Sağlık emekçilerine yönelik her türlü sürgün, baskı ve mobbinge son!

sağlık emekçisi

Merhabalar,

İstanbul Fizik Tedavi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapmaktayım. Salgın döneminde sözde yönetenlerin yönetememesinden dolayı biz sağlık emekçileri çok zor günler geçiriyoruz. Ülkemizde salgın başladığı günden beri çeşitli yerlerde görevlendirilerek salgınla en ön safta mücadele ettik ve bu mücadeleyi verirken ne yazık ki kendi kaderimizle baş başaydık.

İlk dalga bittikten sonra bizim de görevlendirmemiz bitti. Bu defa ikinci dalga baş gösterdi ve Sağlık Bakanlığının yeni salgın politikası sebebiyle bu defa filyasyon ekiplerine duyulan ihtiyaç arttığından Bağcılar İlçe Sağlık Merkezi’nde filyasyon yapmak üzere görevlendirildik. Kısaca temaslı takibi dediğimiz filyasyona başladığımız ilk günden sağlıkçıların önünde dağ gibi büyüyen sorunları gördük. Ve müdahale etme gereği duyduk.

Filyasyonda çoğunlukla diş hekimlerinin olması ve birlikte hareket etmeleri büyük kolaylık sağladı hepimize. Öncelikle temel sorunları konuşmak ve taleplerimizi belirlemek için diş hekimlerinden bir grup ve yardımcı sağlık hizmetlerinden de bir grup bir araya gelerek toplantı yaptık. Toplantı sonucunda belirlediğimiz taleplerimiz kabul edilmezse başta iş yavaşlatma olmak üzere eylemlere başlayacaktık. En önemli dört talebimiz şunlardı: 1) Günlük ziyaret edilen vaka sayısının 40 hane ile sınırlandırılması, 2) Gece nöbet ekiplerinin azaltılarak gündüz ekip sayılarının arttırılması, öğlen ekiplerinin geceye sarkan nöbetlerinin sınırının saat 20:00yi geçmemesi, 3) 1+ 2 çalışma sistemine geçmek, 4) Yemek sağlanması ve yemek molası verilmesiydi. Tüm bu talepleri sunmak üzere İlçe Sağlık Müdüründen randevu talep ettik ve ilk Pazartesi gününe randevu aldık fakat randevu günü İlçe Sağlık Müdürü randevuya gelmedi. Kendisinin sahaya çıktığı haberini aldık. Bildiğimiz bir sahaya çıkma durumu da yoktu ama nedense bize randevu verdiği saatte sahaya çıkası gelmişti. Bizim için bu davranış sorunlarla yüzleşmemek ve sorunları çözmemekte ısrarcı olmakla eş değer olduğundan WhatsApp grubundan sorunlarımızı ve taleplerimizi yazmaya başladık. Rest çektik. Müdürün kuşları her tarafta olduğundan haber ulaşmış olacak ki akşam vardiyasında taleplerimizin bir kısmının karşılandığını duyduk. Taleplerimizden ikisi kabul edilmişti. 1+2 çalışma sistemi için çalışma yaptıklarını da ayrıca öğrendik.

Biz taleplerimizi örgütlü şekilde hareket ederek kabul ettirmeyi başardık. Fakat aramızdan bu işin öncülüğünü yapan 3 arkadaşımızın bir hafta sonra başka bir İlçe Sağlık Müdürlüğüne yeniden görevlendirildiğini öğrendik. Yöneticilerimiz bizi dinlemek bir yana bizimle karşılaşmamak için odalarından bile dışarı çıkmazken baskılarını oturdukları koltuklardan yapmaya devam ettiler salgın boyunca. Baskıları bir an olsun azalmadı. Sahada aktif çalışmayan sahadakilerin neler yaşadığını bilemez. Oturdukları yerde talimat verip dururlar. Onların girmeye cesaret edemediği sokaklarda ve saatlerde bizler evlerin içine girerek test yapıyoruz, halkın sağlık hakkı için sorunlarını dinleyip sorularına cevap veriyoruz. Salgın eğer bir nebze olsun kontrol edilebilir düzeydeyse bu yalnızca sağlık emekçilerinin çabası sayesindedir. Yöneticilerin sürgün tehditleri sayesinde değil. Sağlık emekçilerin üstünden ellerinizi çekin. Sağlık emekçilerine hak ettiklerini verin! Baskılarınıza, sürgünlerinize son verin! Salgının gidişatını da sağlık emekçilerinin geleceğini de biz sağlık emekçilerinin örgütlü mücadelesi belirleyecek. Biz her koşulda doğruları söylemeye devam edeceğiz! Baskılar bizi yıldıramaz!

İstanbul’dan bir sağlık emekçisi

 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.