Tek adam emperyalistlerin işine geliyor
Başkanlık sistemi ile birlikte Türkiye emperyalizme karşı daha mı güçlü olacak yoksa tam tersine emperyalistlerin Türkiye üzerindeki nüfuzu artacak mı? ABD Dışişleri Bakanı (eski CIA başkanı) Mike Pompeo ilk işareti verdi: “Türkiye’de seçim sona erdi. Artık daha da verimli bir müzakere sürecine girebiliriz.” Erdoğan’ın elindeki gücün artmasıyla emperyalizme karşı daha dik duracak bir ülke bekleyenler ne yazık ki yanılıyor. Biz, başından itibaren siyasi yetkiyi tek elde toplamanın emperyalizmin işine geleceğini ve tek adamın ikna edilmesinin çok daha kolay olacağını söylemiştik. Hele ki bu tek adam emperyalistlere ciddi açıklar vermişse.
ABD de bunun farkında olarak hareket etti ve Erdoğan’ı seçimler öncesinde zora sokacak adımlar atmaktan imtina etti. Tam tersine Haziran başında Mınbiç’te mutabakat sağlayarak Türk askerlerinin bölgeye gelişinin önünü açtı. Türk ve Amerikan silahlı kuvvetleri koordineli biçimde devriye görevlerine başladı. Zarrab davası dolayısıyla ABD, Halkbank’a yaptırım kozunu elinde tutmaya devam ediyor. Ancak ABD, Türkiye ekonomisi özellikle dövizin artışı dolayısıyla ciddi bir sarsıntı geçirirken bu sarsıntıyı artıracak bir hamlede bulunmaktan kaçındı. F-35 savaş uçaklarının teslim edilip edilmeyeceği büyük bir tartışma konusu olmuşken seçimlerden bir hafta önce ABD’nin Teksas kentinde F-35’lerden iki tanesi teslim edildi ve Türk pilotları için eğitim süreci başlatıldı.
Zannedilmesin ki bunlar Türkiye’ye lütuftur. Her bir başlıkta ABD hâlihazırda kazanmaktadır. ABD, Afrin’e NATO ordusunu soktuktan sonra şimdi de Mınbiç’te Türkiye’yi Suriye’deki gayri meşru varlığına ve işgaline ortak etmeye çalışmaktadır. Türkiye, Suriye’de kurulan NATO koridorunun bel kemiği haline gelmektedir. F-35’ler de tabii ki bedava değildir. Her biri 100 milyon dolar değerindedir. Türkiye ABD ile girdiği her türlü angajmanda elini verip kolunu kaptırmaktadır.
Seçimlerden sonra şimdi ABD, elindeki kozları hatırlatacaktır. Erdoğan’ın ABD karşısında pazarlık gücünü arttırmak için giriştiği hamleler tersine dönmektedir. Rusya’dan S-400 hava savunma füzeleri sipariş eden Erdoğan, milyarlarca dolarlık bu alışveriş için kaporanın ödendiğini de duyurmuştu. Şimdi ABD, eğer Türkiye S-400’leri satın alırsa, F-35 satışlarının durdurulacağı ve yaptırım uygulanacağı tehdidinde bulunuyor. S-400 ve F-35 ihalelerinin her birinin ayrı ayrı maliyeti 8-9 milyar doları buluyor. Erdoğan ya Rusya’ya verdiği kaporayı yakacak ya da ciddi bir krizin doğmasına neden olacak. Erdoğan bugüne kadar ne NATO üyeliğini ne de Türkiye’deki Amerikan üslerini sorguladığı için bu işin nereye varacağı az çok belli. Erdoğan daha önce 2015 yılında, benzer şekilde Çin’le yürüttüğü füze sistemleri sürecini de iptal etmişti.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2018 tarihli 106. sayısında yayınlanmıştır.