Devleti borçlandırıp faizini halka ödetme programı
Berat Albayrak’ın geçtiğimiz yıl Eylül ayında ilan ettiği Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) öngörülen hedeflerin hiçbiri tutmamış ve bu belge birkaç ay içinde çöp olmuştu. Son üç çeyreğinde küçülme yaşanan bir yılın ardından, kelime oyunlarıyla ekonomik krizi yok saymaya çalışan program, mızrağı çuvala sığdıramıyor.
Hedefe bakın: Devlet borçlanması iki katına çıkacak! Faiz ödemeleri 4 yılda 100 milyar artacak!
Bir yığın boş lafı elediğinizde iktidarın plan programı namına elinizde tek bir şey kalıyor: Borçlanma! Program bu yılı sıfır büyüme ile kapatmayı umduktan sonra gelecek yıldan itibaren yüzde 5’lik büyüme hedefini önüne koyuyor. Bu büyüme nasıl olacak? Fabrika kurarak mı, üretim yaparak mı, halkın gelir ve harcamalarını arttırarak mı? Hayır! Devleti borçlandırarak! Geçtiğimiz yıl YEP’te bütçe açığının GSYH’nin (Yurtiçinde bir yılda üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin değeri) yüzde 1,9’u olması hedeflenmişti. Şimdi ise yılsonunda bütçe açığının yüzde 50’den fazla sapmayla yüzde 2,9 olması bekleniyor. Bunun anlamı 2019 yılında kamu borçlanma gereğinin öngörülenden tam iki kat fazla olması demek. Önceki programda kamu borç stokunun 2021’de GSYH’nin yüzde 30’lardan yüzde 27,2’ye inmesi hedeflenmişken yeni programda 2022’de dahi bu rakamın yüzde 32,3 olacağı tahmin ediliyor. Yeni Ekonomik Program, kamunun faiz yüküne 4 yılda 100 milyar lira daha ekliyor.
Maaşa zam hedefe göre (%8) elektriğe zam keyfine göre (%15)
Sürekli bütçe açığı veren ve borçlanma ihtiyacı artan bir devletin, bırakın enflasyonu düşürmeyi, sabit tutması dahi çok zordur. Ancak Berat Albayrak, enflasyonu tek hanelere düşürmekte ve orada bırakmakta son derece iddialı. Bu iddiasına temel oluşturabilecek tek somut argümanı ise programdaki şu ifadede buluyoruz: “Kamunun yönlendirdiği bazı fiyat ve ücretlerde geçmiş enflasyon yerine YEP enflasyon hedeflerine göre ayarlamalar yapılacak, böylece enflasyonda atalet etkisi sınırlandırılacaktır.” Bu ifadeden hem fiyatlara hem de ücretlere yapılacak zamların 2020 yılında hedeflenen yüzde 8,5 oranına göre yapılacağını anlıyoruz. Oysa 2020 yılında memura verilecek olan zam yüzde 8 iken programın açıklandığı gün elektriğe yapılan zam yüzde 15 oldu! Yani yazılanlar palavradan ibaret. Gerçekte ise işçi ve emekçilere çay kaşığıyla verip kepçeyle alıyorlar. Programın hedeflerinin gelecekte tutup tutmayacağını tartışmaya gerek bile yok! İlan edildiği anda yalanları ortaya dökülmüş ve çöp olmuş bir programla karşı karşıyayız.
Halktan alıp müteahhitlere verecekler
Bir devlet halkının ihtiyaçlarını karşılamak, yatırım yapmak, istihdam yaratmak, eğitim ve sağlığı geliştirmek için bütçe açığı verebilir. Ancak görüldüğü gibi devletin bütçe açığı vermesine neden olan harcamalar bunlar değil. Programa baktığımızda bu harcamaların teşvik ve destek adı altında sermayeye aktarılacağını öngörüyoruz. En somut olarak da “tamamlanmaya yakın inşaat projelerine finansman desteği sağlanması”ndan bahsediliyor. Dendiğine göre artan işsizliğin esas sebebi inşaat sektöründeki daralmadır. Bu sektörün canlanması ile işsizlik azalacaktır. İşsizliğin azalması derken yanlış anlamayın, iktidarın hiçbir öngörüsü tutmayan programının aşırı iyimser senaryosunda bile işsizlik anca 2022’de yüzde 9,8’le tek haneye düşüyor. Halktan alıp müteahhitlere vereceğiz diyecek halleri yok ya!
Kıdem tazminatı saldırısının yeni adı: “Tamamlayıcı emeklilik sistemi”
Tabii ki Yeni Ekonomi Programı’nda yeni olmayan maddelerden biri işçi sınıfının haklarına saldırı… Bir önceki programda yer alan kıdem tazminatı reformundan yeni programda bahsedilmemesi kimseyi sevindirmesin. İşçi sınıfı, kıdem tazminatına “kırmızı çizgimizdir” diyerek sahip çıktığı için, işçi ve emekçileri kızdırmamak amacıyla bu saldırıya yeni adlar bulmaya girişmişler. “Tamamlayıcı emeklilik sistemi” kıdem tazminatının kaldırılarak fona devredilmesinin yeni kod adıdır. Geçtiğimiz programda da zorunlu BES’le entegre edilmesi öngörülen kıdem tazminatı fonu, yeni programda “kıdem tazminatı” kelimesi geçmeden, yeni bir adla ama aynı içerikle yeniden gündemdedir. Dahası AKP iktidarı kıdem tazminatını fona devredecek büyük saldırıyı hayata geçirinceye kadar beklemeye de niyetli olmadığını şu maddeyle ilan etmektedir: “İşgücü piyasasında yasal düzenlemesi bulunan ancak yeterli uygulama alanı olmayan esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliği artırılacaktır.” Önümüzdeki dönem esnek ve yarı zamanlı çalışma biçimlerini dayatıp yaygınlaştırarak krizin faturasını işçi sınıfına ödetmeyi sürdürmek istiyorlar.