2 Temmuz bugündür! Madımak tüm Türkiye’dir!
Sivas’ın hesabını sormak, katliam tehditlerine karşı durmak, kardeş kavgasına hayır demek için
Unutma! Hatırla! Örgütlen! Mücadele et!
2 Temmuz 1993’te 35 canımızın katledildiği Sivas katliamının üzerinden 28 yıl geçti. Bu 28 yılda ne katliamı organize edenlerden ne de işbirlikçilerinden hesap soruldu. Katliam olduğunda “tahrik” edebiyatına sarılan devlet sonrasında gerçek suçluları ve sorumluları gizlemek, davaları zaman aşımına uğratmak için elinden geleni yaptı. Şimdi bir kez daha yeni Madımaklar ülkenin gündemindedir.
Bir mafya şefi Sedat Peker çıkıp “yeni bir Gazi katliamı düzenlenebilir” diyor. Eski bir kontrgerilla şefi Mehmet Eymür “bu işin sonu siyasi cinayetlere gidecek” diye demeç veriyor. Sonrasında İzmir’de HDP binası basılıyor, siyasi cinayet işleniyor, binayı ateşe vermeye çalışan faşist saldırgan sadece yeni Gazilerin değil yeni Madımakların da gündemde olduğunu gösteriyor bizlere.
İktidar ise bu iddiaların üstüne gitmek ve gerekli önlemleri almak yerine “ağzını açanı gözaltına almak” ile, kadınlara, gençlere, işçilere, emekçilere, hakkını aramak isteyen tüm ezilenlere “devletin gücünü göstermek” ile meşgul.
Mafya düzenine son! Kontrgerilladan hesap soralım! Tuğlayı çekelim duvarı yıkalım!
Bu konuşanlar herhangi birileri değil… Türkiye’deki katliamların, kontrgerilla operasyonlarının ya başında olan ya da taşeronluğunu yapan kişiler. Bugün kendini başka türlü sunan mafya şefi, daha dün Suriye’deki ateşe benzin dökenlerin başında geliyor, tekfirci mezhepçi örgütlere silah, cephane, araç, gereç yollamakla övünüyordu. Öbürü 6-7 Eylül, 1 Mayıs, Maraş, Çorum katliamlarında imzası olan kontrgerillanın içinden geliyor.
Son dönemde adı sıkça geçen Mehmet Ağar, Sivas katliamı sırasında emniyet genel müdürüydü ve bugün emniyet müdürlerini belirleyecek derece etkili bir şahıs olarak iktidarın gayriresmi ortağı olmuş durumda. Başta Bahçeli olmak üzere istibdad cephesinden konuşup, katliamcıyı ve onun arkasındakileri değil İzmir’de katledilen genç kadını suçlamaya soyunanlar, Madımak’ın faturasını Aziz Nesin’e kesmeye çalışanların mirasçıları olarak karşımızda duruyor.
Bugün Aleviler, Kürtler ve toplumun ezilen tüm kesimleri katliam tehdidi altındadır. 2 Temmuz bugündür. Madımak tüm Türkiye’dir.
Madımak katliamı geçmişte oldu ve bitti diye düşünmeyelim. Madımak’ı yakanları savunanlar, davayı zaman aşımına uğratanlar bugün iktidardadır. Erdoğan’ın Madımak davasının 2012 yılında zaman aşımına uğraması hakkında "milletimiz için ülkemiz için hayırlı olsun” dediğini unutmayalım.
Tek yol örgütlenmek ve mücadele etmektir!
Alevi halkının hâlâ bir nefsi müdafaa halinde olmasından doğal bir şey yoktur. Ama sorun sadece Alevilerin sorunu değildir. Mezhep ve halklar arasında tarihten gelen farkların böylesine kışkırtılması, toplumun hâkim sınıflar dışındaki en büyük gücü olan işçi sınıfının ve emekçilerin bölünmesi amacıyla kasıtlı olarak sürdürülen bir politikadır. Kürtlerin eşit haklarının, Alevilerin inanç ve ibadet özgürlüğünün işçi sınıfının tamamı tarafından savunulması gerekir. Yoksa Türk ile Kürdü, Sünni ile Alevi’yi karşı karşıya getirenler, işçi sınıfını fabrikalarda, inşaatlarda, madenlerde ve bütün işyerlerinde de bölecektir. Kaybeden sadece Alevi olmayacaktır, Kürt olmayacaktır, hangi inançtan ve halktan olursa olsun bütün işçiler ve emekçiler olacaktır.
Tek çare örgütlenmektir. Örgütsüz olursak, güçsüz olursak her türlü saldırıya ve provokasyona da açık hale geliriz. Örgütlü olursak güçlü oluruz. Provokasyonları boşa çıkartırız. Katliamların önüne geçeriz. İktidara tutunmak için kardeş kavgasını körüklemeye yeltenenleri engelleriz. 2 Temmuz Sivas katliamının hesabını da ancak bu şekilde sorabilir, yeni katliamları ancak bu şekilde engelleyebiliriz!
Devrimci İşçi Partisi olarak bu düşüncelerle, memleketteki tüm işçi ve emekçileri mezhepçiliğe, ırkçılığa, faşizme ve istibdada karşı örgütlü mücadeleye çağırıyoruz!
Kahrolsun ırkçılık, mezhepçilik! Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!