Çorlu'da bir Pazar Kahvaltısı Hikayesi

Sabahın tazeliği ve güzelliği ile yollara düştük. Neşe ile kurduk soframızı. Emekçi ellerin bir gece önceden hazırladığı güzel kahvaltılıklar yenildi, çaylar içildi.

Sohbetlerimizde hep kendimizi ve dünyanın nasıl ellerimizde değişeceğini konuştuk durduk. Çocuklarımız şendi bu gün, biz şendik. Her yerin rant denizi olduğu, çoktan lüks villaların ormanları talan ettiği yerlerden, insanın ve diğer tüm canlıların ait olduğu yerdeydik; doğada…
 
Elimiz çayıra çimene değiyordu, yakan güneşten ağaçların altında bir oraya bir buraya saklambaç oynadık kilimlerimizi alıp. Gençler birbirlerini neşe içinde yeniyorlardı, bu maçın mutlaka rövanşı olmalıydı. Rekabet yoktu, dünya kupası değildi oynadıkları.
 
Bir yerde kadınlar çekirdek çıtırtıları arasında erkeklerin ayak uzatıp yatabilecek rahatlıkta olmasından yakınıyordu, çünkü onlar asla yemeksiz bir ev, yıkanmayı sadece canları istemediği için bıraktıkları çamaşırları düşleyemiyorlardı.
Bir müzikle kilitlendi sonra serçe parmaklar, halayın coşkusu Devrimci İşçi Partisi bayrağı üzerindeki orak çekicin, güneşi solduran güzelliğini dalgalandırdı.
 
Sonra mangal başında kahramanlıklar yaratan usta ellerin marifeti belirdi. Mangalın kokusu burnumuzdan midemize ulaştırdı lezzetini. Yeniden toplandık çoluk çocuk sofra başına, yedik içtik, ikram ettik, bölüştük.
 
"Taşeron yasaklansın, herkese güvenceli kadro" broşürlerimize, Gerçek Gazetemize ilgi yoğundu. Taşeron yasaklansın kampanyamımızın Çorlu'da bir hafta önceki çalışmalarindan bahsettik. 15-16 Haziran'ı hatırladık gururlandık, o zamanı yaşamış koca çınardan yükseldi anılar.  Sonra gençler tatlı niyetine ikram ettiler şiirlerini.  Biri İTÜ’deki mücadelesinden bahsetti ve “biz sermayenin değil, halkın mühendisleri olmak” istiyoruz dedi en anlaşılır şekline büründürdü mücadelesini.
 
Bir maden işçisinin ağzından yazılmış ve yürekleri dağlayan bir oyunla Soma'yı hatırlattı bir yoldaşımız.
 
Uzunca bir veda sohbetinden sonra kucaklaşarak ayrıldı yürekler, sözleşti ağızlar bir daha buluşmak için. Hepimizin zihinlerinde o anların mutluluğu döndük evlerimize ve daha çok inandık her şeyin bizimle değişeceğine.