DİP: “FİT’in Arjantin’de elde ettiği her zafer aynı zamanda bizim zaferimizdir!”

Arjantin’de FİT’in (Frente de Izquierda y de los Trabajadores/Solun ve İşçilerin Cephesi) Buenos Aires Atlanta Stadyumu’nda gerçekleştirdiği etkinliği daha önce sütunlarımızda aktarmıştık. Aşağıda Devrimci İşçi Partisi’nin kardeş partisi Partido Obrero (PO-İşçi Partisi) aracılığıyla bu etkinliğe yolladığı ve toplantı sırasında okunan mesajı okurlarımıza sunuyoruz.

 

Değerli FİT’li yoldaşlar,

Dünyanın bir başka köşesinden, Türkiye’den, Devrimci İşçi Partisi (DİP) adına FİT’in Atlanta’daki etkinliğini ve orada bulunan herkesi selamlıyoruz. DİP, Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu’nun (DEYK) Türkiye seksiyonudur.

Bu vesileyle, Partido Obrero (DEYK’in Arjantin seksiyonu) militanlarına ve tüm FİT’lilere, kaybettiğimiz Franco Martinez yoldaş için başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Bizler de bu yıl, altı ay gibi kısa bir süre içerisinde, iki değerli militanımızı, Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi üyesi Atlen Yıldırım’ı ve bir işçi havzasındaki yerel parti örgütünün lideri, sanayi işçisi Sevda Alyakut’u kaybettik.

Atlanta’da gerçekleştirdiğiniz etkinlik, FİT’in geçirdiği bir durgunluk döneminin ardından geldiği ve bu sebeple, FİT’i etkileyen tüm sorunlara rağmen, Arjantin işçi sınıfına ve sömürülen kitlelerine yararlı bir birleşik aracı yeniden ayağa kaldırma iradesini temsil ettiği için örnek bir adımdır. FİT’in geçmişteki ve dileriz ki gelecekteki her başarısı dünyanın bu köşesindeki bizler için de bir başarıdır, zira dünyanın tüm ülkelerinde işçi sınıfının kaderi birbirine ayrılamayacak biçimde bağlıdır. Yoldaşlar, FİT’in Arjantin’deki ve Latin Amerika’daki sınıf mücadelelerinde elde ettiği her zafer aynı zamanda bizim zaferimizdir!

İşçiler ve ezilenler olarak, olabilecek en güçlü mücadele araçlarına ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Kapitalizm, bizim DİP olarak “Üçüncü Büyük Depresyon” adını verdiğimiz devasa boyutlarda bir krizin içine girmiş bulunmaktadır. Bu kriz, kapitalizminin tarihsel olarak imkânlarını tükettiğini göstermektedir ve dünyanın her tarafında faşist ya da ön-faşist hareketler yaratmaktadır. Avrupa kıtası, Fransa’dan Ukrayna’ya kadar, bu tip hareketlerle doludur. Şimdi de ABD’de Donald Trump’ın, yani ne bir siyasi geçmişi ne de kendine ait bir siyasi hareketi bulunan bu emlak kodamanının zafer kazanması aynı eğilimin bir başka ifadesidir. Trump’ın ve diğer ülkelerdeki benzerlerinin siyaseti, kullandıkları demagojik söylem ne olursa olsun, tamamen gericidir ve son tahlilde, aynen göçmenler, kadınlar ve Müslümanlardan başlayarak tüm ezilenlere karşı olduğu gibi, işçi sınıfına karşı da bir taarruzu hazırlamaktadır. Trump ve diğer faşistler ya da ön-faşistler, kökü kapitalizmin işleyişinde bulunan gerçek sorunları istismar ederek işçi sınıfını ırkçılık temelinde bölmeyi ve onu dünya çapında yenilgiye uğratmayı amaçlamaktadır.

Bizler, Türkiye’de, Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde, anılan eğilimlerle ortak nitelikleri olan bir rejimin sonuçlarını yaşıyoruz. Üstelik,  Suriye, Irak ve Yemen gibi çeşitli ülkelerde savaşın toplumun büyük kesimlerini mahva sürüklediği bir bölgede bulunuyoruz. Bizim hükümetimiz, ABD ve Avrupa emperyalistleri ile birlikte, Ortadoğu’daki bitmek bilmez savaşlarda yaratılan sefaletin doğrudan doğruya sorumlusudur. Bu sebeple, sınıf mücadelelerini derinleştirmek için verdiğimiz çabalarla birlikte aynı zamanda anti-emperyalist bir siyaset izliyoruz. Krizdeki dünya kapitalizmi bir Üçüncü Dünya Savaşı’nı dahi yaratabilir. Bizler, buna Ortadoğu’daki savaşı ve olası bir dünya savaşını sınıf savaşına çevirme çağrısında bulunarak yanıt veriyoruz.

Yoldaşlar,

Tıpkı bizim mücadelemizin aynı zamanda Latin Amerika kitleleri için de verildiği gibi, sizin mücadeleniz de bizim mücadelemizdir! FİT’in, işçi sınıfını iktidara taşıma görevinde başarılı olmasını diliyoruz.

Yaşasın Dördüncü Enternasyonal!

Yaşasın Dünya Devrimi!

Sürekli devrime kadar daima mücadele!

17 Kasım 2016

Devrimci İşçi Partisi

Türkiye