Toplumsal değerlerimize asıl YÖK mütenasip değil!
Geçtiğimiz günlerde YÖK Başkanı Yekta Saraç, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef aldı, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesinin sonlandırıldığını duyurdu. Daha önce de MEB, "Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" projesini durdurma kararı almıştı.
YÖK tarafından “Tutum Belgesi” adıyla anılan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi, 2015 yılında Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesinin ardından yükselen mücadelenin basıncı altında kurulan Akademide Kadın Çalışmaları ve Sorunları Komisyonu tarafından hazırlanmıştı. YÖK'ün sitesinde yayınlanan ve üniversitelere gönderilen Tutum Belgesi'nde, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bilincin arttırılması ile cinsel taciz ve saldırıların önlenmesi için üniversitelerde ne tür faaliyetler yapılabileceğine dair öneriler yer alıyordu. Bu öneriler arasında eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerinden üniversite yerleşkelerinin güvenliği sağlayıcı şekilde aydınlatılmasına, üniversite emekçileri için kreş ve emzirme odalarının tahsis edilmesinden cinsel taciz ve saldırı durumunda saldırıya uğrayanın korunmasına yönelik tedbirlere ve bu tür durumlarda soruşturma açılmasını engelleyenlerin ya da soruşturma sırasında olayın üstünü kapatmaya çalışanların cezalandırılmasına kadar bir dizi madde yer alıyordu. Bu projenin kaldırılacağını Yekta Saraç’ın şu açıklamasıyla öğrendik: “...Ancak gelinen süreçte bu kavrama, murat edilenin dışında farklı anlamlar yüklendiği ve bu yüklemelerin ‘toplumsal değerlerimiz ve kabullerimizle mütenasip olmadığı ve toplumca kabul görmediği’ hususunun göz önünde bulundurulması gereği ortaya çıkmıştır...”
Onların murat ettiği kadın düşmanı politikalardır
Saraç’ın, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi ile ilgili açıklamasında, yürütülen çalışmalara “murat edilenin dışında farklı anlamlar yüklendiğini” söylemesi adeta bir itiraftır. Çünkü onların istediği ne toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ne de kadınların her gün üniversitelerde, sokaklarda, iş yerlerinde uğradığı tacizin, tecavüzün önüne geçmektir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, “toplumsal değerlerimize uygun olmadığı ve toplumca kabul görmediği” gibi aslı astarı olmayan gerekçelerle sonlandırılması apaçık bir şekilde çarpıtmadır. Yekta Saraç, istibdadın kadın düşmanı politikalarının üniversitelerdeki yürütücülüğünü üstlenmiştir.
Çıkarılması gereken ders: mücadele
Açıklamasının ilerleyen bölümlerinde Yekta Saraç bu hususta verilen derslerde, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” kavramının yerini Adalet Temelli Kadın Çalışmaları’nın alacağını ve bu kavram çerçevesinde Türk toplumunun aile kavramı başta olmak üzere diğer üstün değerlerinin öne çıkarılması gerektiğini belirtmiştir.
İstibdad rejimi kadınları hiçe sayan politikalarını içi boş kavramlarla cilalayıp tekrar tekrar ortaya çıkarıyor. Üstüne bir de kasıtlı olarak uyguladığı politikaları, bu memleketteki insanların kararıymış gibi sunuyor. Yekta Saraç’ın akıl hocalarının toplumdaki cinsiyet eşitsizliğini insan fıtratına bağlama çabalarını düşününce şaşırtıcı değil!
Kadınları erkek egemen kapitalist sistemin sultası altında baskılamaya çalışan ve bunun için her türlü hokkabazlığı kendilerine mübah görenlere karşı üniversitelerde, meydanlarda ve her yerde kadınların mücadelesi sürecek. Kadınları toplumsal hayattan çekmek isteyenlerin karşısına inatla yine kadınlar dikilecek ve muratlarına ermelerine izin vermeyecek!