Demirtaş'tan Erdoğan'a: "Seni başkan yaptırabiliriz!"
Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın seçimle işbaşına gelmesinin ardından Türkiye'de yönetim sisteminin fiilen değiştiğini ve bu filli durumun hukuki dayanağının yeni bir anayasayla oluşturulması gerektiğini söyledi. Bu sözlerle seçimlerde tek başına çoğunluğu alamadığı halde aylarca hükümet yetkisini gaspeden Davutoğlu'ndan sonra Erdoğan da apaçık bir yetki gaspı içinde olduğunu ve daha da fazlasını istediğini utanmadan ilan etmiş oldu.
Erdoğan sivil darbe suçlamasıyla kamuoyundan tepki alırken, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, şaşırtıcı şekilde, erken seçimlerde Başkanlık referandumu yapma önerisiyle çıktı. Demirtaş, önerisini şu sözlerle ifade etti: "Parlamento bu konuda karar alabilirse, ‘başkanlık sistemini istiyor musunuz?’ diye, tek soruluk bir referandum... Bu tartışma da böylece netleşmiş olur. Türkiye toplumu başkanlığı istiyorsa saygı duyarız, istemiyorsa saygı duymaları lazım. Böyle oldu bittilerle sistem değiştirilmez, rejim değiştirilmez." Demirtaş'ın bu teklifiyle ilgili değerlendirme yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, önceliklerinin Türkiye'nin hükümete kavuşturulması olduğunu söyledi, ancak Başkanlık konusunda referandum yapılması önerisine "halkın iradesine her zaman saygı duyarız" şeklinde sıcak bakan bir yanıt verdi.
Demirtaş haklı olarak Erdoğan'ın Başkanlık ısrarı ile ülkeyi bir savaşa sürüklediğini, koalisyon kurulmasını engellediğini söylüyor. Referandum önerisini de bir meydan okuma şeklinde öne sürüyor. Ancak bu önerinin mantıki sonuçları Demirtaş'ın öne sürdüğü gerekçelerle çelişiyor.
Birincisi, 7 Haziran seçimleri gerek Erdoğan'ın anayasayı çiğneyerek alanlarda AKP için seçim propagandası yapmasıyla, gerekse de "400 milletvekili verin bu iş huzur içinde çözülsün" sözleriyle bir fiili Başkanlık referandumuna dönüşmüştür. Nitekim, Demirtaş'ın meşhur "seni başkan yaptırmayacağız" cümlesi de bu fiili referandum karşısında HDP'nin tavrını açık ve net biçimde ortaya koyuyordu. Bu anlamda 7 Haziran seçim sonuçlarına bakıldığında halkın Erdoğan'ın başkan olmasına yetecek 366 milletvekilini AKP'ye vermediği gibi, Erdoğan'ın partisini meclis çoğunluğundan mahrum bıraktığı ortada. Dolayısıyla fiilen referandum yapıldı ve Erdoğan kaybetti. Şimdi yeniden referandumun sözünü etmek halkın seçim sandığında yere serdiği Erdoğan'ı, yeniden Başkanlık kavgası vermek için ayağa kaldırmaktır.
İkincisi, Erdoğan'ın Başkanlık sevdası mevcut durumda yüzde 51 oy almasına değil, 366 milletvekili elde etmesine bağlıdır. 330 milletvekili ile AKP yeni anayasayı referanduma götürebilir. AKP'nin milletvekili seçimlerinde yüzde 51 oy alması durumunda bile Başkanlık sistemi amacına ulaşması zordur. Seçim simülasyonlarına bakıldığında, HDP barajı geçtiğinde 330 milletvekilini dahi bulamayan AKP, HDP baraj altında kalsa bile doğrudan anayasayı değiştirecek 366 milletvekiline ulaşamıyor. Erdoğan'ın Başkanlık hedefine ulaşmasının önünde en azından iki kademeli bir engel varken, bu kademeleri teke indirmenin Erdoğan'dan başka kime faydası olduğunu anlamak güç.
Üçüncüsü, Demirtaş'ın kendisi ama daha genel olarak muhalefetin büyük çoğunluğu, yeni seçimlerde 7 Haziran'daki tabloyu değiştirebilmek adına Erdoğan ve AKP'nin bilinçli ve programlı provokasyonlara giriştiği, savaşı yükselttiğini söylemektedir. AKP cephesinden de bu yargıyı doğrulayacak sayısız itiraf niteliğinde açıklama gelmiştir. O halde Erdoğan'ın ve AKP'nin Türkiye'yi zorla, savaşla, manipülasyonla götürdükleri, başta Kürt illeri olmak üzere, sağlıklı ve güvenilir şekilde yapılacağından büyük kuşkular duyulan, bizzat HDP'nin kapatılması için soruşturmaların açıldığı, Demirtaş'ın fezlekelerle tehdit edildiği bir ortamda meşruiyeti dahi tartışmalı olan bu seçimlere, Erdoğan'ın Başkanlık referandumunu eklemek tüm bu olgularla çelişmektedir. Bir an için bu önerinin kabul edildiğini düşünürsek Demirtaş, siyasi olarak Erdoğan'ı sıkıştırdığını düşünse bile tam tersine Erdoğan, her türlü provokasyonla ve savaş ortamından da yararlanarak AKP'nin mevcut oy oranının ötesine geçmenin ve AKP oylarından bağımsız olarak Başkanlık için yüzde 51'i zorlamanın olanağına kavuşacaktır.
Nihayet, mevcut erken seçim tartışması AKP ve Erdoğan için bile Başkanlık'tan ziyade AKP'nin tek başına iktidar hedefine odaklanmışken, mevcut durumda Erdoğan'ın Başkanlık hedefi fiili zorlamalarla hatta ancak bir darbeyle mümkün olabilecekken, yani kısaca Erdoğan başta HDP'nin gücü ve politikasıyla başkan yaptırılmamışken ve ufukta da başkanlık gözükmüyorken, Demirtaş'ın referandum önerisi "seni başkan yaptırabiliriz" demekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Türkiye'nin 7 Haziran itibariyle Erdoğan'ın başkanlığı diye bir gündemi kalmamıştır, Erdoğan'ın ve yolsuzluk yapan, savaş suçu işleyen tüm AKP'lilerin yargılanması gündemi vardır. Erdoğan'ın Başkanlık için her zorlamasına meclisi çalıştırıp hesap sorarak yanıt verilmelidir. Halkın iradesine saygı duyanın yapacağı başka bir şey yoktur.