangından, işsizlikten, salgından, eğitimin çöküşünden başka yerlere çekilsin de ülkenin boynundaki emperyalist zincirler sıkılıyormuş ne gam!
Gerçek gazetesi çok önceden bu gidişi gördü, istibdadın çözümsüzlüğünü, düzen siyasetinin sefaletini gösterdi ve buradan yola çıkarak aylardır işçi sınıfına ve emekçi halka kendi gündemine sahip çıkması çağrısını yapıyor. Devrimci İşçi Partisi fabrikalarda, iş yerlerinde, emekçi mahallelerinde işçilere ve emekçi halka bu çağrıyı ulaştırıyor. Bu çağrının gereği örgütlenmektir. Böyle bir dönemde, çok yönlü krizlerin adeta bir düğüm haline geldiği ve emekçi halkın hayatını kararttığı bir ortamda örgütsüzlüğün bedeli, örgütlenmenin zahmetinden çok daha ağır olacaktır. Mahallede, sendikada, odada, baroda ve nihayet siyasette, bir işçi partisinde örgütlenelim! Önce kendi kaderimizi kendi elimize alacağız ki ülkenin kaderini bir avuç sömürücü azınlığın ve emperyalizmin elinden alabilelim!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2020 tarihli 133. sayısında yayınlanmıştır.