Soykırım saldırısı sürüyor! Siyonist İsrail şimdi de Refah’a saldırıyor!
İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım girişimi tüm hızıyla sürüyor. Batı dünyasında iki yüzlü bir şekilde Gazze’nin ne kadarının İsrail tarafından işgal edileceği, saldırıların sonucunda Gazze’nin ne olacağı tartışmaları sürerken, İsrail ordusu katliamlarına ara vermiyor. Son olarak Mısır sınırında yer alan ve Gazze’ye sınırlı da olsa insani yardımların ulaştırıldığı sınır kapısının da bulunduğu Refah, yıkıcı bir bombardımanla hedef alındı. Bir süredir ABD ve Batı ülkeleri Netanyahu’yu Refah’a saldırmaması için uyarıyordu. Mısır’da Sisi Refah’a olası bir saldırının vahim sonuçları olacağını söylüyordu. Tüm bunların Siyonist soykırım karşısında en ufak bir caydırıcılığı olmadı. Olamazdı da çünkü İsrail bugüne kadar tüm saldırılarını Batı’nın fiilî ve açık desteğiyle ve işbirlikçi Arap rejimlerinin (Türkiye’deki istibdad rejimi de buna dahildir) ortaklığıyla gerçekleştirdi. Bugüne kadar İsrail’in soykırımcı savaş aygıtını caydıran tek etken Hamas ve direniş örgütlerinin savaşı, Yemen’deki Husiler başta olmak üzere direnişe lafla değil eylemle destek verenler olmuştur.
İsrail’in Refah saldırısının hedefi siviller amacı soykırımdır!
Siyonistler, saldırıların ilk günlerinden itibaren güvenli bölge olduğunu iddia ederek sivilleri yönlendirdikleri, Gazze’nin en güneyinde yer alan Refah kentine de dün gece bir kara ve hava saldırısı başlattılar. Saldırıda şu ana kadar 100’den fazla Filistinliyi öldürdüler. Yaralı sayısının 1000’e yaklaştığı haberleri geliyor. Sayının artacağı kesin, zira İsrail bölgenin kuzeyinden kaçarak Refah’a sığınan Filistinlilerin barındığı konutları ve camileri de hedef alıyor ve 2,5 milyona yaklaşan Gazze nüfusunun yarısı şu an Refah kentinde. Çünkü İsrail, saldırılarını Gazze’in kuzeyinde yoğunlaştırdığı süreçte halkı “güvenli bölge” olacağını vadederek güneye Refah’a doğru sürmüştü.
Uluslararası Adalet Divanı soykırımı durdur dedi! İsrail ABD’ye güvenerek soykırıma hız verdi! Soykırım suçlaması ABD ve Avrupa emperyalizmine de kapsamalıdır!
İsrail’in saldırılarını Refah’a genişletmesinin pek çok anlamı var. Öncelikle, bu karar, İsrail’in emperyalizmin desteği sayesinde uluslararası hukukun mekanizmalarını umursamamaya devam edeceğinin bir göstergesi. Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze saldırıları hakkında almış olduğu acil tedbir kararlarına uymadıkları gibi, mahkemenin sonucunu etkilemek için emperyalizmin çevireceği oyunlara güvenmeyi, gerekirse Birleşmiş Milletler’in kararları gibi bunu da göz ardı etmeyi sürdürecekler. Uluslararası hukukun mekanizmalarına gereğinden fazla bir önem yüklemeksizin, bu alandaki mücadelenin bir sonraki adımının, soykırım suçlamasının İsrail ile sınırlı tutulmaması, ABD ve Almanya gibi emperyalist devletleri de kapsaması gerektiği açıktır.
Direniş sürüyor! Gazze teslim olmayacak!
Refah saldırısı İsrail’in Gazze’yi yeni bir Batı Şeria’ya dönüştürmeye niyetli olduğunu gösteriyor. Yani, silahtan arındırılmış, kendisine tâbi bir yönetimce idare edilen bir toprak parçası, bir tür özel bölge. En azından Gazze ile Mısır arasında yer alan Selahaddin koridorunu kendi ellerinde tutmak istiyorlar. Bunun iki sonucu olabilir. İlk olarak, ABD emperyalizminin İsrail’e yönelik önemli miktarda bir askerî yardım sağladığı biliniyor. Ancak yine de tüm Gazze’yi hedef alacak genişlikte bir operasyon, büyük ve ABD’nin de çok istemediği maliyetler doğuracak. Asker kayıplarının da buna eklenmesi gerekiyor. Ayrıca Siyonistlerin niyeti bu olsa da, bu hedefe ulaşmaları zor. Çünkü Hamas’ın verdiği onca kayba karşın ana omurgasının ayakta olduğu, militanlarının en az üçte ikisinin sağ ve savaşa hazır olduğu ABD tarafından da kabul ediliyor. Dolayısıyla Refah saldırısı, İsrail’in kurulmakta olan ateşkes masasına daha güçlü oturmasına yarayacak bir hamle, Siyonist saldırının son aşamasına geçildiğinin de göstergesi olabilir. Ama ikincisi, Filistin direniş örgütleri ve Filistin halkı yeni bir Oslo ile satın alınamayacak olduklarını gösterdiler. İsrail, bir dünya savaşına evrilme riski barındıran büyük bir bölgesel savaşı göze alarak soykırımı inanılmaz boyutlara da taşıyabilir. ABD seçimleri, İsrail siyasetindeki dengeler, Ensarullah’ın yanına başka tehditlerinin katılıp katılmayacağı, Mısır'ın Refah ve Selahaddin koridoru konularındaki çekinceleri gibi faktörler burada belirleyici olacak. Ancak altını çizmek gerekir ki, Filistin halkı için şimdiki boyutunun ötesine giden çok büyük bir soykırım ve büyük bir etnik arındırma tehlikesi bugün, dün olduğundan çok ama çok fazladır.
Silah vermek, ticaret yapmak, susmak soykırıma ortak olmaktır!
İran ve bölgedeki müttefiklerinin sınırlı hamlelerini ve Güney Afrika’nın uluslararası hukukun araçlarını kullanarak yürüttüğü mücadeleyi bir tarafa bıraktığımızda, Filistin halkına yönelik Siyonist soykırım karşısında hiçbir yapının kılını kıpırdatmadığı ve kolay kolay da kıpırdatmayacağı bir kez daha kesin bir şekilde anlaşılmıştır. Türkiye’deki istibdad rejiminin başı Erdoğan’ın, Mavi Marmara davasını satıp, İsrail’in gaz hırsızlığına yardıma koşmasının ardından tam anlamıyla İsrail’in safına geçtiği, yetersiz bir Filistin “dostluğundan” çekingen bir Siyonizm müttefikliğine ilerlediği artık kesin bir biçimde ortaya çıkmıştır. İstibdad rejimi dört ay içinde soykırım karşısındaki tavrı neyse, saldırının Refah’a ilerlemesi karşısında da aynı şeyleri yapmaktadır: göstermelik, boş kınama ve açıklamalar. Ayrıca memlekette emekçi halkımız Filistin için ağlarken, patronlar bir bütün olarak İsrail'in safındadır. Zorlu ve İçdaş gibi firmalar bu işte başı çekse de tablo bunlarla sınırlı değildir. Mensuplarının İsrail ile yürüttüğü ticareti gizlemek, suçunu örtbas etmek için Filistin yürüyüşü bile düzenleyen MÜSİAD'ın üyeleri dâhil patronlar İsrail'in tarafındadır. Bu yüzden, işçi ve emekçiler kendilerinden başka hiçbir güce güvenmemeli, Siyonist soykırım ilerledikçe, İsrail'e karşı mücadeleyi daha ileri taşımalıdır.