Sırbistan’da öğrencilerin kıvılcımı, halkın yükselişi ve Vuçeviç’in istifası

Sırbistan’da öğrencilerin kıvılcımı, halkın yükselişi ve Vuçeviç’in istifası

Sırbistan, Novi Sad şehrinde yaşanan bir tren kazası sonrasında derin bir siyasi kriz yaşıyor. Fakat Sırbistan'da yaşananlar yalnızca bir tren istasyonunun çatısının çökmesi ile başlayan bir kriz değil. Bu olay, halkın yıllardır biriktirdiği öfkenin, gençliğin kararlılığıyla buluşmasının ve nihayetinde bir hükümeti istifaya zorlamasının gerçek bir örneğidir. Başbakan Miloş Vuçeviç'in 28 Ocak 2025 tarihinde açıkladığı istifa kararını, en sonunda hayata geçirerek 19 Mart’ta istifa etmesi, basit bir siyasi manevra değil, halkın henüz örgütsüz de olsa kararlı tepkisinin ilk zaferidir.

Vuçeviç'in istifasına giden süreci anlamak için yalnızca Novi Sad’daki 15 kişinin ölümüne neden olan tren istasyonu faciasına bakmak yetmez. Asıl mesele bu katliamın arkasındaki sistemdir: yolsuzluğa batmış, sermaye için altyapıyı alelacele tamamlamaya çalışan; denetimsiz, hesap vermez ve halka karşı sorumsuz bir devlet aygıtı. Vuçeviç bu sistemin yalnızca görünen yüzüdür. Novi Sad'ın eski belediye başkanı olarak doğrudan sorumluluğu olduğu projede yaşanan facia, onu istifaya sürüklemiştir.

Facianın ardından üniversite öğrencileri, özellikle Belgrad Sanat Fakültesi’nde saldırıya uğrayan gençler, ülke çapında eylem hareketini başlatmıştı. Bu hareket kısa sürede onlarca üniversiteye ve okula yayıldı. Talepleri çok netti: yolsuzlukların soruşturulması, sorumluların cezalandırılması, eğitime daha fazla bütçe ayrılması ve baskıların son bulması. Bu direnişin yarattığı güven, çiftçilerin traktörleriyle yolları kesmesine, öğretmenlerin greve gitmesine, emekçilerin destek vermesine neden oldu. Yani, hükümet ile özellikle doğal kaynak ticareti konusunda iyi ilişkilere sahip olan Avrupa Birliği ve AB yanlısı medya bu süreci küçümsemeye çalışsa da, işçi sınıfının öğrenci hareketine omuz vermesi ile sırtı kolay kolay yere gelmeyecek bir güç açığa çıkmış oldu.

Bugün Sırbistan halkı önemli bir eşikte olabilir. Sürecin yalnızca yüzeysel değişikliklerle mi geçiştirileceği, yoksa daha derin bir dönüşüm olasılığının mı şekilleneceği henüz net değil. Öğrencilerin ve halkın ortaya koyduğu kararlılık, bu sürecin yönünü belirleyebilir. Gelecek dönemde halkın taleplerinin ne ölçüde karşılanacağı ve eylemlerin ne yöne evrileceği belirleyici olacak. Fakat hareket yalnızca hem AB’nin ve Batı'nın müdahale çabalarından, hem de ülke içindeki diğer patron partilerinden bağımsız biçimde yol alırsa gerçek bir zafer kazanabilir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2025 tarihli 187. sayısında yayınlanmıştır.