Lenin işçi sınıfına yol göstermeye devam ediyor!
20. yüzyılın en büyük devrimi olan Ekim devriminin önderi, tarihin gördüğü en büyük işçi devletinin kurucusu ve bütün dünya işçi sınıfının ilham kaynağı olan Vladimir İlyiç Lenin 22 Nisan 1870’te dünyaya geldi. İlk gençlik yıllarından ölümüne kadar işçi sınıfının Rusya’da olduğu gibi, tüm dünyada da iktidara gelmesi için mücadele eden Lenin’in teorik, politik ve örgütsel mirası dünyanın dört bir yanında işçi sınıfının mücadelesine yol göstermeye devam ediyor.
Sınıfın öncüsü, sınıfın örgütü
Lenin kapitalistlerin, yani işçi sınıfını sömürerek zenginleşen patronların, düzeni karşısında işçi sınıfının nasıl örgütleneceği sorusuna 1902 yılında, henüz 32 yaşında yazdığı “Ne Yapmalı?” broşürü ile yanıt verdi. Lenin’e göre işçi sınıfının zaferi ancak öncü işçilerin planlı, istikrarlı ve disiplinli bir partiyi inşa etmesi ile mümkün olacaktı. Sadece fikir üretmekle kalmayıp, aynı zamanda fikirlerini büyük bir ustalıkla hayata geçiren Lenin, “Ne Yapmalı?” broşürünü yazdığı 1902 yılını takip eden 15 yılın sonunda Ekim 1917’de Büyük Ekim Devrimi’nin önderi oldu. Lenin’in hem Ne Yapmalı? broşüründe işaret ettiği parti modeli hem de Ekim devriminin zaferi yolunda ortaya koyduğu önderlik pratiği, 20. yüzyılın başından bugüne kadar dünyanın dört bir yanında işçi sınıfına ve işçi sınıfının partilerine rehber oldu.
Savaşı kazanmak için düşmanı tanımak
Bir savaşı kazanmanın yolu, düşmanı tanımaktan, düşmanın gücünü ve zaaflarını tespit etmekten geçiyor. Bu yüzden kapitalizmin ve emperyalizmin bütün dünyayı kan gölüne çevirdiği Birinci Dünya Savaşı yıllarında, dönemin bütün siyasi liderleri işçi sınıfını ve emekçi halkı kendi ülkelerinin çıkarları için savaşmaya çağırırken Lenin, emperyalizm üzerine yazdığı Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması kitabı ile birlikte işçi sınıfına emperyalizmin ne olduğunu anlattı. Lenin’e göre emperyalizm, kapitalizmden bağımsız değildi. Yani patronların düzeni doğası gereği, emperyalist paylaşım savaşları çıkartmaktaydı ve kapitalizm yıkılmadığı sürece emperyalist savaşlar devam edecekti. 1917’de Lenin önderliğinde zafere ulaşan Ekim devriminin dünyaya verdiği en büyük hediyelerden biri, Birinci Dünya Savaşı’nı bitirmek oldu. Aradan geçen yüzyılı aşkın zaman içinde tarih defalarca Lenin’i doğruladı. Bugün dünyanın farklı coğrafyalarında, Amerikan emperyalizminin, Avrupa emperyalizminin ve İsrail Siyonizminin çıkardığı onlarca savaşın ardında da kapitalistlerin kâr arzusu yatıyor. Lenin’in işaret ettiği gibi; bugün emperyalizmi yenmek için, kapitalizme karşı verilecek sınıf mücadelesini zafere taşımak gerekiyor!
Emperyalizm teorisinin yanı sıra Lenin’in en büyük eserlerinden birisi de, 1917 yılında yazdığı Devlet ve Devrim’dir. Bu kitabında Lenin’in bundan tam yüz yedi yıl önce söyledikleri şöyle özetlenebilir: Bir ülkeyi hangi sınıf yönetiyorsa, devlet o sınıfın çıkarlarını korumak için hareket eder. Lenin’in yüzyıl önce tarif ettiği işleyiş biçimi bizim ülkemizde de hemen her gün karşımıza çıkıyor. Bugün devlet, aynı Lenin’in söylediği gibi patronların çıkarlarını korumak için çalışıyor. Devlet bir yandan krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmeye çalışırken öbür taraftan zenginlerin milyonlarca dolar vergi borcunu tek kalemde siliyor. Bir yandan işçinin grevini yasaklamaya çalışırken öbür yandan patronlara teşvik dağıtıyor. Tam da bu yüzden, işçi sınıfı ne kazandıysa kendi elleriyle, örgütlenerek ve mücadele ederek kazanıyor!
Enternasyonalle kurtulur insanlık!
Lenin’in bugüne bıraktığı bir başka büyük miras, işçi sınıfının uluslararası örgütlenmesidir. Nasıl ki kapitalizm ve emperyalizm dünya çapında faaliyetlerini sürdürüyorsa, kapitalizme ve emperyalizme karşı mücadele de bütün dünya çapında olmalıdır. Ekim devrimini gerçekleştirdikten hemen sonra Lenin, farklı ülkelerden işçi sınıfının partilerini bir araya getirerek Komintern’i, yani enternasyonal bir örgütü inşa etmiştir. Lenin’e göre işçi sınıfının nihai kurtuluşu ancak ve ancak dünya devriminin zaferi ile mümkün olacaktır.
Dünyanın dört bir yanında emperyalizm yeniden savaş tamtamları çalıyor. Kapitalizmin krizi işçileri ve emekçileri giderek yoksullaştırıp işçi çocuklarının geleceğini karartıyor. Kapitalist kâr hırsı doğayı belki geri dönülmesi mümkün olmayacak bir felakete doğru götürüyor. Bu gidişata dur demek için Devrimci İşçi Partisi Lenin yılı ilan ettiği 2024’ün 1 Mayıs’ı yaklaşırken, 1 Mayıs’ı Lenin’in işçi sınıfına bıraktığı mirasa sarılıp örgütlüyor; işçi sınıfını, emekçileri, gençleri ve tüm ezilenleri bir kez daha Lenin’in mirasına sahip çıkmaya, onun gösterdiği yoldan yürümeye ve mücadele etmeye çağırıyor!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2024 tarihli 175. sayısında yayınlanmıştır.