DİP bildirisi: ABD’nin dostları, Erdoğan’ın hamileri, defolun İstanbul’dan!
Devrimci İşçi Partisi, Türkiye’nin Ortadoğu’da emperyalizmin hizmetinde, Siyonizmin desteğinde, kâr hırsının peşinde saldırgan bir güç hâline gelmesine karşı olan herkesi, Suriye’de emperyalist planların yenilgisi, devrimin ise zaferi için mücadele etmeye çağırıyor.
“Suriye dostları” adı altında İstanbul’da düzenlenmekte olan toplantı, kendisini bütünüyle yanlış tanıtan bir isim seçmiş bulunuyor. Bu, elbette kasıtlıdır. Amaç, başta Suriye halkı olmak üzere, bu toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın Arap halklarının kafasını karıştırmaktır.
Bu toplantı, “ABD’nin dostları” toplantısıdır. Çünkü amacı, Suriye’de Baas iktidarının bir yıldır yaşanan bir ayaklanma sonucunda sarsılmasını fırsat bilerek, onyıllardır ABD etkisi dışında kalmış bir ülkede nihayet emperyalizme sadık biçimde hizmet edecek bir rejimi kurmaktır.
Bu toplantı, “Siyonist İsrail’in dostları” toplantısıdır, çünkü kendisi her türlü uluslararası anlaşmaya aykırı biçimde nükleer silahlara sahip olan İsrail’in iddiaya göre nükleer silah geliştirmekte olan İran’a askeri saldırı planladığı bir dönemde, Ortadoğu’da İran’ın en önemli müttefiki olarak nitelenebilecek olan Suriye’deki rejimin yerine Siyonizm ile uzlaşan bir rejim getirmeyi amaçlıyor.
Bu toplantı, bu yüzden “Ortadoğu’nun düşmanları” toplantısıdır, çünkü ABD ve İsrail, Ortadoğu halklarının her türlü firavunu yıkarak mebzul miktarda varolan doğal kaynaklarını, petrolü ve doğal gazı emekçi sınıfların bugünkü sefaletlerinden kurtulması için kullanan, başı dik, birbirileriyle kardeş rejimler kurmasının karşısındaki en büyük engeldir.
Bu toplantı, “Suriye devriminin düşmanları” toplantısıdır, çünkü Suriye’nin yoksul emekçi halkı ve gençliği tam bir yıldır, birçok başka Arap halkı gibi, kapitalist zenginlerin hükümeti olan Baas iktidarına karşı ayaklanmış durumdadırlar. Binlercesi göğüslerini Beşar Esad’ın kurşunlarına siper ettiler ve hayatlarını yitirdiler. Şimdi İstanbul’da toplanan güçler, kendi elleriyle kurdurttukları Suriye Ulusal Konseyi (SUK) adını taşıyan bir devrim kaçağı kukla iktidar odağını Suriye’nin başına geçirerek bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar: hem devrimi yatıştıracaklar, hem de Suriye’yi İran’dan kopartarak İsrail’in dostu hâline getirecekler.
Bu güçlerin “Suriye dostları”nı bir araya getirmediğinin en açık kanıtı devrime karşı takındıkları tavırdır. Devrimin başladığı 15 Mart’tan SUK’un kurulduğu Eylül ayına kadar bunlar halkını binlerle katleden Esad’a “akıllı ol” demekten başka bir iş yapmadılar. Ne zaman ki Esad’ın devrimi durduramayacağını ve geleceğini İran ile ittifakta aradığını gördüler, ona sırt çevirdiler.
Tayyip Erdoğan emperyalizmin cellatlığını yapıyor!
Bu toplantı aynı zamanda emperyalizmin Suriye konusundaki celladı rolüne soyunan Tayyip Erdoğan hükümetinin bu ülkede nihayet adımını atmadan önce kendi arkasında uluslararası bir destek toplamayı amaçladığı bir taktik adımdır. Tayyip Erdoğan’ın hamileri toplantısıdır.
Erdoğan yıllar boyunca Beşar Esad’ı İran’dan kopartıp emperyalizme ve Siyonist İsrail’e yamamak için diplomatik arabuluculuk yapmıştı. 2008-2009 Gazze savaşı bu planları yerle bir etti. Erdoğan şimdi emperyalizme diplomatik yöntemlerle yerine getiremediği hizmet görevini askeri yöntemlerle gerçekleştirmeye çalışıyor.
Suriye’nin kuzeyine kurulması planlanan “tampon bölge”nin ya da öteki adıyla “güvenli bölge”nin amacı, iddia edildiği gibi Esad’ın baskısından kaçmakta olan zavallı Suriye halkına güvenli bir ortam oluşturmak ve Türkiye’nin sınırlarını korumak değildir. Rejim karşıtı askeri güçlere, en başta Özgür Suriye Ordusu’na, Suriye ordusuna karşı saldırılarını organize edebileceği ve operasyonlardan sonra sığınabileceği bir toprak parçası sağlamaktır. Erdoğan istediği kadar Libya örneğine karşı çıksın, “tampon bölge” Suriye’nin kuzeyinde bir Bingazi yaratmaktır!
Erdoğan Libya’da olduğu gibi bölge dışından bir askeri müdahaleye karşı çıkıyor. Libya’da kendi önüne geçen Sarkozy’nin bu kez de liderliği eline almasını istemiyor. Ama bölge dışından müdahaleye karşı çıkmak emperyalizme karşı durmak değildir. Erdoğan, ABD emperyalistlerine onların ve İsrail’in kirli işini Türkiye’nin daha düşük bir maliyetle yapabileceğini anlatıyor ve onu Seul’deki toplantıda yeniden olduğu gibi ikna ediyor. Emperyalizme sadece farklı bir müdahale yöntemi önermiş oluyor. Peki, Erdoğan Suriye konusunda neden bu kadar hevesli?
Birincisi, devrime düşman olduğu için, Esad’a karşı durdurulamayacağı görülen mücadele dinamiğinin kontrolünün emekçi halk kitlelerinden SUK’a geçmesini sağlamak için. SUK’u İstanbul’da kurduran, son dönemlerde genişletmeye çalışan, Özgür Suriye Ordusu’nun örgütlenmesine Hatay’da başlamasına izin veren, bu orduyu SUK’un denetimi altına sokmaya uğraşan hep emperyalizm adına Erdoğan hükümeti olmuştur. Erdoğan hükümeti ve genel olarak Türkiye devleti, elbette halk kitlelerinin inisiyatifinde bir devrimden vebadan korkar gibi korkarlar. Ama daha da ötesi, Esad’ın bir devrimle yıkılması hâlinde ülkenin kuzeyinde Irak’taki gibi özerk, hatta bağımsız bir Kürt birimi kurulması ve bu birimin bu sefer emperyalizmin himayesinde bile olmaması ihtimali onları korku içinde bırakmaktadır.
İkincisi, “Anadolu kaplanları” av peşindedir. AKP’nin toplumsal desteğinin merkezinde önce Anadolu’da yükselen, sonra büyük kentlerde holdingleşen İslamcı burjuvazi vardır. İşte bu burjuvazi sermaye birikimini Ortadoğu çapında yürütmek için Türkiye’nin bölgenin hâkimi konumuna yükselmesini amaçlamaktadırlar. İslamcı medyanın yüz kızartıcı savaş kışkırtıcılığının, “Suriye’nin bir ucundan girip öteki ucuna kadar gitme” edebiyatının arkasında bu yatıyor.
Bu emellerinde İslamcı sermaye, başka alanlarda karşıtı olan Batıcı-laik sermayenin temkinli bir desteğini de alıyor.
Annan Planı’na karşı bölgesel devrimci plan gerek!
Emperyalistlerin ve Erdoğan hükümetinin emellerinin ne kadar kirli, ne kadar ikiyüzlü olduğunu sembolik olarak hiçbir şey, Suriye’de çözüm planı oluşturması için seçilmiş olan Kofi Annan’ın geçmişi kadar açıkça ortaya koyamaz. Birleşmiş Milletler’in bu eski genel sekreteri, güya Suriye’de ölümleri durdurmak için çabalamaktadır. Kaç ölüm? En ileri iddialara göre 7-8 bin... Elbette Esad katildir, ama bu katille başa çıkmak için seçilen Kofi Annan, 1994 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı iken, Afrika’nın Ruanda adlı ülkesinde yaşanan Fransız prodüksiyonu soykırımda bir milyon dolayında insanın öldürülmesinden sorumlu tescilli bir katildir!
Suriye için gereken, bu katilin hazırladığı bir plan çerçevesinde emperyalizmin ve gerici bölge güçlerinin ülkenin kontrolünü eline geçirmesi değildir. Suriye için gereken, Türkiye işçi hareketi, sosyalist hareketi ve Kürt hareketi de dâhil olmak üzere, bölgenin bütün emekçi, ilerici ve devrimci güçlerinin Suriye devrimi içindeki, Suriye Ulusal Konseyi’nden bağımsız bütün güçleri enternasyonalist dayanışma temelinde desteklemesidir. Sosyalistler emperyalizme karşı çıkmak için Beşar Esad’a destek vermemelidir. Suriye devrimi binlerce canını mücadele meydanında bırakmıştır. Şimdi emperyalizmin ve Türkiye’nin müdahalesi tehlikesi doğunca Esad’ın kanatlarına dönmek onlara ihanet olur. Elbette Suriye devrimcileri, devrimin çıkarları açısından emperyalizmin müdahalesine karşı olmalıdır. Büyük bölümü hâlâ öyledir. Müdahale o yüzden bir türlü yapılamamaktadır. Elbette emperyalizmin savaşı başlayınca Suriye devrimcileri emperyalizme karşı savaşmalıdırlar. Burada Esad ile aralarında bir birleşik cephe doğabilir. Ama hiçbir durumda Esad’a politik destek verilemez.
Devrimci İşçi Partisi, Türkiye’nin Ortadoğu’da emperyalizmin hizmetinde, Siyonizmin desteğinde, kâr hırsının peşinde saldırgan bir güç hâline gelmesine karşı olan herkesi, Suriye’de emperyalist planların yenilgisi, devrimin ise zaferi için mücadele etmeye çağırıyor.
Devrimci İşçi Partisi
1 Nisan 2012