“Taşeron yasaklansın! Herkese güvenceli kadro!” kampanyası sürüyor

Devrimci İşçi Partisi, Nisan ayının ortalarında işçi sınıfının başındaki en büyük belalardan birisi olan taşerona karşı mücadeleyi yükseltmek amacıyla bir kampanya örgütleme kararı almıştı. Kampanyanın hazırlıkları sona yaklaştığı sırada, 13 Mayıs’ta yaşanan Soma katliamı, tüm Türkiye işçi ve emekçilerine taşeronun ölüm demek olduğunu bir kez daha çok acı bir şekilde gösterdi. Devrimci İşçi Partisi de Soma’nın ardından 15 Mayıs’tan itibaren pratik çalışmasına başladığı ve yaklaşık iki aydır yürüttüğü kampanya ile ulaşabildiği her yere “Taşeron yasaklansın! Herkese güvenceli kadro” şiarını taşımaya devam ediyor.

Büyük ilgi

Ankara’dan Antalya’ya, Bursa’dan İzmir’e, Çorlu’dan Manisa’ya, İstanbul’dan Kocaeli’ne birçok yerde kampanya yoğun bir şekilde yürütüldü. İşçi servislerinin güzergahları ve duraklarında bazen mesaiye gitmeden önce bazen de mesai çıkışı işçilerle buluştu bildirilerimiz. Serviste, otobüste giderken, camdan bakınca afişlerimiz eşlik etti işçilere. Afiş yapan yoldaşlarımızın etrafını saran işçiler önce biraz kısık sesle konuşmaya başladılar, sonra taşerona duyulan öfke ile sesler yükseldi, koyu bir sohbet başladı. Şehir merkezlerinde, meydanlarında on binlerce bildiri dağıtıldı, açılan stantlarda taşeronun yasaklanması ve herkese güvenceli kadro talebiyle binlerce imza toplandı. İmza stantlarının başında işçiler, emekçiler, ezilenler, yani bu toplumun yükünü sırtında taşıyan çoğunluk kuyruklar oluşturdu bir imza ile de olsa destek verebilmek için. Bildiri dağıtımlarında hızlı adımlarla yanımızdan yürüyerek geçenler taşeronun T’sini duyduklarında geri döndü, elleri bildirilerimize uzandı. Çünkü taşeron sistemi ya kendisinin ya da bir yakınının, bir bütün olarak işçi sınıfının canını yakıyor. Bu nedenle bütün kampanya boyunca nerede bildiri dağıtımı ya da afiş yapılsa, imza toplansa ilgi büyüktü, taşeronun yasaklanması ve herkese güvenceli kadro talebi destekleniyor, sahipleniliyordu.

Devrimci İşçi Partisi, kampanyayı aynı zamanda mücadele eden işçilere de taşımaya çalıştı. Bursa’da Sütaş işçisinin direniş alanında da imzalar toplandı, bildirilerimiz, broşürümüz üzerinden işçilerle sohbetler yapıldı. İzmir’de Aliağa Belediyesi taşeron işçisinin, İstanbul’da KESK’in taşeron karşıtı eylemlerinde DİP’in pankartları, dövizleri en öndeydi. Bu süre zarfında taşeronu bitireceğiz yalanı ile tüm işçileri taşerona dönüştürmenin aracı olarak meclis gündeminde duran torba yasasına karşı çeşitli kentlerde yapılan eylemlerde, yürüyüşlerde de yine kampanya bildirilerimizle yer aldık, pankartlarımızda, dövizlerimizde taleplerimizi taşıdık.

Taşerona karşı mücadele toplantıları

Meydanlarda, işçi mahallelerinde, fabrika önlerinde yapılan faaliyetlerin yanı sıra kampanya süresince bazı bölgelerde toplantılar da düzenlendi. Bu toplantıların amaçları, torba yasanın getirdikleri konusunda bilgilenmek, taşeron sistemine neden karşı çıkmak gerektiği konusunda bilinçlenmek, meselenin siyasi boyutu üzerine tartışmalar yapmak ve o güne kadar yürütülen çalışmaları değerlendirmekti.

Çorlu ve Bursa: ilk toplantılar işçilerin kalbinde

Toplantıların başlangıcı iki önemli işçi merkezi olan Bursa ve Çorlu’da 15 Haziran’da aynı gün eş zamanlı olarak yapıldı. Çorlu’da bir piknikle birleştirilen etkinlik, Bursa’da DİP bürosunda gerçekleştirildi. Bursa’da Sütaş direnişinden işçiler de aramızdaydı. Bir yoldaşımızın taşeronlaştırmanın Türkiye’de ilk olarak 90’lı yıllarda baş göstermesinden itibaren bugüne kadar devam eden durum, son dönemde taşeronun hızla artması, torba yasa ile tüm işçilerin taşerona dönüştürülmesi tehdidi üzerine yaptığı konuşmanın ardından, Sütaş işçileri de kendi mücadele deneyimleri ile toplantıya katkı sundular.

  

Ankara: Torba yasa ve taşerona karşı Tekel işçilerinin yolu

Haziran ayı içerisinde taşerona karşı Ankara’da biri ortak iki toplantı düzenlendi. İlki DİP’in de kurucuları arasında yer aldığı Ankara Greif İşçileriyle Dayanışma Platformu tarafından 14 Haziran’da “İşçilerin taşerona isyanı: Greif dersleri” başlıklı bir forum şeklinde gerçekleştirildi. Forum düzenleyicileri adına konuşmayı yapan yoldaşımız Mert Kükrer taşeronun yasaklanması bir yana hükümetin taşeronu yaygınlaştırmaya yönelik yasalar çıkarma hazırlığında olduğuna vurgu yaparak buna karşı Ankara’yı bir dönem hükümete dar eden Tekel işçilerinin mücadelesini örnek almak gerektiğine dikkat çekti. İkinci toplantı ise kampanyanın başladığı günlerde DİP bürosunda yapıldı. Toplantı, bir yoldaşımızın taşeron sisteminin, işçilerin yıllık izin gibi kazanılmış haklarını dahi kullanmasına engel oluşturan, ücretlerin düşmesine sebep olan, kıdem tazminatını fiilen ortadan kaldıran bir sistem olduğunu; taşeron işçilerin değil sendikaya üye olmak, herhangi bir şekilde birlikte mücadele etmesinin önüne büyük engeller diken bir çalışma düzeni olduğunu ifade eden konuşması ile başladı. Başta taşeron işçiler olmak üzere tüm işçilerin hayatın birebir içinden gelen canlı katkıları ile kampanyanın bundan sonraki faaliyetlerinin neler olacağı tartışıldı.

 

İzmir’de Soma’nın dersleri: “Madenler işçi denetiminde kamulaştırılsın!”

Soma katliamının ardından derhal Soma’ya giderek oradaki çalışmalara katılan İzmir’deki yoldaşlarımızın toplantısına diğer kentlerde de olduğu gibi Soma’nın dersleri damgasını vurdu. Devrimci İşçi Partisi, kampanya şiarını Nisan ayında belirlemişti. Ancak Soma’nın ardından taleplerinin arasına bir de “Madenler işçi denetimde kamulaştırılsın!” talebini de eklemiş, on binlerce kuşlama bastırarak katıldığı miting meydanlarına bu şiarı da taşımaya çalışmıştı. İzmir’de gerçekleştirdiğimiz toplantıda konuşma yapan yoldaşımız Atlen Yıldırım, Soma işçisinin de aynı talebi ileri sürdüğüne dikkat çekerek bu talebin de, taşeronun yasaklanması ve herkese güvenceli kadro talebinin de düzenin sınırlarını aşan içeriğini vurguladı, meselenin siyasi boyutunu öne çıkardı. Taşeronun yaygın olduğu çeşitli sektörlerden işçi ve emekçilerin kendi deneyimlerini paylaştığı, işçi sınıfının yanında safını belirlemiş gençlerin katılım gösterdiği toplantı önümüzdeki dönem yürütülecek faaliyetler açısından başarılı bir basamak niteliği taşıyordu.

 

İstanbul’da geniş katılım, canlı tartışma

İstanbul’u karış karış dolaşarak neredeyse her gün farklı bir noktada yapılan faaliyetlerin ardından Devrimci İşçi Partisi İstanbul’daki ilk toplantısını 29 Haziran günü Okmeydanı’ndaki bürosunda gerçekleştirdi. Ağırlıklı olarak telekomünikasyon, metal, enerji, finans, otelcilik, eğitim, bilişim, sağlık vb. sektörlerden işçilerin katıldığı toplantıda, taşerona ve güvencesizliğe karşı mücadele ve işçi sınıfının siyasileşmesi vurgusu öne çıktı. Bir yoldaşımızın taşeronlaştırmanın işçi sınıfını nasıl böldüğü, sendikalaşmayı engellediği, torba yasanın taşeron işçiye müjde adı altında nasıl kadrolu işçileri de taşerona dönüştüreceği üzerine yaptığı sunumun ardından kampanya için hazırlanan ve taşeron sistemine neden karşı olmak gerektiğini işçilerin kendisinin anlattığı video izlendi. Sonra sözü DİP Genel Başkanı Sungur Savran aldı. Savran, Türkiye'de son iki ay içerisinde sınıflar mücadelesinde öne çıkan üç önemli meselenin altını çizdi: Şişecam grevinin “genel sağlık ve milli güvenlik” gerekçe gösterilerek yasaklanması; Soma'da 300'den fazla işçinin katledilmesi ve işçilerin, madenlerin kamulaştırılması talebini yükseltmesi; torba yasa adıyla önümüzde duran işçi sınıfına yönelik saldırı hazırlığı. “Esas mesele işçi sınıfının burjuvaziye karşı siyasi mücadele vermesidir” diyen Savran, “bunun için sosyalizmin programıyla Devrimci Marksist bir rehberlikle mücadele eden bir sınıf partisi gereklidir” dedi. İşçi sınıfının siyasi olarak iktidar için mücadele etmesinin önemini vurguladı. Sungur Savran’ın konuşmasından sonra birçok sektörden işçi ve emekçiler, geleceğin diplomalı, diplomasız işçi ve işsizlerin söz alarak taşerona karşı mücadelede fikirlerini ve deneyimlerini paylaştığı toplantı, katılımcılara taşerona ve torba yasaya karşı mücadeleyi daha da yükseltme morali ve gücünü verdi.

 

Taşeron sistemine karşı mücadele çağrısı sürüyor

Devrimci İşçi Partisi, işçi sınıfını siyasallaştırmak için bir araç olarak ortaya koyduğu taşerona karşı kampanyayı örgütlü olduğu illerde yürütmeye devam edecek. Bildiri dağıtımları, afiş çalışmaları, imza stantları ve toplantılarla... Taşeron sisteminin yanı sıra yazın, insan sağlığını tehdit eden sıcak hava ile de mücadele etmek zorunda kalan Antalya’daki yoldaşlarımız kampanyanın ilk büyük toplantısını Temmuz ayı içinde gerçekleştirmeyi hedefliyor. Diğer şehirlerde merkezi olarak yapılan toplantıların yanı sıra yerel çaplı toplantıların farklı işçi bölgelerinde de düzenlenmesi hedefler arasında. 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2014 tarihli 57. sayısında yayınlanmıştır.