İşçinin ekonomisi: Bütçe açığının yükselmesi borçlanmanın artacağına ve kemer sıkma politikalarına işaret ediyor
31 Mart’ta yapılan ve ardından İstanbul’da 23 Haziran’da tekrarlanan seçimler sona erdikten sonra tüm bu sürecin faturası yine emekçi halka kesilmekte. Uygulanan seçim ekonomisi, ekonominin genel gidişatındaki sıkıntılarla birleşince devlet bütçesi tüm yıl için planlanan bütçe açığının yüzde 82,5’ini ilk 5 ayda verdi. Yılsonunda 80 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı daha Mayıs ayı sonunda 66,6 milyar lira olarak gerçekleşti bile.
Bu 5 ay zarfında devlet 46 milyar lira faiz ödedi. Yılın geri kalanında ise 90 milyar lira faiz ödemesi var. Faiz dışı denge ilk 5 ayda 20 milyar lira açık verdi. Bunun anlamı ise yıl boyu 117 milyar lira faiz ödemesi yapıldıktan sonra daha da büyümesi beklenen bu açığın yine borçlanarak kapatılması ve devlet bütçesindeki faiz yükünün artmasıdır. Bütçe bu kadar açık verdi ama işçinin emekçinin hiçbir sorunu çözülmüş değil. EYT sorunu durduğu yerde duruyor. Zamlar ardı ardına geliyor. Bütçe açığının büyümesi, gerek vergilerin arttırılmasıyla ve zamlarla gerekse de eğitimden, sağlıktan, kamu hizmetlerinden kısılarak faturanın halka ödetilmesi anlamına geliyor.
Ne yazık ki bu konuda AKP iktidarı CHP başta olmak üzere muhalefetteki patron partileriyle tam bir anlaşma içinde. Hatta CHP, “seçim bitti artık ekonomiye odaklanın” diyerek AKP’ye akıl veriyor ve “ekonomik krize karşı üzerimize düşeni yapacağız, fırsatçı davranmayacağız” diyerek halkın haklı tepkisine karşı sermayenin ve iktidarın yanında duracaklarının işaretini veriyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2019 tarihli 118. sayısında yayınlanmıştır.