TTK’da sözleşme imzalandı, sıra özelleştirmeye karşı mücadelede!
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) 2017-2018 yıllarını kapsayan 27. dönem toplu iş sözleşmesi çok uzun bir süre sonra, 24 Ağustos’ta imzalandı.
Maden işçileri adına görüşmeleri Genel Maden İşçileri Sendikası’nın (GMİS), Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (Kamu-İş) ile yürüttüğü görüşme sürecinde uzlaşma sağlanamayan 10 madde genel olarak ücretler üzerineydi.
Sendika yönetimi, sözleşme imzalandıktan sonra “Ülkenin ve kurumun içinde bulunduğu sıkıntıları bilerek yaptığımız teklifler geç de olsa anlayışla karşılandı. Her şey tam olarak istediğimiz gibi olmasa da bizleri mutlu eden bir sözleşme imzaladık” şeklinde bir açıklamayla maden işçisini bilgilendirdi. Bu açıklamada “geç de olsa” ifadesi dikkat çekiyor. Sürecin bu kadar uzun sürmesinin nedeni, sadece ücretler konusunda anlaşmaya varılamamış olması mıydı?
Kamudaki diğer sektörlerde toplu iş sözleşmeleri teker teker imzalanırken TTK’da uzun süre gelişme olmaması haklı olarak maden işçisini kaygılandırmıştı. İlk başlarda toplu sözleşme görüşmelerinin sorunsuz ilerlediğini belirten sendika yönetimi, görüşmelerin bu kadar uzaması karşısında maden işçisine bu süreçte tatmin edici cevaplar verememişti. Gerçek daha sonra ortaya çıktı ki, işveren sendikası Kamu-İş, görüşme talebine bile yanıt vermemiş! Yani aslında son toplantıya kadar ücretlerin görüşüldüğü bir toplantı dahi gerçekleşmemiş.
Daha önce Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nın özelleştirme tartışmaları sırasında sendikanın görüşme talebine cevap vermeyen tavrını bu kez de Kamu-İş sergiledi. Kamu-İş’in bu tutumu karşısında GMİS, yasal süreyi geçirmemek ve yetkisini kaybetmemek için 29 Ağustos’ta uygulanmak üzere prosedür gereği grev kararı almak zorunda kaldı.
TTK özelleştirme kapsamından çıkarılsın, işçi alınsın
TTK’da sözleşmenin imzalanmış olması, kimseyi rehavete sürüklememeli. Çünkü işçi sayısı her geçen gün azalıyor. Ayrıca TTK henüz özelleştirme kapsam ve programından çıkarılmadı. Bakanlığın ve Kamu-İş’in, işçilerin görüşme talebini yanıtsız bırakan tutumu da tehlikenin geçmediğini açıkça gösteriyor.
Bundan sonraki süreç, randevulara cevap bekleyerek geçecek bir süreç değil. Maden işçisi öncelikle “TTK özelleştirme kapsamından çıkarılsın” ve “TTK’ya işçi alınsın” taleplerini merkezine alan işyeri komitelerini kurmalı, bu taleplerin gerçekleşmesi için şimdiden mücadele hazırlığını yapmalıdır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2017 tarihli 96. sayısında yayınlanmıştır.