Zarrab ve Halkbank krizinde işçinin çözümü burjuvanın dönüşü
Türkiye, Zarrab davası ile adeta rehin alınmış haldedir. Davanın seyri içinde Halkbank genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’nın durumuna bakıp “dağ fare doğurdu” diyenler yanıldı. Hakan Atilla hakkındaki beş iddiadan suçlu bulundu. Şayet beraat etseydi de bu Türkiye'nin karşılaşacağı zorlukları ortadan kaldırmazdı. Zira bu dava ile emperyalizm, Halkbank’a kesilmesi muhtemel cezalar ve başkaca yaptırımlar ile, Türkiye ekonomisini sarsacak kozları elinde tutmaya devam ediyordu.
Sermaye ise uzun süredir ilk fırsatta pılısını pırtısını toplayıp Türkiye’den kaçmaya hazırlanıyor. Sermayenin kaçışına neden olacak esas faktör ise Halbank'a kesilecek cezanın ödenirse kırılgan Türkiye ekonomisini ciddi şekilde sarsacak olması, ödenmediği takdirde Türkiye bankacılık sisteminin, uluslararası bankacılık sistemi içinde döviz ticareti yapamayacak hale gelmesi olasılıkları.
Devrimci İşçi Partisi, sermayenin krizin tüm yükünü Türkiye’nin emekçi halkına yıkarak kaçma çabasına karşı programını açıklamıştı: Borsa kapatılsın! Dış ticarette ve dövizde devlet kontrolü! Yaklaşan krize karşı milyonları savunacak başka yol ve yöntem yoktur. Bankaların ve kilit sanayi dallarının kamulaştırılması ile birlikte planlı bir ekonomik yapı hızla tesis edilmediği takdirde, piyasa anarşisinin tüm toplumu bir girdap gibi içine çekip boğması kaçınılmazdır.
Gerçekler ortada. Nitekim Erdoğan bile “sermaye kaçıranları engelleyin” diyecek oldu. Hemen çark etti. “Benim sermaye hareketlerinin sınırlandırılması yönünde bir talimatım söz konusu değildir. FETÖ gibi, PKK gibi terör örgütleriyle ilgili olarak paraları yurt dışına kaçıranlar zaten haindir. Benim söylediğim iş adamlarımızın yerli ve milli duruş sergilemesi gerektiğidir.” Oysa ki daha önce söylediği sözler gayet açıktı. Konu FETÖ ya da PKK değil doğrudan doğruya iş adamları idi. Demişti ki: “Bazı haberler, sinyaller alıyorum. Bazı iş adamlarının varlıklarını yurt dışına kaçırma gibi gayretleri olduğunu duyuyorum. Ve buradan sesleniyorum. Önce kabinemize sesleniyorum. Bunların hiçbirine çıkış için izin vermemelisiniz.”
Erdoğan, döndü, dönmek zorundaydı. Çünkü yıllardır uyguladığı kapitalist politikalarla Türkiye’nin elini kolunu bağlayan kendisiydi. O yüzden tek planları, olası bir ekonomik sarsıntıda tüm yükü işçi sınıfının ve emekçilerin üzerine yıkmak için bankaları kurtarmak!