Devrimci İşçi Partisi Lutte Ouvriére Festivali’nde!
Fransa’daki devrimci Marksist örgütlerden Lutte Ouvriére’in (İşçi Mücadelesi) her sene düzenlediği festivali başlarken, Devrimci İşçi Partisi de Lutte Ouvriére’in daveti ile etkinliğe katıldı. Paris’in bir banliyösü olan Presles’de gerçekleşen festivalde, kardeş partilerimiz olan DEYK’in (Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu) İtalya seksiyonu PCL’in (Partito Comunista dei Lavoratori, Komünist İşçi Partisi) ve Yunanistan seksiyonu EEK’in (Devrimci İşçi Partisi) stantları ile yan yana bulunan standımız ve DİP bayraklarımız ile yerimizi aldık.
Standımızda Gerçek gazetesi ve Devrimci Marksizm dergisinin yanı sıra çeşitli bildirileri de festival katılımcılarına ulaştırdık. Festivalin gerçekleştiği toprakların dili olan Fransızcada, Yeni İş Yasası karşısında oluşan hareket ile Nuit Debout (Bütün Gece Ayakta) olarak bilinen meydanlar hareketi hakkında bir RedMed bildirisi ve bir yüzünde Devrimci İşçi Partisi’ni tanıtan bir metin diğerinde ise RedMed tanıtımı bulunan çift yüzlü bildiri standımızda yer aldı. Bunların yanı sıra Devrimci İşçi Partisi Olağanüstü Kongresi’nin Kürt savaşı üzerine yayınladığı metni Türkçe ve Kürtçe çift dilli bir bildiriyle, kapıya dayanmış olan Dünya Savaşı ile ilgili bildirisini ise İngilizce bir bildiri ile kitleye ulaştırdık.
Festivalin Cité Politique (Siyasi Alan) kısmında gerçekleştirdiğimiz “Ortadoğu ve Mağrip, barbarlığa ve emperyalizme karşı Sosyalist Ortadoğu Federasyonu” başlıklı forumda konuşan yoldaşımız, Ortadoğu’daki durumu 2011 Tunus Devrimi ile başlayarak genel hatlarıyla anlattı. Tunus devriminden sonra, Mısır’da yüzyılın en büyük kitle eylemlerinin ve grevlerinin yaşandığını fakat devrimci önderliğin yokluğunun El-Sisi Bonapartizminin zaferini hazırladığını belirten yoldaşımız, Libya’nın ise başından itibaren bir devrim niteliği taşımadığını belirtti. Suriye’nin ilk 6 ayında bir halk devrimi olarak başladığını fakat emperyalizmin müdahalesi ile gerici bir iç savaşa dönüştüğünü ve Suriye’de halk devrimi arayanların nafile bir çaba içerisinde olduğunu vurguladı. Suriye devriminden geriye kalan tek devrimci öznenin Rojava olduğunu vurgulayan yoldaşımız Kürt hareketinin emperyalizmle kurduğu ilişkinin ise yenilgiye gidecek bir yol olduğunu belirtti, Kürt halkının aradığı müttefikin Ortadoğu işçileri ve ezilenleri olduğunun altını çizdi.
Yoldaşımız, Türkiye’nin üç yıl içinde, Gezi ile başlayan halk isyanı, 6-12 Ekim serhildanı ve metal fırtına olmak üzere üç büyük kitle hareketi gördüğünü, yapılması gerekenin ise bunları birleştirecek işçi sınıfı önderliğini inşa etmek olduğunu, Devrimci İşçi Partisi’nin ise bu yolda önemli adımlar attığını belirtti. Kürt halkına karşı yürütülen savaşa değinen yoldaşımız bunun Erdoğan’ın ikbal savaşı olduğunu ve Kürdistan’da sivil halka karşı korkunç katliamlar gerçekleştirildiğini aktardı. Direniş gerçeğini de vurgulayan yoldaşımız, Kürt hareketi içinde iki kanadın ortaya çıktığını, Devrimci İşçi Partisi’nin tarafının ise, Kürt halkını Erdoğan’ın yeni-Osmanlıcı politikalarına eklemlemeye çalışan Barzani-Kürt burjuvazisi hattına karşı, mücadeleci Kürt halkının tarafı olduğunu vurguladı. Etkinlik soru-cevap kısmının ardından son buldu.