İktidar savaşın faturasını emekçi halka çıkartıyor
*Berat Albayrak’ın, 2020 bütçesini savunurken kullandığı ideolojik ifadelerin gerçek hayattaki tercümesi şöyle: Bütçe açığını yüzde 3’ün altında tutacağız derken aslında Maastricht kriterlerinin sınırını sonuna kadar zorlayarak bütçe açığı vereceğiz diyor. Vergide adalet diyerek zenginden daha fazla vergi alacağını iddia eden Albayrak’ın bütçesinde işçi ve emekçiler ücretlerinden kesilen vergilerle toplamda, patronların ödediğinin iki katı vergi ödüyor. KİT’lerin verimliliği artacak, kamu maliyesinin yükü azalacak demek daha fazla özelleştirme ve peşkeş anlamına geliyor bkz. Tank Palet fabrikası! Şeffaflık ve hesap verilebilirlik ise İMF ve yabancı sermayeye, halka değil… Sosyal güvenlikte aktüeryal denge ise EYT’liye hak yok yeni kesintiler yolda demek!
Geçtiğimiz yılın Nisan ayında Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPR) tarafından yayınlanan raporda, Türkiye’nin 19 milyar dolarlık harcamasıyla askeri harcamalarını en çok arttıran ülke olduğu yazılıyordu. Bu artış eğilimini 2020 bütçesinde de gördük. Bir önceki yıla göre Milli Savunma Bakanlığı bütçesi yüzde 15,9; Jandarma Genel Komutanlığı bütçesi de yüzde 17,15 arttırıldı. Bütçe bir siyasi iktidarın icraatlarında neye öncelik vereceğini gösteren en önemli göstergedir. Örneğin askeri harcamalar arttırılırken çöküş içindeki Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe içinde aldığı payın azalması bir politik yönelişin yansımasıdır. Nitekim 2020 yılına Libya’ya asker göndererek ve İdlib’te Suriye ve Rusya ile sıcak çatışma yaşayarak girdik.
Tabii ki bu yüksek askeri harcamaların bir yerden çıkarılması gerekli. Tabii ki öncelikle vergilerden… 2020 bütçesine baktığımızda gelir ve kazançlar üzerinden 286,5 milyar lira vergi toplamayı hedefleyen hükümet bu rakamın 173,5 milyarını işçi ücretini eline almadan kaynaktan keserek toplayacak. Holding, şirket, banka vb. kurumların ödemesi hedeflenen vergi ise sadece 99 milyar! Bedelli askerlik yasası emekçi halk için çok farklı bir anlam kazanıyor. Bu yasa ilk çıktığında “ya paranı ya canını” yasası demiştik ve karşı çıkmıştık. Şimdi durum çok daha vahimdir. Bu sistem emekçi halk çocuklarının hem canını hem de parasını alıyor.
Sosyal güvenlik hedefte: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz”
Berat Albayrak, açıkladığı Yeni Ekonomik Program’da bütçe açığının 2019, 2020 ve 2021 yılları için yüzde 2,9 gibi yüksek bir seviyede olacağını zaten ifade etmişti. Yüksek bütçe açığı devletin daha fazla borçlanmasını ve tasarruf yapmasını gerektiriyor. SGK’nın emekli maaşlarında kesinti yapılmasını ve bayram ikramiyelerinin kaldırılmasını içeren bir tasarruf çalışması içinde olduğu haberleri de tam bu süreç içerisinde çıktı. Gelen tepkiler üzerine Fox TV ve Sözcü gazetesinin yaptığı haber hızla yalanlandı. Haberin yalanlanması “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” sözünü akıllara getiriyor. Zira AKP iktidarının kendi açıkladığı 11. Kalkınma Planı ve Yeni Ekonomi Programı’nda sosyal güvenlik reformu adı altında sosyal güvenlik harcamalarında tasarrufa gidilmek istendiği zaten açıkça ilan edilmişti.
AKP iktidarı İMF’nin izinde
Ayrıca 2019 sonunda İMF İcra Kurulu’nun Türkiye için yayınladığı konsültasyon raporunda da iktidara “reform” tavsiyesinde bulunuluyor. İktidarların açık açık emekli aylıklarında ve ikramiyelerinde kesintiye gitmesi siyasi olarak kendi ayaklarına sıkmaları demektir. Dolayısıyla haberlerin yalanlanması normaldir. Ancak bu iktidarın işçi ücretleri gibi emekli aylıklarını ve ikramiyelerini enflasyona ezdirdiği gerçeğini değiştirmez. Ayrıca çok daha büyük bir tehlike, kıdem tazminatı fonunun bireysel emeklilik sistemine entegre edilmesinde.
Yapısal reform dediler tutmadı; vatan, millet, Sakarya zamanı
İktidar bu konuda çalışıyor. Kıdem tazminatının kaldırılıp fona devredilmesiyle son iş güvencesi de kalkacağı için ücretler düşecek. Ayrıca işsizlik sigortası fonundan sonra devletin ve sermayenin yağmalayabileceği dev bir kaynak daha ortaya çıkartılmış olacak. Askeri harcamaların artması ile devlet bütçesinde gittikçe büyüyen delik AKP iktidarını bu konuda daha hızlı davranmaya itebilir. Kıdem tazminatının kaldırılması bugüne kadar “yapısal reformlar” söylemiyle gerekçelendirildi ama tutmadı. Tam tersine büyük bir tepki ile karşılandı. Şimdi aynı paketi “vatan, millet, Sakarya” diyerek getirmeyi deneyecekler!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2020 tarihli 126. sayısında yayınlanmıştır.