11 işçinin hesabını soralım!
Esenyurt’ta 11 Mart akşamı, gözü dönmüş sermayenin kâr hırsı sonucu 11 işçi yanarak can verdi. 220 milyon Avroluk MarmaraPark isimli bir alışveriş merkezinin inşaatında çalışmak üzere yerlerini yurtlarını bırakıp gelen işçiler, taşeronun kendilerine dayattığı insanlık dışı çalışma ve barınma koşulları nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Sadece ilk birkaç gün haber bültenlerinde “ihmaller zinciri” tanımlamalarıyla yer aldıktan sonra yerlerini başka gündemlere bıraktılar. Tabii fazla üzerinde durmamak, deşmemek, kadere razı gelmek gerekir değil mi? Peki işçi sınıfına hep bunları nasihat edenler, aynı şey 11 patronun, 11 generalin, 11 burjuva siyasetçisinin başına gelseydi de yine aynı tepkiyi verebilir miydi? Konunun üzerini örtmek, sorumluların cezasız kalması bu kadar kolay olabilir miydi? Elbette olmazdı, çünkü onlarınki can, işçi sınıfınınki… O halde biz de kendi canlarımıza sahip çıkmalı, bu cinayetlerin unutturulmasına izin vermeden, hesabının sorulması, sorumluların cezalandırılması için mücadele etmeliyiz.
İhmal mi dediniz?
AVM inşaatı, Kayı İnşaat ismindeki ana firma ve ona bağlı çalışan taşeron firmalar tarafından gerçekleştiriliyordu. Yangın önce bu firmalardan birisi olan KALDEM firmasının işçilerinin kaldığı çadırda başladı. Kısa sürede yanında bulunan diğer iki çadıra da sıçradı. Yangının ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonucu hazırlanan rapora göre yangın, çadırın üzerindeki elektrik kablolarının tutuşması ile başladı. Ve işçiler dışarı çıkamadıkları için yanarak öldüler.
Bu korkunç olay işçilerin başına gelen bir felaket değil, patronların adeta her anını planladıkları bir cinayet niteliğinde. Çünkü;
-
Şantiye kabloları yangına davetiye çıkarırcasına açıkta bırakılmış, şantiyede yer alan başka bir taşeron firmanın işçileri tarafından elektrik kaçağı tespit edilip önceden bilgi verildiği halde hiçbir önlem alınmamıştır.
-
Diğer firmaların işçileri konteynerlerde kaldıkları halde KALDEM, işçilerini çadırlarda barınmak zorunda bırakmıştır. Konteynerin fiyatı 6.000 TL iken, yangına dayanıklı çadırların fiyatı 1.700 TL’dir. Üstelik 11 işçinin yaşamını yitirdiği çadır yangına dayanıklı da değildir.
-
Yangına ve soğuğa dayanıklı çadırlar kullanılmadığı için işçiler soğuktan korunmak amacıyla ranzalarının etrafını battaniyelerle kaplamışlar, bu da yangının büyümesini kolaylaştırmıştır.
-
İş güvenliği mevzuatına göre toplu çadırlarda ısınmanın radyatörlerle sağlanması gerekirken, bu çadırlarda ısınma tavana asılı ve ayaklı infrared elektrikli ısıtıcılarla sağlanmıştır.
-
Yine iş güvenliği mevzuatında toplu çadırların en az iki çıkışının bulunması gereği ifade edilmiş olmasına rağmen çadırda sadece tek çıkış kapısı bulunuyordu. Yangın da kapı tarafında çıktığı için işçilerin dışarı çıkması mümkün olmamıştır.
-
Çadırlarda yeterli sayıda yangın söndürme tüpü bulunmazken, diğer işçiler yangını söndürmek için harekete geçtiklerinde olanların da göstermelik olarak koyulduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü 20 liraya dolan tüplerin bazıları boş çıkmıştır.
Bütün bunlar “ihmaller zinciri” ile açıklanamaz. Sermaye kendi çıkarları açısından bir tercih yapmıştır. Her gün işçinin sofrasındaki ekmeği küçülten sermaye, o gün de 11 işçinin canını almıştır. Taşeronlaşma ile birlikte pervasızlıkları da arttığından işçilerden ikisinin sigortalarını ölümlerinden sonra yaptıracak kadar ileri gidebilmektedirler. Ayrıca taşeron, ana firma açısından suçu üzerine atıp sorumluluktan kaçmasını sağlayacak bir kurtarıcı işlevini yerine getirir. Ana firma olarak faaliyet yürüten Kayı İnşaat’ın yangının ardından yaptığı ilk açıklama bu yönde olmuş, topu doğrudan taşeronu KALDEM’e atmıştır. Kayı İnşaat, inşaat alanında yaşanan ve o inşaatta çalışan işçilerin başına gelen her şeyden sorumludur. O nedenle birkaç günah keçisi bulunup faturanın onlara kesilmesine izin vermeden, Esenyurt cinayetinin asıl sorumluları olan patronlar yargılanıp cezalandırılana kadar peşini bırakmadan hesap sormak gerekir.
Gerçek diyor ki
İş cinayetlerinin en fazla yaşandığı inşaat sektöründe ölümlerin önüne geçilmesi, sorumluların cezalandırılması için,
-
Şantiye ve işçilerin barınmasına yönelik tüm alanlar işçi sağlığı ve iş güvenliği yasa ve yönetmelikleri doğrultusunda projelendirilmelidir. İnşaatın faaliyete geçebilmesine izin veren ruhsat sadece şantiye alanına ait projeye göre değil, işçilerin barındığı yerler de dahil tüm inşaat alanı için verilmelidir.
-
Devlet iş müfettişleri aracılığıyla bu tür sorunlu firmalar, düzenli olarak sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır.
-
İşçi sağlığı ve güvenliğine yönelik cezalar artırılmalı, en başta işçi ölümlerinin gerçekleştiği firma sahipleri gelmek üzere tüm sorumlular yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.
-
Sendikasız, sigortasız işçi çalıştıran işyerleri ve işçi ölümlerinin yaşandığı inşaat firmaları işçi denetiminde kamulaştırılmalıdır.