Sendikacılar! Patronların utanç bildirisinden imzanızı çekin! Ya da istifa edin!
TOBB, TİSK, TÜSİAD, MÜSİAD, ASKON gibi patron örgütleri yanlarına bazı sendikaları da (Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen) alarak “STK’lardan ortak açıklama” adı altında utanç verici bir bildiriye imza attılar. Bildiriyi patronların kaleme aldığı “pek çoğumuz gönüllü karantina hayatı yaşıyor” cümlesinden belli. Bildiriye imza atan sendikacılardan bir tanesi bile çıkıp bu cümleye itiraz etmemiş. “Siz lüks havuzlu villalarınızda gönüllü karantinada, biz kelle koltukta fabrikalarda, depolarda, tersanelerde, işyerlerinde… bu nasıl iş” diyememiş. Sınıf işbirlikçiliği gözleri kör etmiş, dilleri lâl etmiş, ne ahlak ne haysiyet bırakmış!
Patronların karşısında el pençe divan
Patronların, Koronavirüs salgınında kendilerini lüks konutlarında karantinaya alıp, kârlarını korumak için işçileri ölümüne çalıştırmaları, işçi sınıfında ve halkın geniş kesimlerinde büyük ve haklı bir tepki uyandırıyor. Bu tepkinin gereği olarak işçilerin taleplerini yükseltmesi ve haklarını koruması gereken bu sendikacılar daha önce de Erdoğan’ın sermayeye 100 milyarlık destek paketini açıkladığı toplantıya da katılmış, çıtlarını çıkartmamışlardı.
İşten atmak yasaklansın dediler, patronların yanında çark ettiler
Bildirinin altına imza atan sendikacılar sadece patronlara yalakalık yapmıyor bir hafta önce “işten atmak yasaklansın” başlığı ile yayınladıkları ve ücretli izin talep ettikleri bildiriyi de inkâr ediyor ve tükürdüklerini yalıyorlar. Patronların bildirisinde firmalar kısa çalışma imkânını kullanmaya çağrılıyor. Yani işçilerin ücretlerini yüzde 40 kesmeye ve işçinin kalan ücretini yine işçinin alınteriyle biriken işsizlik sigortası fonundan ödemeyi öneriyorlar. “İşten çıkartmak yasaklansın” talebinin arkasında durmayan bu sendikacılar, zorunlu ücretsiz iznin hukuka aykırı olduğunu bile metne ekletmemişler.
Sağlık emekçilerini unuttular
Kamu çalışanları sendikalarının düştüğü durum da içler acısı. Binlerce sağlık çalışanı üyesi olan Memur-Sen ve Kamu-Sen sendikaları sağlık emekçilerinin kişisel koruyucu ekipman başta olmak üzere bir dizi hayati talebini yok sayan bu bildiriye utanmadan imza atmışlar. Patronların “sağlık emekçilerine şükranlarımızı sunuyoruz” derkenki ikiyüzlülüğünü işbirlikçi sendikacılar da paylaşıyor.
Milyonlar hem salgına hem patronlara hem de işbirlikçilere karşı mücadele etmek zorunda
Patronların bildirisi “salgına karşı 83 milyon hep birlikte mücadele etmektedir” diyor. Bu büyük bir yalan! Çalışan milyonlar hem salgına hem de nüfusun yüzde 1’lik asalak azınlığına karşı iki savaşı birlikte yürütmek zorunda kalıyorlar. Bu savaşta tarafsızlık olamaz. Bu utanç bildirisine imza atan sendikacılar yüzde 1’lik azınlığın tarafına geçmiştir. Ergün Atalay (Türk-İş), Mahmut Arslan (Hak-İş), Ali Yalçın (Memur-Sen), Önder Kahveci (Kamu-Sen) ya konfederasyonlarının imzalarını geri çekip özür dileyecek işçi sınıfının tarafında olacaklar ya da zerre kadar haysiyetleri kaldıysa istifa edecekler! Aksi halde bu sendikaların üyesi olan tüm işçi ve emekçiler bu hainleri o koltuklardan indirmelidir!