Kanal İstanbul: Spekülatörün, müteahhidin, çimentocunun, emperyalizmin, istibdadın projesi
Kanal İstanbul projesi ile ilgili pek çok ayrıntı hâlâ belirsizliğini sürdürürken halkın öğrenebildiği bilgiler, bu projeye karşı çıkanların sayısını her geçen gün arttırıyor. 136 milyon metrekarelik orman ve tarım alanlarının tahrip olması söz konusu. Su kaynaklarının tuzlanması tehlikesi dolayısıyla bu projenin, zaten kurak olan İstanbul’u iyice susuz bırakma riski var. İnşaat sürecinde hafriyat kamyonlarından trafik olumsuz etkilenecek. Bilim insanları Kanal İstanbul dolayısıyla Marmara Denizi’nin daha da kirlenebileceğine ve temizlenmesi hemen hemen imkânsız bir şekilde çürük yumurta kokusunun İstanbul’u saracağına dair uyarılarda bulunuyor. Deprem ve tsunami olması durumunda bu kanal, milyonların hayatını tehlikeye düşürecek ek riskler getiriyor. Nihayet 75 ila 118 milyar lira arasındaki maliyetin kanala gömülmesiyle İstanbul halkı, 6 milyon kişinin hayatını kurtarabilecek 150 bin bina ve depreme dayanıklı 1,5 milyon konut yapacak kaynaktan mahrum oluyor. Tüm bu gerçekleri halk gördü ve 10 günde 100 binden fazla dilekçe toplayan halk, Kanal İstanbul için hükmünü verdi: HAYIR!
Kanal İstanbul’dan kim kazanacak: Gayrimenkul spekülatörleri
Kanal İstanbul için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre kanalın en önemli gelir kalemini gayrimenkul gelirleri oluşturacak. 350 bin dönüm rezerv yapı alanlarında 166,7 milyon metrekare imar düzenlemesi öngörülüyor. Bu bölgedeki arazi spekülasyonu ile şimdiden başta Katarlı zenginler olmak üzere sermaye sahiplerinin büyük rantlar elde ettikleri biliniyor. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan bu konuda eleştiriler yoğunlaşınca “CHP’lilerin çok ciddi arsalar aldıklarını ve araziler kapattıklarını biliyoruz” diyerek şecaat arz ederken sirkatin söyledi. CHP’lileri bölgeden rant elde etmekle suçlayan AKP’li vekil, böylece projenin emlak spekülatörlerine rant sağladığını itiraf etmiş oldu. Yoksul halkı, zenginin CHP’li mi olduğu Katarlı mı olduğu AKP’li mi olduğu ilgilendirmez. Gasp edilen kaynaklar kamuya aittir. Çalınan gelecek halkın geleceğidir!
Kanal İstanbul’dan kim kazanacak: İnşaatçılar ve çimentocular
AKP iktidarının kıymetlisi inşaatçılar para sayma makinelerini hazırladı. 66,6 milyon metreküp beton kullanılacak proje için çimento şirketleri, kanalın yapımını ellerini ovuşturarak bekliyor. İstanbul’un 30 yıllık molozunun tek bir projeden çıkacak olması hafriyat işi yapan müteahhit şirketlerin ağzını sulandırıyor.
Kanal İstanbul’dan kim kazanacak: Amerikan emperyalizmi
Projenin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni ihlâl edip etmeyeceği çokça tartışılırken, ÇED raporunda Çanakkale’ye de bir kanal açılmasının önerildiğinin anlaşılması Montrö’yü ortadan kaldırma niyetini açık etti. Montrö Sözleşmesi ile Karadeniz, ABD başta olmak üzere emperyalist donanmaların serbestçe giremediği tek deniz haline gelmiştir. Sözleşme hem İstanbul hem Çanakkale boğazlarından geçişi düzenlemektedir. Kanallarla bu iki boğaz da baypas edilirse Montrö fiilen ortadan kalkacak, Erdoğan’ın “savaş gemileri de geçebilir” sözlerinden anlaşıldığı gibi ABD emperyalizmi kötü ünlü 6. Filo’sunu istediği gibi Karadeniz’e sokabilecektir.
Halkın iradesini ezen bir istibdad projesi
Halkın kaybettiği, sermayenin ve emperyalizmin kazanç sağladığı bu projeye karşı halkın iradesi çok açık kendini ortaya koyduğu halde Erdoğan ve AKP iktidarı ısrarını sürdürüyor. Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Kanal İstanbul’a yapılan itirazlar yükselmeye başlayınca “çatlasınız da patlasanız da yapacağız” derken, bu sözlerin muhatabı muhalefet partileri falan değil bizzat halkın kendisi. Yani Kanal İstanbul sadece doğayı tahrip eden, sermayeye ve emperyalizme hizmet eden bir girişim değil aynı zamanda halk iradesini ezen bir istibdad projesidir!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2020 tarihli 125. sayısında yayınlanmıştır.