Üniversitelerde güvenceli kadro mücadelesi sürüyor!
AKP hükümetinin 696 sayılı KHK aracılığıyla yaptığı taşeron düzenlemesi, pek çok taşeron işçiyi kapsam dışında bıraktı. Kapsam dışında kalmayan işçilerinse geçmiş haklarından feragat etmelerini, sınava ve güvenlik soruşturmasına tabi tutulmasını şart koştu. Bütün bu şartlara uyan işçilerin, kadroya geçmelerine rağmen 2020’ye kadar çalışma koşullarında veya ücretlerinde herhangi iyileşme olması öngörülmüyor. Sınavı ve güvenlik soruşturmasını geçemeyen işçiler ise yalnızca kadro hakkını kaybetmekle kalmıyor, işlerini de kaybediyorlar.
Bu durum üniversitelerin bütün yükünü omuzlarında taşıyan, ancak verdikleri emeğin karşılığını alamayan, sayısız haksızlığa uğrayan taşeron üniversite emekçileri için de son derece geçerli. Kadroya geçmek için başvuran çok sayıda üniversite emekçisi, koşullara uymadığı gerekçesiyle reddedildi. Bu sayı, sınavı ve güvenlik soruşturmasını geçemeyenlerin de eklenmesiyle daha da artacak gibi görünüyor.
Koşulsuz, şartsız ve sınavsız kadro talebini yükseltmek için taşeron işçiler ve üniversite öğrencileri 23 Şubat Cuma günü Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Taş-İş. Der)’nin çağrısıyla saat 14:00’de Çapa Tıp Fakültesi önünde toplandı. Kadro talebinin yanı sıra işçiler ve öğrenciler, Çapa hastanesindeki sağlıksız yemek koşullarını teşhir ettiği için işinden atılan Cemal Bilgin’in, kazandığı mahkeme kararlarının uygulanarak işe iade edilmesini talep etti.
Eylemde konuşan Cemal Bilgin, taşeron işçilerinin yaşadıkları sorunlardan, işyerlerinde uygulanan baskılardan ve gerekli önlemler alınmadığı için gerçekleşen iş cinayetlerinden bahsetti. Bilgin, konuşmasında, işe iade davasını kazandığı halde işini geri vermeyen okul yönetimini de bir kez daha teşhir etti. Ardından Beyazıt Meydanı’na yürümek isteyen emekçiler karşılarında bir kez daha OHAL’i buldu! Polis OHAL var bahanesiyle yürüyüşü engelledi.
Engellemeye rağmen emekçiler Beyazıt Meydanı’nda buluşarak, eyleme devam etti. Üniversitenin ana kapısı önünde konuşan Cemal Bilgin, taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesi için aranan şartların pek çok işçi için hayal kırıklığı, güvencesizlik, hatta işsizlik anlamına geldiğini vurguladı.
Bilgin’den sonra sözü Devrimci İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek aldı. Yoldaşımız konuşmasına Cemal Bilgin’in açılan tüm davalardan beraat ettiğini, kendisine karşı hukuki herhangi bir suç ortaya koyamadıklarını hatırlatarak başladı. Ortada suç unsuru olmadığı halde yürüyüşün engellenmesine vurgu yapan Dölek; grev yasaklarıyla, yürüyüş yasaklarıyla halkı bastırmaya çalışanların, halkın hürriyet sevdasını engelleyemediğini belirtti. Emekçi halka vurulan zincirlerin tüm ülkeye vurulmuş olduğunu, bu zincirler kırılmadıkça ülkenin de istiklale kavuşmayacağını dile getirdi. Emekçi hür olmadıkça meclisten ümit beklenmemesi gerektiğini ifade etti, İncirlik’i göstererek en önemlisi de ülkeye vurulan emperyalist zincirlerin kırılması gerektiğini söyledi.
Eylem, desteğe gelenlerin konuşmalarıyla ve Taş-İş Der adına basın açıklamasının okunmasıyla devam etti.
Üniversite emekçilerinin OHAL’e ve önlerindeki bütün engellere rağmen kararlılıkla süren mücadelesi, emekçi halkımızın istibdad rejimine kolayca teslim olmayacağının kanıtıdır! Güvenceli kadro için mücadele eden taşeron işçiler, bu memleketin yüz akıdır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Mart 2018 tarihli 102. sayısında yayınlanmıştır.