Karadeniz’de gaz Akdeniz’de ricat
Erdoğan Karadeniz’de Zonguldak açıklarında 320 milyar metreküp doğalgaz bulunduğunu “müjde” olarak duyurdu. Kimisi, Türkiye’nin cari açık sorununun tarihe karıştığını söyledi, “bölgesel güç”, “küresel aktör” lafları havada uçuştu. Vatandaşların artık doğalgaza para ödemeyeceğini iddia eden, “yaz kış demeden pencereleri kapatmayın kombiyi sonuna kadar açın” diyen bile çıktı! Aslında Erdoğan’ın “müjde” için Cuma gününü işaret edip iki gün beklemesinin sebebi tam da buydu. Haberi iyice köpürtmek. Talimatı alanlar öyle bir coştu ki beklentiler öyle bir yükseltildi ki Erdoğan “müjdeli” haberi verdiğinde bir anda tüm hava sabun köpüğü gibi patlayıverdi.
Erdoğan’ın açıklamasına göre Karadeniz’de bulunan rezerv 320 milyar metreküptü. Halbuki 800 milyar metreküp rakamları dolaşmıştı 2 gün boyunca. Kombiyi sonuna kadar açmaya hazırlananlar söz konusu gazın en erken 2023’te kullanıma girebileceğini öğrendiler. Türkiye’nin yılda 45-50 milyar metreküp doğalgaz tüketmekte olduğu düşünüldüğünde “dünyaya doğalgaz satıp zengin olma” hayalleri suya düştüğü gibi enerji bağımlılığının berdevam olduğu da anlaşıldı. Erdoğan’ın “az sonra” reklamıyla ve yandaş basının köpürtmesiyle borsa da coşmuş, “müjde”nin iç yüzü anlaşılınca aynı hızla çakılmıştı. Yandaş kanallar kuyruğu dik tutmaya “küresel aktör” masalları anlatmaya devam ediyor etmesine ama ilk andaki hava kimsede kalmadı.
Aslında bunlara hiç gerek yoktu. 320 milyar metreküp doğal gaz bulunması özellikle Türkiye gibi enerjide dışarıya bağımlı olan ve kronik cari açık problemi yaşayan bir ülke için her halükârda iyi bir haberdi. Ama bu kadarı yetmezdi. Öyle bazı gündemler vardı ki bu gündemlerin üzerinin kapatılması Türkiye’nin cari açığının kapatılmasından dahi daha önemli ve acildi iktidar için. İlk anda “neden Cuma günü” diye soranlar oldu. Genellikle bu tercih Erdoğan’ın dini politikada kullanma alışkanlığına atfedildi. Eline Kuran’ı alıp miting meydanlarına çıkan birisi için dini siyasete alet etmenin küçük ve basit bir örneği olurdu bu.
Ancak Cuma günü başka ve çok önemli bir gelişme oldu ve gerçekten de Erdoğan’ın yarattığı gaz ve toz bulutu içinde bu gelişme neredeyse hiç konuşulmadı. Konu neredeyse 6 aydır Türkiye’nin gündeminin baş maddesi olan ve etrafında nice kahramanlık hikayeleri anlatılan Libya idi. Libya’da Türkiye’nin desteklediği Sarraç hükümeti ateşkes çağrısı yapmıştı. Oysa bir ay öncesine Libya’nın stratejik önemdeki Sirte ve Cufra kentlerinin alınması güya an meselesiydi. Sarraç hükümeti TSK’nın desteği ile bir gece ansızın gelecek ve tüm Libya’yı ele geçirecekti. Bu yüzden Hafter tarafının ateşkes çağrılarını elinin tersiyle itmişti.
Oysa “Cuma” günü bu sefer aynı Sarraç tek taraflı ateşkes ilan ediyordu. Hafter tarafı derhal ataşkes çağrısına olumlu yanıt verdi. Böylece Libya’nın stratejik bölgeleri özellikle de esas petrol sahaları elinde kalmıştı. Mısır’da Sisi de hemen memnuniyetini açıkladı. Fransa ve Rusya da aynı şekilde… Bir tek Türkiye’den açıklama gelmedi. Ne diyeceklerdi ki? Sarraç’la Türkiye hükümetinin Doğu Akdeniz’deki büyük oyunu bozduğu iddia edilen deniz yetki alanları anlaşmasında yer alan kıyılar Türkiye’nin düşman ilan ettiği güçlerde kalmıştı. Bunun dışında Libya ile yapılan ama muhatabı sadece Sarraç hükümeti olan ne kadar askeri ve ticari anlaşma varsa hepsi tehlikeye girmişti. Çünkü Sarraç ateşkes ilan ederek tüm Libya üzerindeki hak iddiasından vazgeçmişti. Artık Yunanistan’la benzer bir deniz yetki alanı anlaşması imzalayan Sisi, Libya’da himaye ettiği güçler sayesinde Türkiye-Libya anlaşmasını da bozmak için güçlü bir pozisyon elde ediyordu.
Özetle Erdoğan, tüm ülkenin dikkatini müjdeli habere çekmişken, gözler kulaklar Karadeniz’e dönmüşken Türkiye Libya’da adeta teslim bayrağını çekiyordu. Doğal gaz rezervlerinin miktarı, kalitesi, nasıl çıkartılacağı vb. tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Erdoğan ve iktidarı bu konuda bir dizi eleştiriyi göze almış durumda. Eleştirenlere, tutarsızlıklara işaret edenlere “bakın buna bile sevinmiyorlar” diyerek “vatan haini” yaftası yapıştırmak kolayına geliyor. 2023’e de daha çok var nasıl olsa… Sonuçta “Cuma” operasyonu ile Karadeniz’in gazıyla Akdeniz’deki hezimeti görünmez hale getirmeyi başardılar. Şimdilik…