Yunanistan’da Referandum savaşı (1)

1. Gün. Pazartesi, 29 Haziran 2015

Yunanistan bir kez daha tarihi günlerden geçiyor.  Dünya kapitalizminin büyük krizi en yoğun biçimini Yunanistan’da almış durumda. Bu da dev bir siyasi mücadeleye, Yunan işçi sınıfı ve emekçilerinin Avrupa ve dünya finans kapitaline ve Yunan burjuvazisine karşı bir sınıf savaşına yol açıyor. Kardeş partimiz EEK’in önderlerinden Savas Mihail-Matsas yoldaşımız bu krizi bir günce ile bütün dünyaya aktarıyor. Çünkü EEK Yunanistan’ın kurtuluşunun ancak enternasyonalist yoldan mümkün olduğuna inanıyor. Aşağıdaki metin İngilizce aslından Türkçe’ye çevrilmiştir.

 

200 binden fazla insan, Avrupa Birliği (AB), Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve İMF’nin, ya bir dizi yeni toplumsal yamyamlık tedbirlerini kabul etmesi ya da Euro bölgesinden çıkartılması (kötü şöhretli “Grexit”) ve sonra da AB’den ihracı konusunda Yunanistan’a dayattığı ültimatom için 5 Temmuz’da yapılacak referandumda “Hayır” oyunu destekleyerek Yunan Parlamentosu önündeki Sintagma Meydanında muazzam bir kitle eylemi gerçekleştirdi. Yaşananlar, 2010-2012 yıllarının tarihsel halk seferberliği günlerindeki gibiydi, yani AB/AMB/İMF Troykası’nın, gönüllü kölesi olan Yunan burjuva hükümetleriyle beraber, iflas eden Yunanistan’ın halkını aç bırakarak kendi bankalarını kurtarmak için gaddarca “kemer sıkma” tedbirleri getiren “Memorandum”a bağlanmış o meşum “kurtarma” programlarını dayattığı zamanki gibi.

       Toplumsal kutuplaşma ve radikalleşme, son beş yılda sola doğru kitlesel bir kayma yarattı. Bu da nihayetinde, “kemer sıkma” politikasını sona erdireceği beklentisiyle, sol reformist Syriza’nın 25 Ocak 2015 seçim zaferini getirdi. AB yanlısı Syriza’nın AB/AMB/İMF hasmane Troykası ile beş aydır yürüttüğü kısır “pazarlıklar”, sonunda çöktü. Çaresiz Çipras hükümeti, 22 Haziran’da, AMB’nin dayattığı finansal boğulma koşullarının şantajı altında, yeni bir kemer sıkma programını tam bir teslimiyetle kabul etmek üzereydi. Bu yeni program daha öncekilerden, 2010-2014 arasında PASOK ve sağcı Yeni Demokrasi neo-liberal hükümetlerinin dayattıklarından bile çok daha kötüydü. Ama son anda, 24 Haziran’da, İMF daha da barbarca politikalar öne sürdü. Syriza teslimiyetinin belirtileri daha o zamandan Yunanistan’da halkta muazzam bir hoşnutsuzluğa ve Syriza’nın kendi saflarında gerçek bir isyana yol açmıştı. 26 Haziran’da Atina’ya dönen Çipras, ya kendisi ve hükümetiyle beraber siyasal olarak intihar etmek ya da yeni bir dönüş yapmak ikilemiyle karşılaştı. Böylece, Troyka’nın ültimatomuna, “Evet” veya “Hayır” şeklinde bir referandumla bizzat Yunan halkı tarafından karar verileceğini duyurdu.

    Bu hamle, başta Brüksel, Berlin ve Washington olmak üzere küresel sermayenin bütün merkezlerinde histeri yarattı. Emperyalist kurumların liderleri Yunan seçmeninden Evet oyu ve hükümet değişikliği talep ederek öfkelerini gösterdiler. Troyka’nın Yunanistan’daki işbirlikçileri, burjuva muhalefet partileri (“Altın Şafak” Nazileri de dahil), 1973’te Allende’nin Şili’sinin hatıralarını canlandırır şekilde, “Avrupa’da kalacağız” adıyla karşı-devrimci ve anti-komünist bir orta sınıf seferberliği tertiplediler.

       Utanç verici şekilde, Stalinist Komünist Parti, apaçık bir soruya, “AB/AMB/İMF’nin şartlarını kabul ediyor musunuz, Evet mi, Hayır mı?” sorusuna hayır demenin dolaylı yoldan hükümetin kemer sıkma politikasına evet demek anlamına geldiğini iddia ederek “Hayır”ı boykot ediyor. Stalinistler, pratikte, Komünist Parti (KKE) adıyla ve kendi sloganlarıyla oy pusulaları basıp dağıtarak (tabii ki yasal olarak bu oylar hesaba katılmıyor ve geçersiz sayılıyor), kapitalist partilerin ve sistemin lehine, “boykotu” savunuyorlar.

     EEK, Syriza’nın sınıf işbirlikçiliği politikaları ile AB’ye intibakını ve tüm bu sahte “müzakereler” mantığını eleştirmekle birlikte, referandumda aktif olarak Hayır kampanyası yürütüyor; bunun yanı sıra, borcun iptal edilmesini, bankaların işçilerin denetiminde kamulaştırılmasını, ekonominin sosyalist temellerde yeniden inşasını, emperyalist AB’den kopmayı ve Avrupa’nın sosyalist birleşmesini içeren bir geçiş programı ileri sürüyor. 

    Bugün Sindagma’daki muazzam eyleme kendi bayraklarımızla katıldık. Gelecek Çarşamba, 1 Temmuz’da, Atina’nın merkezinde, eski üniversitenin önünde kendi EEK eylemimizi yapacağız - İMF’ye 1,5 milyar euronun ödenmeyeceği günden bir gün sonra. EEK’in diğer kitle mitingleri, sonraki günlerde Yunanistan’ın dört bir yanındaki kentlerde gerçekleşecek. EEK genel sekreteri Savas Mihail-Matsas, bugün Ulusal Radyo İstasyonu ERA’nın ana haber bülteninde, Trotskist partinin tavrını ve tahlilini açıklayan, aynı zamanda referandumu AB ile imkânsız bir yeniden pazarlık için koz olarak kullanmaya çalışan hükümeti eleştiren bir röportaj verdi. Aynı akşam Syriza yanlısı günlük gazete Efsyn, EEK Merkez Komitesinin referandum üzerine kararını yayınladı.

        2007-2008’de patlak veren dünya kapitalist krizinin yeni bir evresi başladı. Emperyalist ültimatoma karşı bir referandumu dayatan Yunan halkının direnişi, daha şimdiden, tüm finansal merkezlerde küresel bir tsunami ve Atina’da bir yardakçılar hükümeti kurmak için şimdi bir tür post-modern darbe deneyen emperyalistler arasında panik yarattı. Merkel, Juncker, Hollande, Avrupa Parlamentosu başkanı Schulz, Avrupa sosyal demokrasisinin liderleri, “Evet”in zaferini ve “rejim değişikliğini” açık açık talep ederek, her gün müdahale etmekteler.

      Bu, sınıf savaşıdır. Zorluklara, kafa karışıklıklarına, AMB’nin dayattığı Yunan “corralito”sunun* yarattığı paniğe rağmen, tüm gücümüz, kararlılığımız ve toplumsal devrimle karşı devrim arasındaki ilerleyen karşıtlıkta işçi sınıfının nihai zaferine olan güvenimizle savaşıyoruz.

                                                                             

*“Corralito”: Arjantin’de 2001 krizinde bankalardan para çekmeye getirilen yasağın adı.