Biden: Keynesçilik değil itfaiyecilik!
Trump geldi, “küreselleşme” maymunlarına büyük bir tokat attı. Her konuşmasına “küreselleşme” övgüsüyle başlayan akademisyenler ve “iş âlemi” borazanları suspus oldu. Ne de olsa “ulus mulus kalmadı, dünya küresel bir köy” diyenlerin ağa babaları Amerika idi. Onun başına seçilen adam, sadece Çin’e değil kendi müttefiklerine (Kanada, AB ülkeleri, Türkiye) yüksek gümrük vergileri uygulamaya başladı. Meksika sınırına duvar için dört yıl boyunca çırpındı ve epeyce de ilerledi. Apple’ın rakibi Huawei 5G’de daha ileri diye şirket sahibinin kızını Kanada’ya emir vererek tutuklattı. NATO’ya bile meydan okudu. Çünkü ABD zaten kendinden sonraki 9 ülkenin tamamından bile daha büyük askerî harcama yapan mutlak askerî güçtü!
Trump değil kapitalizmin krizi
Kapitalizm önce dünya ekonomisini açar, birleştirir, bütünleştirir, sonra krize girince de kapar, ülkeler arası rekabeti kışkırtır, sonunda da savaşa kadar gider. Olan bu kadar basit. Bunu görmeyen ve Trump’ın kişiliği ile uğraşan ya kapitalizmi yücelten burjuvadır ya da işçi sınıfı bilimi Marksizmi unutan bir solcu. Trump’ın sorunu başka faşizme giriş kapısıdır. Ama ekonomi politikası burjuvazinin politikasıdır.
Biden ekonomik milliyetçilikte Trump’ın ayak izinde yürüyor. “Buy American” (bizdeki “yerli malı kullanmalı” karşılığı) politikasını ilk günden ilan etti. Şimdi 250 sayfalık bir “tedarik zinciri raporu” hazırlattı, dışarıda yatırım yerine Amerika’da yatırımın düşünsel temelini hazırlıyor. 40 yıldır ilk kez sanayi ve teknolojiye 250 milyar dolarlık özel bir destek paketi çıkarttı. Çokuluslulara her ülkede asgari vergi oranı uygulanması da aslında küreselciliğe karşı bir engel: Vergilerin aşağı doğru yarışı “küreselleşme”nin en önemli yanlarından biriydi, şimdi bu engelleniyor.
Her şeyi bir yana bırakın, Biden başa geleli altı aya yaklaştı, Çin’i bir yana bırakın, müttefiklere karşı korumacılık önlemlerini (gümrük vergileri vb.) bile kaldırmış değil! Demokratlar Trump’ın insanlık ve hukuk dışı göç ve iltica politikasına demediklerini bırakmamışlardı, onu da aynen muhafaza ediyor. (Şimdi işgücü kıtlığı başlıyor, yakında değiştirir ki kapitalistler düşük ücret uygulayabilsin!)
Felaketin eşiğinde dolaşmak
Biden başa gelir gelmez pandemide işsizlikten ve hizmet sektörünün çökmesinden dolayı perişan durumda olan halka ve zordaki şirketlere destek için 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik paket oluşturdu. Sonra altyapı (Amerika’da on yıllardır harcama yapılmadığı için dökülen yollar, köprüler, ulaştırma altyapısı, hatta internet vb.) için 6 trilyonluk bir paket yolladı meclise. Bu çabası Keynesçilik olarak niteleniyor. Halka Keynesçilik neoliberalizm karşısında refah devleti gibi anlatıldığı için bu tespitte dikkatli olmak gerek. Biden çökmekte olan bir ekonomiyi yapay ve riskli bir para politikasıyla ayakta tutmaya çalışan Merkez Bankası Federal Reserve’e şimdi harcama politikası ile destek olmaya çalışıyor. Üçüncü Büyük Depresyon Trump’ı başa getirdi. Pandemi tarihin en büyük işsizlik krizlerinden birini yarattı. Şimdi Biden itfaiyeci olarak Trump yeniden başa gelmesin diye ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor. Kapitalizmin çöküş çağında bunu başarabilecek mi hep birlikte göreceğiz.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2021 tarihli 142. sayısında yayınlanmıştır.