Demirtaş’ın durumu tüm siyasi tutsakların ve hasta mahpusların yaşadığı zulmü gündeme getirmeli
Selahattin Demirtaş’ın hücresinde nefes darlığı yaşadığının ve ardından bir süre baygınlık geçirdiğinin duyulması, halkın önemli kesiminde endişeye neden oldu. Son iki cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olan ve 2014’te 4 milyona yakın, 2018’de ise 4,2 milyondan fazla oy alan bir siyasi lider olan Demirtaş’ın, tamamen siyasi suçlamalarla ve gerek mahkemelerin tahliye gerekse de AİHM’in hak ihlâli kararlarına rağmen içerde tutulduğu biliniyor. Bu yüzden sadece seçmenleri değil, halkın büyük bir kısmı Demirtaş’ın siyasi bir rehine olarak tutulmakta olduğunun farkında. Demirtaş’ın sağlık durumunun kötüleşmesi bu konudaki kaygıları haklı şekilde arttırmış durumda.
Selahattin Demirtaş, zaman zaman baygınlık geçirmesine yol açan sağlık sorununun daha önce de olduğunu ve hapishane koşullarında hastalığının kötüleştiğini açıkladı. Demirtaş’ın öteden beri gelen bir sağlık sorunu olduğu için konuya itidalle yaklaşmış olduğu ve partisine de haber verilmesini istemediği anlaşılıyor. Demirtaş için son olayda hayati bir tehlikenin yaşanmamış olduğu söylense de hastaneye sevk edilmesinde çıkarılan bürokratik güçlükler böyle bir tehlikenin gelecekte yaşanabileceğini de gösteriyor.
Üstelik Demirtaş, milyonlarca oy alan bir lider ve partisi HDP de Türkiye’nin en çok oy alan üçüncü partisi konumunda. Tutuklu da olsa kamuoyunun sürekli gündeminde olan bir kişi. Öte yandan hapishanelerde çok sayıda hasta tutsak ciddi bir hayati risk altında yaşamaya devam ediyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 8 Nisan 2019 tarihinde yaptığı açıklamaya göre hapishanelerde 457’si ağır olmak üzere 1333 hasta mahpus bulunuyor. Hasta mahpuslar, hastaneye sevk edilmişse sevkinin gerçekleştirilmemesi ya da hastane randevularına tarihinde götürülmemeleri; tedavi aşamalarındaki yetersiz ve kötü uygulamalar, kelepçeli muayene; bazı hapishanelerde etnik kimliğinden dolayı mahpusların doktor tarafından muayene edilmemesi ve hastane sevklerinin yapılmaması şeklinde kötü muamele, işkence ve ayrımcılık suçlarını oluşturan uygulamalarla karşı karşıya kalıyor. İHD, OHAL döneminde sıradanlaşan ve yaygınlaşan bu uygulamaların OHAL sonrasında kalıcı hale geldiğini vurguluyor.
Hasta mahpuslar acil ve öncelikli olmak üzere hapishanedeki koşulların iyileştirilmesi, siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekirken, AKP ve MHP, siyasi tutsakları tamamen kapsam dışında bırakan, hırsızlık, gasp vb. başlıklarda mafya üye ve liderlerini kurtarmaya yönelen bir “af” tartışması içindeler. Hapishanelerin mevcudunu azaltıp, yeni siyasi tutsaklara yer açmayı hedefleyen iktidarın uygulama ve arayışları sadece dört duvarının içini değil tüm toplumun yaşamını ve geleceğini ilgilendiriyor. Hapishanelerdeki zulüm tüm emekçi halkın yaşadığı zulümden ayrı değildir. Demirtaş’ın yaşadığı sağlık sorunları tüm hasta mahpusların ve siyasi tutsakların sorunlarının gündeme getirilmesi için bir vesile olmalıdır.
Hasta tutsaklar zaman zaman hayatını yitiriyor. Kurtarılabilecek hayatlar devletin ve bürokrasinin kindarlığı dolayısıyla heba ediliyor. Mahpusların bir bölümünün cezası kesinleşmemiştir, sadece mahkeme kararını tutuklu olarak beklemektedirler. Bunlar zaten kanun önünde henüz masum olarak görülür. Ötekilerin cezasında ise hapis vardır, ama ölüm yoktur. Ölüm cezası çoktan kaldırıldı. Mahpusların hastalıkları yüzünden ölüm cezasına çarptırılmasına izin vermemeliyiz.
Hapishane sistemi de bir sınıf sorunudur. Hapishane nüfusunun ezici çoğunluğu işçi ve emekçi ailelerden gelir. Parababaları, kapitalistler, yüksek bürokratlar geçici olarak hapishaneye girseler de genellikle kısa süre sonra yakayı kurtarırlar. İşçi sınıfı, çoğu toplumsal koşulların kurbanı olan, bir kısmı da halkın çeşitli kesimlerinin haklarını ve çıkarlarını savundukları için siyasi nedenlerle hapse atılan mahpuslara yasalarda yazılandan başka, ondan daha büyük cezalar verilmesini reddetmelidir. Sağlıklı yaşamak hapisteki işçinin emekçinin de hakkıdır. Demirtaş olayı hapisteki insanların sağlık ihtiyacının aciliyetini bize göstermelidir.
- Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılsın!
- Tüm tutuklu ve hükümlülerin üzerlerindeki tecrit ve izolasyon kaldırılsın!
- Hasta tutsaklara uygulanan disiplin cezaları kaldırılsın! Tüm tutsakların havalandırma, sohbet, beslenme koşulları iyileştirilsin!
- Hapishanede kalamaz raporunun alınması Adli Tıp Kurumu’nun tekelinden çıkarılsın, raporların bağımsız sağlık kuruluşlarınca da verilmesine yönelik düzenleme yapılsın!
- Hükümlü ve tutuklu muayeneleri İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılsın!
- Hapishanelerin denetimi için bağımsız izleme kurulları oluşturulsun!