And the Oscar goes to ATV
Göktürk-2 uydusunun fırlatılışı nedeniyle 18 Aralık 2012 Salı günü TÜBİTAK tarafından ODTÜ yerleşkesinde bulunan TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü binasında bir tören düzenlenmişti. Törene davet edilenler arasında Başbakan Erdoğan da vardı ve okula adeta 3600 Çevik Kuvvet polisi, 20 zırhlı araç, 8 TOMA ve onlarca sivil polis ile çıkartma yapan Erdoğan’ı protesto etmek amacıyla toplanan öğrencilere polis hiçbir uyarı yapmaksızın gaz bombaları ve tazyikli suyla saldırmış, hedef gözeterek attığı gaz bombasıyla bir öğrenciyi başından vurmuş ve beyin kanaması geçirmesine sebep olmuş, onlarca öğrenciyi darp etmişti.
Yaşananlar böyle iken burjuva medyası haberleri öyle bir vermişti ki gerçekle alakası olmayan, olayın kurgusunu tamamen değiştiren hallere varmıştı bu durum.
Hedef gözeterek atılan gaz bombası yüzünden beyin kanaması geçiren öğrenciyi kendi arkadaşlarının yaraladığını iddia etmekten yasal olarak faaliyet yürüten gençlik örgütlerinin terör örgütü ilan edilmesine, yasal haklarını kullanan öğrencilere terörist etiketi yapıştırmaya kadar bir oyun oynanıyor.
Oyunda şuana kadar en iyi performansı da ATV Ana Haber Bülteni sergilemiş durumda. Aynen şöyle diyor repliğinde; “Taşlar, sopalar havada uçuştu. Çevik kuvvet tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etti. Orta Doğu Teknik Ünversitesi’nde öğrencilerle polis arasında çatışma çıktı. Uydunun uzaya fırlatılmasına karşı olan grup ortalığı savaş alanına çevirdi.”
Demek ki ilk öğrenciler taşlarla sopalarla saldırmış o yüzden de polis (su tabancasından daha basınçlı olmasın) tazyikli suyuyla müdahale etmiş, az biraz da (böcek ilacından daha az öldürücü olmasın) gaz atmış canım ne var bunda abartacak?
Gelelim “uydunun uzaya fırlatılmasına karşı olan grup” konusuna; bu esprili yaklaşımın bir başka boyutu daha var aslında. Yıllar önce insanlığın Ay’a ayak basmasıyla ilgili İşçi sınıfının büyük şairlerinden Nazım Hikmet’in bir şiiri var. Aynen şöyle;
Ay'a gidilecek
daha da ötelere,
teleskopların bile görmediği yere.
Ama bizim dünyada ne zaman
kimse aç kalmayacak,
korkmayacak kimse kimseden,
emretmeyecek kimse kimseye,
yermeyecek kimse kimseyi,
umudunu çalmayacak kimse kimsenin?
İşte ben komünistim bu soruya karşılık
verdiğim için.
Başbakan Erdoğan, GÖKTÜRK-2 uydusunun TÜBİTAK'ın ODTÜ yerleşkesinden canlı olarak izlenen fırlatma töreninde yaptığı konuşmada kelimesi kelimesine şunları söylüyor:
“En önemlisi de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin keşif ve gözetleme ihtiyacını 2,5 metre çözünürlüğü olan görüntüler gönderen bu uydumuzla çok daha net şekilde karşılamış olacağız.” ... “10 yıl önce hayali bile mümkün değilken bugün kendi insansız hava uçaklarımızı, hava araçlarımızı, kendi tanklarımızı, kendi gemilerimizi, kendi helikopterlerimizi tasarlayan üreten bir ülke konumuna yükseldik.”
İşte tam da bu yüzden ODTÜ’lüler “Bilimi satan, emperyalist savaş çığırtkanı Tayyip ODTÜ’den defol!” pankartıyla yürüyorlar!
ODTÜ’lüler biliyor; üretilen bilimsel bilginin insanlığın çıkarına değil de bir avuç sömürücü asalağın karına kar katmak için kullanıldığını!
ODTÜ’lüler biliyor; Erdoğan’ın ağzından savaş salyaları aktığını, emperyalizmin taşeronluğuna soyunduğunu!
ODTÜ’lüler kimsenin kimseden korkmadığı, kimsenin aç kalmadığı, kimsenin kimseye emretmediği, umutların çalınmadığı bir dünya istiyor!
ATV de biliyor neyin ne olduğunu ama ona verilen rol gereği oyunculuğunu sergiliyor işte! Hemde Salak ile Avanak filminin oyuncularından ünlü aktör Jim Carrey’i kıskandıracak kadar iyi oynuyor rolünü.
Ne diyelim; and the oscar goes to ATV!