Maske krizi
Bugün (14 Nisan) itibariyle dünyada Covid-19 tanısıyla yaşamını yitirenlerin sayısı 100 bini aştı. Tanılı vaka sayısı ise 2 milyona yaklaşıyor. Türkiye’nin pandemi ile mücadeledeki performansı ise iktidarın çizdiği pembe tablolarla tam bir tezat içinde ilerliyor. Başta maske olmak üzere koruyucu ve önleyici sağlık ekipmanlarının üretimi ve dağıtımı bu yönetimsel krizin en görünür olduğu alanlardan biri. Kamusal alanlarda maske zorunluluğu getirildikten sonra maske satışının yasaklandığı ve herkese ücretsiz maske dağıtılacağı açıklandı. Cumhurbaşkanının “tüm vatandaşlara salgın boyunca yetecek maske stoğu var, maske planlamamızı yaptık” açıklamasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen maskelerin akıbeti tam bir muamma.
Maskenin vaadi var kendisi yok
Maskelerin önce PTT aracılığıyla dağıtılacağı, sonrasında eczanelerden temin edileceği söylendi. PTT aracılığıyla maske temini için e-devlet üzerinden başvuran vatandaşların çoğu hâlâ maskelerine ulaşabilmiş değiller. Günler sonra, pilot il olarak belirlenen İstanbul’da ve Ankara’da bir kişiye 10 gün için 5 maske olacak şekilde dağıtım başladı. Bu maskelerin tek kullanımlık olduğu ve emekçilerin her gün dışarı çıkmak, çalışmak zorunda olduğu göz önünde bulundurulduğunda ilk 5 günün sonunda maske bitince diğer 5 gün için maskeyi nereden ve hangi şartlarda temin edecekleri hâlâ belirsiz. Ayrıca maskelerin diğer şehirlere ne zaman ulaşacağı konusunda da bir açıklama yok.
Fazlasıyla maske varsa neden devlet evde maske yapma videosu yayınlıyor!
Bu politikalar bu şekilde devam ederse maske krizinin kısa vadede çözülemeyeceği ve hükümetin salgınla mücadeledeki planlama skandallarının devam edeceğini tahmin etmek ise zor değil. Öyle ki hükümet de bunun farkında. Sağlık Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarından “evde bez maske yapımı” adlı videosunda ‘’evlerinizdeki sıkı dokunmuş pamuklu kumaştan bu malzemeleri şu şekilde kullanarak bir maske elde edebilirsiniz’’ deniyor. Bu noktada hemen iki soru akıllara geliyor. Eğer devlet vatandaşlarına ücretsiz ve nitelikli maske dağıtacaksa böyle bir video ne için yayınlandı? İkincisi hava ve damlacık yoluyla bulaşabilen bir hastalığın pamuklu bir kumaşla korunabileceği garantisini kim veriyor? Tüm bunlar hükümetin salgın politikasını açıkça ortaya koyuyor: “Halk başının çaresine baksın.”
Diğer cevapsız sorular: Maskeler nasıl üretiliyor, nasıl sterilize ediliyor?
Salgın başladığından bu yana maske üreticilerinin fahiş fiyat yükseltmelerine, merdiven altı üretimlerle, niteliksiz maskelerin piyasaya sürülmesine ve hatta kapitalist ülkelerin başka ülkelerin maskelerine el koymasına şahit olduk. Türkiye’de de maske üretimi ve satışı ilk etapta tamamen şirketlerin inisiyatifine bırakıldı. Virüsten korumayı bırakın, üretim koşulları belli olmadığından kendisi hastalık yayan maskeler pazarlandı. Maske satışı yasaklanmasına rağmen, hiçbir koruyucu özelliği olmayan maskeler antibakteriyel, nanofiltreli, yıkanabilir denerek (bunlardan en çok bilineni siyah maske olarak satılan maskeler) büfelerde, nalburlarda, sokak tezgahlarında satılmaya ve halk sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.
Öte yandan devlet eliyle dağıtılacak maskelerin de hangi şartlarda üretildiği bilinmiyor. Maske üretim ve dağıtımı Sağlık Bakanlığı’nın iştiraki olan Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş. (USHAŞ) tarafından denetime alınsa da, üretimler pek çok irili ufaklı iş yerinde parça parça yapılıyor. Eczacılar “Şu anda mevcut üreticilerden ne bulunursa, her tip maske geliyor” diyorlar. Peki bu üretimlerin yapıldığı iş yerlerinin hijyeni, maskelerin sterilizasyonu ve işçilerin sağlığı nasıl sağlanıyor? Maskelerin tedariki ve ambalajlanması hangi koşullar altında gerçekleşiyor? Tüm bunların denetimi nasıl yapılıyor? Bu sorular cevapsızdır. Çünkü iktidarın bu sorulara verecek hiçbir geçerli cevabı yoktur. Biz tıbbi maskelerin üretim sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlara ve yapılması gerekenlere daha önceki yazımızda detaylıca değinmiştik.
https://gercekgazetesi.net/gundemdekiler/saglik-emekcilerini-korumak-icin-nitelikli-tibbi-tekstil-uretimi-yapan-fabrikalar
Halk sağlığını güvence altına almak için meslek örgütleri ve sendikaların denetimi gerek!
Koruyucu maskelerin özellikleri bilimsel olarak belirlenmiş ve standartlaştırılmıştır. Maske üretiminde dokusuz yüzey (nonwoven) katmanlar kullanılmalıdır. Diğer kumaşlarla maske yapılmamalıdır. Nitelikli filtreleme özelliği olmayan, kolayca nem tutan bu kumaşlar sağlığımızı korumaz, aksine hastalığa davetiye çıkartır. Ayrıca bu kumaşlar kullanılan kanserojen boyalar ve çeşitli kimyasallar sebebiyle başka hastalıklara da yol açabilir. Maskelerin üretildiği materyalin yapısı, maske dizaynı ve kullanılan kimyasallar kadar maskenin sterilizasyon aşaması ve paketlenmesi de çok kritiktir. Bütün süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için denetlenebilir olması elzemdir. Bu nedenle özel denetim kuruluşları devreden çıkartılmalı ve tüm denetimler Türk Standartları Enstitüsü tarafından meslek örgütlerinin ve sendikaların da denetimde yer alacağı şekilde yeniden düzenlenmelidir. Meslek odaları ve sendikalar, denetimi yüksek sesle talep etmelidir. Bilim emekçileri halk sağlığı için inisiyatif almalı ve salgına karşı bir cephenin de üniversitelerden açılmasını sağlamalıdır.