Lübnan'da, Irak'ta, İran'da devrimci yükseliş
Ortadoğu’yu neredeyse iki yıldır sarsan devrimler ve halk isyanları yeni bir evreye girdi. Lübnan’ın emekçi halkı geçtiğimiz Ekim ayında adaletsiz vergilere, İMF’ye, hayat pahalılığına ve zamlara karşı ayağa kalkmıştı. Halk isyanı ilk büyük başarısını başbakan Hariri’nin istifasını sağlayarak elde etti. Diğer yandan 2018'in ardından Irak’ta isyan dalgası Ekim ayının başında yeniden alevlendi, bu alev büyüyerek politik sistemin bütününü hedef alan bir devrime dönüştü. Gazetemiz yayına hazırlandığı sırada büyük şehirleri, orta ve güney Irak’ı tamamen sarsan devrim başbakanın istifa etmesini sağladı. Lübnan ve Irak’ın hemen ardından, İran’da da halk isyanının fitili bir kez daha ateşlendi.
Irak’ta halk isyanından devrime
Geçtiğimiz yılın Temmuz ve Kasım aylarında iki önemli eylem dalgası ile derinden sarsılan Irak’ta emekçi halkın %25’e varan işsizliğe, yolsuzluğa ve kamu hizmetlerinin eksikliğine karşı öfke patlaması Ekim ayının başında süreklilik kazanarak bir devrime dönüştü. Abdülmehdi hükümetine bağlı resmi güçlerin ve İran’ın etkisi altındaki milislerin göstericilere vahşice saldırarak yüzlercesini katletmesine rağmen halk sokaklardan çekilmedi. İki aydır devrimci yükseliş sırasında şehit düşenlerin sayısı 400’ü aştı. Sendikalar ve barolar da devrime destek çağrılarını art arda yayınlarken, 26 Kasım’da hayatı durduran bir genel grev gerçekleşti. Emekçi halkın hedefinde yalnızca ekonomik taleplerinin karşılanması değil, halkı bu derece yoksulluğa mahkûm eden ekonomik sistem, 2003’te ABD’nin işgali sonrasında kurulan siyasi rejim ve ülkedeki Şii nüfusu kullanarak etki alanı kazanan İran var.
Devrim en önemli başarısını Abdülmehdi’yi nihayet devirerek kazandı. Öfkesi dinmeyen kitlelerin karşısında istifa etmeye mecbur kalan başbakan Abdülmehdi’nin istifası 1 Aralık’ta parlamento tarafından onaylanırken dahi emekçi halk, sokakları ateşe veriyordu! Yeni hükümetin nasıl kurulacağı şu an için bir soru işareti olsa da, kurulacak hükümetin emekçi halkın sorunlarına çözüm üretemeyeceği çok açık.
Ancak devrimin zayıf karnı, diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, bir devrimci önderliğin noksan olmasından geliyor. Bu durum emekçi kitleleri Ayetullah Sistani, Sadr hareketi ve bunlar gibi durumu kendi avantajına dönüştürmek isteyen aktörlerin etkisine açık bırakıyor. Irak devriminin, kitlelerin hedef tahtasına oturttuğu sistemin karşısında olmayan, kitlelere fırsatçılıkla yaklaşan bir siyasi yapıya kurban gitmemesi için devrimci bir önderliğin inşası şart. Buna paralel biçimde Irak devrimcilerinin her mahallede, işyerinde, bölgede kendilerini temsil edecek doğrudan demokrasi organları, şuralar kurması, devrimin ileri gitmesi için elzem.
İran halkı ayakta!
Kasım ayında benzin fiyatlarının artmasına karşı İran halkı, ülkenin çevre şehirlerinde başlayıp Tahran’a ve diğer büyük şehirlere ulaşan bir mücadele içinde ayağa kalktı. İran’da emekçi kitleler 2018 Ocak ayında yaşanan halk isyanından beri durulmamış, irili ufaklı patlama emareleri göstermeye devam etmişti.
Başlangıçta Ahvaz ve çevre şehirlerde baş gösteren isyan, hızla Şiraz ve Meşhet şehirlerine yayıldı; ardından Tahran, Tebriz, İsfahan gibi merkezlere sıçradı. İsyan sırasında emekçi halk birçok yol ve caddeyi trafiğe kapattı. Ülke genelinde en az 40 banka şubesini ateşe verdi; valilik binalarını, belediyeleri, karakolları ve diyanet binalarını kundakladı. Ülkemizde ve dünyada halk isyanını ABD Dışişleri Bakanı Pompeo desteğini açıkladığı için ABD’nin bir oyunu, isyanın ana aktörünü ABD destekli Halkın Mücahitleri örgütü gibi görmek veya göstermek isteyenler olsa da; meydanlarda atılan sloganlardan ve halkın bankaları ve sistemin merkezlerini hedef almasından da açıkça görülüyor ki isyanın hedef tahtasında emekçi halkın sırtına binen ekonomik sistem ve siyasi rejim bulunuyor!
İran devleti, emekçi halkın öfkesinin kutsal veya dokunulmaz demeden rejimin ve sistemin simgesi olan her yeri hedef aldığının ve bu isyanın Ortadoğu coğrafyasının tamamının isyanlarla, devrimlerle sarsıldığı bir dönemde geldiğinin; dolayısıyla kendisinin ne büyük bir tehlikede olduğunun farkına vardı. Tek seçenek olarak isyanı kanla ve katliamlarla bastırmayı gören rejim, interneti belli aralıklarla kapatarak protestolara devlet güçleriyle saldırdı. En son verilen sayılara göre yalnızca bir hafta süren isyanda 300’ün üzerinde şehit verdi, 4 binin üzerinde insan da tutuklandı.
Lübnan intifadası Hariri’yi devirdi
Lübnan’da İMF’nin dayatmalarına, hükümetin ekonomik krizin bedelini emekçi kitlelerin sırtına yıkmak istemesine karşı 17 Ekim’de patlak veren gösterilerin fitilini, hükümetin iletişime ve özellikle Whatsapp adlı uygulama üzerinden yapılan aramalara getirdiği vergiler ateşledi. Hariri hükümeti isyanın baskısı altında kısa sürede geri adım atıp vergileri geri çekse de kitleler sokakları terk etmemekte ısrar etti. Halk isyanı sadece vergilerin geri çekilmesini talep etmekle de yetinmedi. İMF’yi, bankaları, kokuşmuş düzenin kendisini hedef aldı. Ülkede emekçi halka bir yararı olmayan mezhep temelli bölünmeyi de hedef tahtasına koydu. Arap devriminin sloganı “Halk rejimin düşmesini istiyor!” (“Eş-şab yurid iskatu’n-nizam!”) emekçi halkın ağzından bir kez daha meydanları inletti.
Emekçi halk 17 Ekim’den beri sokakları terk etmeyerek “İrhalu!” (gidin!) dedi, bunun sonucunda başbakan Hariri sadece 12 gün dayanabildi, Ekim ayının sonunda istifa etti. Ancak Lübnan halkının “Gidin!” diye haykırdığı sistemin temsilcilerinden yalnızca birini devirmekle yetinmeye ve sokaklardan, meydanlardan çekilmeye niyeti yok! Lübnan bir ayı aşkın süredir bir bakıma hükümetsiz!
Önce Sudan ve Cezayir, ardından Lübnan, Irak ve İran’a yayılan devrimler ve isyanlar dalgası, bize Arap devriminin yeniden şahlandığını ve İran’ın da Arap ülkelerine katıldığını gösteriyor. Bütün bu örneklerde devrimi başarıya ulaştıracak bir önderliğin ve işçi sınıfının dünya partisinin eksikliği, Ortadoğu’nun emekçi halklarının en büyük zayıflığı ve eksikliği. Devrimci Marksistlerin üzerine düşen görev hem çok büyük, hem çok yakıcı: Devrimci bir enternasyonalin inşası!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2019 tarihli 123. sayısında yayınlanmıştır.