Emekçi halkın çocukları için açılmayan devlet kasası patronlar için sonuna kadar açık!
Pandemi döneminin başından beri iktidar, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da attığı her adımla, sermayenin kârlarını korumaya devam ediyor. 25 Aralık Cuma günü Resmi Gazete’de yayımlanan 2020-2021 eğitim öğretim yılı için özel okullara teşvik paketiyle, bu adımlara bir yenisi daha eklendi. Bu paket kapsamında farklı sınıf düzeylerine ve alanlarına göre yeni teşvikler belirlendi. Bu teşvikler, öğrencilerin özel okul patronlarına ödemesi gereken tutarın belli bir kısmının devlet eliyle kamu bütçesinden ödenmesi anlamına geliyor.
Özel okullara sağlanan teşvik, temelde iki ayaklı bir süreç. Birincisi yukarıda bahsedildiği gibi devlet bütçesinden patronların kasasına para aktarılarak gerçekleşiyor. Böylelikle özel okul fiyatları daha cazip hale getirilerek özel okul patronlarına “müşteri” sağlanıyor. İkincisi ise daha can yakan bir süreç. Kamusal eğitime ayrılan bütçeler kısıldığı için okullardaki öğretmen sayısının yetersiz olmasına ve on binlerce öğretmen işsiz olmasına rağmen atama yapılmıyor, okul binalarının, sınıf koşullarının yetersizliğini ve eğitimin niteliksizliğini giderecek hiçbir somut adım atılmıyor. Bu durum pandemi koşullarıyla da birleşerek devlet okullarını adeta bir mezbahaya çeviriyor. Böylece öğrenciler ve aileleri özel okullara daha çok yöneliyor. Sonuçta halktan toplanan vergiler, halkın çocuklarının eğitimine değil özel okul patronlarına harcanmış oluyor.
Pandemi sürecinin başından beri iki ay dışında neredeyse bütün eğitim uzaktan gerçekleştirildi. Bu süreçte en çok zararlı çıkanlar da şüphesiz emekçi ailelerin çocukları oldu. Çünkü iktidar, öğrencilerin bütün bir şekilde eğitime katılabilmesi için gerekli şartları sağlaması gerekirken bunun için neredeyse hiçbir çaba göstermedi. Emekçi ailelerin çocuklarının eğitime ulaşabilmesi için harcanması gereken devlet bütçesi de görüldüğü üzere patronların kârını korumak ve hatta artırmak için seferber ediliyor!
Atılan bütün adımlar eğitimi sermayeye teslim etmek üzerine
Özel okullar için teşvik adımı elbette eğitimi piyasalaştırma çabasıyla atılan ilk adım değil. Geçtiğimiz yıllarda MEB, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile yürüttüğü uzun soluklu bir sürecin sonunda devlete ait meslek liselerini şirketlerin hamiliğine vererek öğrencileri, okulları ve öğretmenleri sermayenin ihtiyaçlarına koşma kararı almıştı. Özel meslek liseleri için de yine teşvikler yağdırmıştı. Yeni teşvik paketi ise, özel meslek liselerine verilecek teşvikleri organize sanayi bölgeleri dışında ve içinde olmak üzere ayrı düzenliyor. Organize Sanayi Bölgeleri içinde açılan meslek liselerinin ayrıca değerlendirilmesi atılan bu adımların yine sermayenin çıkarlarına hizmet ettiğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018 yılında patronlardan oluşan bir kabine kurarak ülkeyi bir anonim şirket gibi yöneteceğini ısrarla vurgulamıştı. Eğitim alanında bu görev kendisi de bir özel okul patronu ve bir öğretmen olan Ziya Selçuk’a verilmişti. 2018’de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yer alan Selçuk, 2019’da eğitime ayrılması öngörülen bütçeyi sunmuş ve özel öğretime teşvik uygulamasını kademeli olarak azaltarak kaldırılacağını söylemişti. Bakan Selçuk gerekçesini ise “dezavantajlı durumdaki devlet okullarına daha nitelikli hizmet” olarak göstermişti. 2020’nin sonuna geldik, bugüne kadar ne dezavantajlı durumdaki devlet okullarına nitelikli hizmet verildi ne de özel öğretime verilen teşvikler azaltıldı. Tam tersine atılan bütün adımlar devlet okullarının nitelik kaybetmesine ve özel okullara teşvik sağlamaya yönelikti. Böylelikle eğitim de bir sektör haline getirilerek sermayenin eline bırakıldı.
Eğitim hakkımızı korumak için örgütlü mücadeleye!
Nitelikli ve bilimsel eğitim almak öğrencilerin en temel hakkıdır. Ama bu sermayenin eliyle mümkün değildir. Devletin bütçesi özel okul patronlarına müşteri sağlamak için değil okullarda eğitimin herkesçe ulaşılabilir, nitelikli ve bilimsel olmasını sağlamak için kullanılmalıdır. Buna ulaşmak ancak tüm özel okulların kamulaştırılması ve sermayenin pis ellerinin eğitimin üzerinden çekilmesiyle gerçekleşebilir. Eğitim sistemi emekçi halkın çıkarlarına yönelik olarak tekrar düzenlenmelidir. Bunları sağlamak için örgütlü bir mücadele yürüterek eğitim hakkımızı sermayeye karşı savunmalıyız.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2021 tarihli 136. sayısında yayınlanmıştır.