Hükümet taşeron işçisini oyalıyor: Mücadele yoksa kadro da yok!
AKP iktidarı taşeron işçilere daha önce defalarca kadro sözü vermişti. Hatta Davutoğlu taşerona kadro diye dev panolar tutmuştu. Ancak tabii ki AKP bu sözleri tutmadı. Kadro yerine Özel Sözleşmeli Personel (ÖSP) adı altında taşeron işçisinin durumunu daha da kötüleştiren ve kalıcılaştıran bir paketle işçinin karşısına çıktı. Taşeron işçilerinin tepkisi sonrasında ise çözüm bir başka bahara kaldı.
İtiraf ettiler: Taşerona kadro yok!
Şimdi bir kez daha AKP iktidarı taşerona çözüm vaadi ile geliyor. Taşeron işçisi için çözüm demek “kadro”, yani aynı kurumda çalışan diğer işçilerle aynı haklara sahip olmak demek. Yeni Çalışma Bakanı Jülide Sarıeroğlu sene sonuna kadar bir çözüm üreteceklerini söyledi, Binali Yıldırım da bu vaadi tekrarladı. Ancak bu çözümün ne olduğu açıklanmış değil.
Konu biraz deşildiğinde ise düşündükleri çözüm her neyse bunun kadro olmadığı ortaya çıkıyor. Çalışma Bakanı ikili görüşmelerinde “kadro yok” diyor. Binali Yıldırım ise katıldığı bir televizyon programında sorulan kadro sorusuna şöyle cevap verdi: “Orasını açıklamayayım ama devletle bağları kurulacak. Bu şekilde çalışmalarına devam edecekler.”
Sömürüye özel statü geliyor
El altından kamuoyuna sızdırdıkları ve çeşitli basın yayın kuruluşlarında yayınlanan formüllerde ise kadro yok! Hükümet 4a, 4b, 4c’den sonra yeni bir statü daha icat etmeye hazırlanıyor. Bu statü bir kadro değil, çünkü 3 senelik sözleşme yapılması öngörülüyor. Taşeron yerine devlet şirketi kurulması ya da devletin bu statüde doğrudan işçi çalıştırması da tartışılıyor. Yani taşeron kalkmıyor devlet toptan taşeronlaştırılıyor. Bunun bir anlamı da şu: zaten az sayıda kalan kadrolu işçileri de zaman içinde yeni 3 senelik sözleşmeli sisteme geçirmeye çalışacaklar.
Kadro için yine sınavdan bahsediliyor. Daha önce de Özel Sözleşmeli Personel ucubesinde işçileri KPSS’ye sokmaya çalışmışlardı. Özellikle kamuda çok sayıda yaşı ilerlemiş işçi çalışıyor. Bu işçilere de daha önceki ÖSP sürecinde olduğu gibi kapıyı gösterecekler.
Özel sektörde çalışanlar gündemde yok
Tüm bunlar kamuda çalışan işçiler için tartışılıyor da özel sektörde güvencesiz ve kölece çalışma koşulları altında sömürülen taşeron işçilere hiçbir çözüm yok! Bugün kamuda çoğunluğu belediye, sağlık ve yüksek öğretim kurumlarında çalışan 750 bin taşeron işçisi var. Özel sektörde ise tam rakam bilinmemekle birlikte 1,5 milyondan fazla taşeron işçisinin çalıştığı tahmin ediliyor.
AKP hükümeti milyonlarca emekçiyi değil, bir avuç patronu kolluyor
Taşeron sorunu aileleriyle birlikte 10 milyona yakın insanı ilgilendirdiği halde AKP iktidarı bu sorunu çözümsüz bırakmakta ısrarlı. Çünkü taşeron sömürüsünden patronlar büyük kârlar elde ediyor. Kamu taşeron ihalelerinde bal tutup parmağını yalayan yöneticilerin sayısı da epey fazla. Yani tam bir şebeke kurulmuş durumda. Özel sektörde ise işçi ücretlerini düşürmenin en etkili yolu taşeron işçilik. Yani büyük sermaye de bu sömürü çarkının durmasını asla istemiyor. AKP iktidarına da taşeron işçilerden yükselen sesleri vaatler ve oyalama politikalarıyla susturup, sömürü çarklarını döndürmek düşüyor.
Beklemeye geçme! Mücadeleye geç!
Taşeron işçisi asla ve asla yıl sonunu beklememelidir. Beklemenin sonu bir kez daha hüsran olacaktır. Bugünden örgütlenip mücadele etmenin zamanıdır. Milyonlar hakları için harekete geçtiğinde karşısında durabilecek bir güç yoktur.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2017 tarihli 97. sayısında yayınlanmıştır.