Ne Amerikan muhalefeti ne Amerikancı iktidar! Tek reçete emekçi halkın ve işçi sınıfının mücadelesi!
Kılıçdaroğlu 9-13 Ekim tarihleri arasında partisinin “ikinci yüzyıl vizyonu” programı kapsamında ilk ziyaretini ABD’ye gerçekleştirdi. CHP bu programı genel başkanının cumhuriyetin ikinci yüzyılı için büyük bir vizyon yolculuğuna çıktığını söyleyerek tanımladı. Alıntıyı doğrudan Kılıçdaroğlu’nun iletişim koordinatörü Ömer Topsakal’dan veriyoruz. Topsakal ABD’nin, vizyon yolculuğunun ilk durağı olduğunu, yolculuk tamamlandığında bu vizyonu tüm detaylarıyla ülkeye açıklayacaklarını duyuruyor.
İlk durağı ABD olan vizyon yolculuğu
Bu vizyon ziyareti kapsamında Kılıçdaroğlu ABD’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve Harvard Üniversitesine gitti, bilim insanlarıyla, öğrencilerle, iktisatçılarla görüştü. Kendi deyimiyle dünyanın en parlak beyinleriyle Türkiye’nin geleceğini konuştu. Vizyon yolculuğunun bu ilk durağından sonra, İngiltere ve Almanya gibi başka emperyalist merkezlerde de “parlak beyinlerle” temaslarda bulunarak, çalışmaları bitince Türkiye’ye “yapısal bir reçete” açıklayacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu kesinlikle siyasi görüşme yapmayı reddetmiş, tamamen bilim ve teknoloji üzerine görüşmeler gerçekleştirmiş. Hatta bu konuda gelen tüm önerileri geri çevirmiş, kurmayları da buna çok şaşırmış! Zira bütün bu ziyaretin amacı zaten ülkemizin geleceği için taze, yepyeni bir vizyon oluşturmak, bunu da siyasetin kirliliğinden uzakta, bilim ve teknoloji yolunda yapmakmış. Bir ağız dolusu palavra!
Amerikan muhalefetinin vizyonu aynı
Bilim ve teknoloji araştırmaları sırasında tabii Dünya Bankası yöneticileriyle bir toplantı yapmaya da vakit ayırdı Kılıçdaroğlu. Yatırımcı Joel Shulman ile görüştükten sonra CHP’nin ikinci yüzyıl vizyonunun güçlü yatırımcıları, yabancı sermayeyi nasıl Türkiye’ye çekeceğini de Kasım’da açıklayacağını duyurdu. Sadece bu açıklama dahi CHP’nin Kasım ayında sunacağı vizyonun çığır açacak, yepyeni bir vizyon olmadığını gösteriyor. CHP vizyon yolculuğunun ilk durağında, önce yabancı sermayeye güven vermenin peşinde koşuyor.
Cumhuriyetin geçtiğimiz yüzyılını emperyalistlere hizmetle geçirenlerin, önümüzdeki yüzyılda da farklı davranmasını beklemiyoruz. Ama yepyeni bir vizyon belirleme iddiasıyla çıktığı kısacık gezide, sözde siyasi görüşme yapmayı reddeden, bilim ve teknolojiye odaklandığını iddia eden Kılıçdaroğlu’nun şu sözlerine emekçi halkımızın dikkatini çekelim. Diyor ki Kılıçdaroğlu: “Ukrayna-Rusya savaşında Ukrayna’nın yanında olmalıyız.” Bu eleştirinin tercümesi çok basit; Kılıçdaroğlu AKP’yi yeterince NATO yanlısı olmamakla eleştiriyor. Amerikan muhalefeti iktidar olursa NATO’nun saldırgan, Rusya’nın savunmada olduğu dünya durumunda Türkiye’nin NATO’ya daha iyi hizmet edeceğinin taahhüdünü veriyor.
Düzen muhalefeti Amerikancı, peki iktidar çok mu farklı?
İstibdadın sözcüleri, iktidar ortakları, istibdada yakın medya kuruluşları bir ağızdan Kılıçdaroğlu’nun kendisiyle birlikte ABD’ye giden gazeteci heyetini atlattığı kayıp sekiz saati, kimlerle ne karanlık görüşmeler yaptığını konuşuyor. Kılıçdaroğlu’na kefil olacak değiliz. Emperyalizmin bağrında, Amerika Birleşik Devletleri’nde emekçi halkın hayrına sonuçlanacak görüşmeler yapmadığı çok açık.
Düzen muhalefeti en sağından en soluna emperyalizmden yana. Bu yüzden Gerçek gazetesi yıllardır CHP’nin parçası olduğu muhalefete Amerikan muhalefeti diyor. Ama AKP istibdadının hiç de altta kalır yanı yok! Ukrayna NATO üyesi olsa ve nükleer savaş çıksa, NATO’nun ilk başvuracağı nükleer silahlar hala İncirlik üssünde bulunuyor. Bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı, Erdoğan’ı referans vererek yabancı sermayeye bir sorununuz olursa gelin, bürokrasiyi de hemen aşalım, sorunlarınızı çözelim diyerek güven veriyor. İsrail’le normalleşme sürecinde AKP tam gaz ilerliyor. Erdoğan’ın kendisi daha geçtiğimiz ay New York’ta, dolar peşindeydi. Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretini Erdoğan’ınkinden ayıran sadece o meşhur sekiz saat mi?
Biz açıkça söylüyoruz: Emperyalistlerle yapılan bütün görüşmeler karanlıktır! Gazeteciler kayıt altına alsa da almasa da, emperyalistlerle yapılan pazarlıklardan emekçi halkımızın çıkarına sonuç çıkmasını bekleyemeyiz!
Altını çiziyoruz: Amerikan muhalefetinin Türkiye’ye sunacağı reçete yine acı reçetedir! Emekçi halkın ekmek derdinin, ocaktaki boş tencerenin ilacı bu reçetede olamaz. İstibdadın sopasına karşı bu reçete ilaç olamaz. Bu reçeteden yoksulluğa, işsizliğe, açlığa mahkûm edilen işçi sınıfına yarar gelmez! Amerikan muhalefetinin reçetesinden ne ekmek çıkar ne hürriyet. Her ikisini de işçi sınıfı ile emekçi halk birleşerek, mücadele ederek, söke söke alacaktır!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2022 tarihli 158. sayısında yayınlanmıştır.