Kocakulak Sam!
CIA ve daha az bilinen bir kurum olan NSA (National Security Agency – Ulusal Güvenlik Kurumu) çalışanı iken bu kuruluşların faaliyetlerini teşhir etmeye karar veren Edward Snowden’ın Londra’da yayınlanan The Guardian gazetesi aracılığıyla yaptığı ifşaat, bütün dünyayı yerinden oynattı. ABD emperyalizminin sadece düşmanlarının değil en yakın dostlarının bile başına ne çoraplar ördüğü ve onları dahi kontrolü altında tutmaya çalıştığı bir kez daha açık seçik biçimde ortaya çıktı.
Snowden’ın çalıştığı NSA, aslında CIA’den daha sofistike ve derin işleri gören, hakkında çok daha az şey bilinen, gizliliği paranoya derecesinde uygulamasıyla ünlü bir istihbarat kurumudur. (Bu, Amerika’da NSA baş harflerinin “No Such Agency”, yani “öyle bir kurum yok” anlamına geldiği şakasına bile yol açmıştır!) İşte bu kuruluşun ABD’nin Avrupalı müttefiklerinin telefon meta-verilerini dinlediği ve PRISM ve Tempora adlı programlarla internet faaliyetini gözetlediği ortaya çıktı. Avrupalı deyince, Britanya’yı saymayın. Onun GCHQ adlı, sinyal istihbaratından görevli kuruluşunun, bütün bu faaliyette NSA’in ortağı olduğu da ortaya çıkmıştır. Diplomasi, askeri meseleler ve istihbarat söz konusu olduğunda Amerika kıtası ile Avrupa kıtası arasındaki sınır Manş Denizi’nden geçer!
John Kerry: “Normaaal”!
Bu durum Avrupalı müttefikler tarafından büyük bir öfke ve yaygara ile karşılandı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise bütün bu öfkeye tek bir kelimeyle cevap verdi. Kelimeyi uzatarak ve müzikal bir tonla söylediğini hayal edebiliriz: “Normaaal”!
Aslında Kerry’nin normal demesi de normal. Çünkü ABD kendisinden sonra gelen ilk on ülkenin askeri harcamalarının toplamından daha fazla harcama yapan bir süpergüç emperyalist ülke olarak dünyayı yönetmektedir. Daha doğrusu, zaman zaman yüzüne gözüne bulaştırsa da yönetmeye çalışmaktadır. Bu yüzden kendi müttefiklerini de gözetlemeyecek de ne yapacak? Yöneten istihbarata gereksinim duyar. Öyleyse, ABD’nin yönetme rolünü sürdürmesini şiddetle arzu eden Avrupalı müttefiklerinin bu yüksek sesli şikâyeti, meseleyi şirretlikle örtmek, kendi halklarını tatmin etmek, ama olayı da örtbas etmek arzusunu yansıtıyor olmasın? Sonuç olarak bu gelişmenin kanıtladığı en önemli şey ABD’nin dünyayı emperyalistçe yönettiğidir. Bir kez daha. Böyle bir kanıta hâlâ ihtiyaç duyuluyorsa.
Çin: “sırça köşkte yaşayanlar”
Bu olay ABD-Çin ilişkilerinde bu alanda oldukça hassas bir anda ortaya çıkmıştır. Bir süredir ABD Çin’in kendi çıkarlarına aykırı ve güvenliğini tehdit eden “hack”leme faaliyeti içinde olduğunu iddia ediyordu. Yani internet dünyasında gizliliği ihlal ettiğini ileri sürüyordu. Şimdi ABD’nin bütün dünyayı gözetlediği ve PRISM, Tempora vb. programlarla interneti tamamen tarassut altında bulundurduğu ortaya çıktı. Çin, ABD’ye dönüp, “Sırça köşkte oturanlar, taş atmamalı” demeyecek midir?
Snowden de anlaşılan bunu hesaplamıştır. Başlangıçta Hong Kong’da ortaya çıkması bunun bir işareti olabilir. Ama kim, kimle, ne anlaşma yaptıysa, Snowden muhtemelen daha sonra Rusya’ya geçmiştir. Hâlâ orada olup olmadığı da bilinmiyor. ABD Snowden’ı casuslukla suçluyor. Buna karşılık Snowden da 19 ülkeden iltica talebinde bulunmuş durumda.
Emperyalist küstahlık!
İşte bu nedenle, Avrupa ülkeleri Rusya’ya bir ziyaretten dönmekte olan Bolivya başkanı Evo Morales’in uçağına hava sahalarına kapattı. Uçak bir geceyi Viyana’da geçirmek zorunda kaldı. İddiaya göre Morales uçağında Snowden’ı Bolivya’ya kaçırıyordu. Morales Snowden’a gerçekten iltica teklifinde bulunmuştu. Ama Snowden’ın Morales’in uçağında olduğu iddiası asılsız çıktı.
Bu olay diplomasi tarihine emperyalizmin küstahlığının çarpıcı bir örneği olarak geçecektir. Siz Obama’nın ya da Merkel’ın uçaklarının herhangi bir Afrika veya Asya ülkesi tarafından böyle zorla bir havalimanına indirilebileceğini hayal edebiliyor musunuz? Morales bir gece gözaltında kalmış gibidir sanki Viyana’da! Bu muamele “yerlilere” yapılan muameledir. Bağımsız bir ulusun onuruna ağır bir saygısızlıktır!
Emperyalizm bir gün mutlaka yıkılacaktır. Kapitalizmin enkazı altında kalacaktır. O güne kadar bütün ilericilerin ve elbette Türkiye’de daha iyi bir dünya için mücadele eden herkesin emperyalizmin karşısında aktif olarak mücadele etmesi gerekir.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2013 tarihli 45. sayısında yayınlanmıştır.