Aukus Pokus
Gerçek gazetesi daha üç ay önce “Emperyalist Genelkurmay toplandı: Çin ve Rusya’ya karşı savaş tamtamları” başlığıyla Trump’ın yerine gelen sözde daha demokrat başkan Biden’ın Haziran ayında Avrupa’ya yaptığı ziyarette emperyalist ortaklarıyla nasıl savaş planları hazırladığını anlatmıştı. Özellikle QUAD adını taşıyan dörtlü ittifak (ABD, Avustralya, Hindistan, Japonya) bu planlarda büyük önem taşıyordu. Biden’ın ilk büyük çevrimiçi diplomatik toplantısını iktidara geldikten kısa süre sonra bu ülkelerin liderleriyle yaptığına da işaret ediliyordu.
Aradan üç ay geçmişti ki, dünya bu sefer başka bir “ittifak”ın kuruluşuyla karşılaştı. ABD, bu sefer Avustralya ve İngiltere’yle bir arada, üç ülkenin baş harflerinin bir araya getirilmesinden oluşan bir adla “Aukus” adlı bir kuruluş yaratmıştı. Herhangi bir hedef gösterilmiyordu ama hedefin yine Çin olduğunu çocuklar bile anlamıştı!
Neden yeni bir ittifak?
Aukus’un varlık nedenini iyi anlamak gerekir. QUAD’ın var olduğu, ABD’nin Güneydoğu Asya’nın 10 ülkesini bir araya getiren ASEAN’ı da yanında tutmak için büyük çaba gösterdiği bir durumda bu üçlü neden öne sürülmüş olabilir ki?
Burada en önemli faktör, Avustralya’nın “Amerika’nın fedaisi” rolüne soyunmasıdır. Amerika Pasifik Okyanusu’ndaki bu kadim müttefikine “nükleer enerji ile işleyen” denizaltılar verecek, böylece Çin’e karşı uzak coğrafi mesafelerden müdahaleyi mümkün kılacaktır. Bu denizaltıların standart benzerlerine göre büyük avantajları vardır.
Bir yandan, menzil bakımından karşılaştırılmaz bir durum söz konusudur. Klasik denizaltı yeniden yakıt tedarik yapması gerektiği için ancak belirli mesafelere ulaşabilir. Nükleer enerji ile işleyen denizaltı ise kendi enerjisini kendisi ürettiği için çok daha uzun bir menzile sahiptir. Öte yandan, nükleerle işleyen denizaltı çok sessizdir, yakalanması zordur. (Bu denizaltılar nükleer başlık taşımamaktadırlar, nükleer olan sadece enerji kaynağıdır.)
Ne tesadüftür ki, Avustralya için hazırlanan denizaltıların menzili Tayvan’a kadar uzanmaktadır. Tayvan meselesinin ABD ile Çin arasında son dönemde en çok kızıştırılan konu olduğu hatırlanırsa, Aukus’un amacının iki dev arasında olası bir “Tayvan Savaşı”nı Çin’in kazanmasını engellemek olduğu ortaya çıkar.
“Küresel İngiltere”
Aukus’un ikinci yeniliği İngiltere’yi de Çin’e karşı ön cephe ülkesi haline getirmesidir. Pek bilinmeyen bir konu vardır: İngiltere AB üyesi iken Çin ile özel bir ilişki kurmuş, onun AB pazarına sıçrama tahtası rolüne soyunmuş, hatta Çin’in uluslararası finans kuruluşlarına alternatif olarak kurduğu ve bütün emperyalist ülkelerce reddedilen uluslararası yatırım ve kalkınma bankasına bile destek vermişti. Şimdi Brexit sonrası İngiltere Çin’den uzaklaşarak ABD ile kol kola girmiş olmaktadır. Bu şekilde İngiltere’nin koyu Brexitçi başbakanı Boris Johnson’ın “İngiltere artık küresel çapta politika izleyecek” iddiasının aslında stratejik planda Amerika’nın yardakçılığı olduğu ortaya çıkmıştır.
Fransa ayazda
Nihayet Aukus, 2016’dan beri Avustralya ile milyarlarca dolar değerinde bir dizi denizaltı için anlaşma imzalamış ve bunları tersanelerinde üretmekte olan Fransa’ya ağır bir “kazık” olmuştur. Burada bir rastlantı yoktur. AB ülkeleri, en başta Fransa ve Almanya, hem Çin hem Rusya konusunda ABD’ye göre daha yumuşak bir politika izlemektedirler. Yani emperyalistler arasında zaman zaman su yüzüne çıkan çelişkiler vardır. AB’den kopan Britanya şimdi Biden’ın Avrupa kıtasında AB’ye karşı oynadığı koz olmuştur. Emperyalistler arası bu çelişkinin nasıl bir gelişme göstereceğini dikkatle izlemek gerekir. Her iki taraf da Çin’in düşmanıdır ama somut politik yöneliş bakımından aralarında çizgi farkı vardır. Bu çizgi farkının gerçek bir çatlak haline gelip gelmeyeceğini göreceğiz.
Ama esas izlenmesi gereken, ABD, Britanya ve onlara katılan dostlarının Çin’e karşı, bir dünya savaşıyla bile sonuçlanabilecek bir savaşa doğru yürüyüş temposu ve bunun yöntemleridir. Emperyalizm bir kez daha barbarlığın koşullarını hazırlıyor!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2021 tarihli 145. sayısında yayınlanmıştır.