Kız kardeşlik nerede biter? Düzen siyaseti nerede başlar?
TİP İstanbul milletvekili ve parti sözcülerinden biri olan Sera Kadıgil’in, katıldığı bir televizyon programında Meral Akşener ile ilgili övgü dolu denilebilecek sözler sarf etmesi üzerine farklı açılardan tepkiler yükseldi ve bir tartışma yaşandı.
Sosyal medyada, Meral Akşener’in, içişleri bakanlığı yaptığı 90’lı yıllarda korucuların halka karşı işlediği suçları “korucuların çok önemli bir işlevi yerine getirdiğini de unutmamak lazım” sözleriyle savunduğunu gösteren videolar, faili meçhul cinayetlerle kana bulanmış özel harekatçılarla çektirdiği fotoğraflar paylaşıldı. Sera Kadıgil’e kimi övdüğünün farkında mısın diye Akşener’in kim olduğunu hatırlatmaya yönelik örneklerdi bunlar. Oysa böyle bir hatırlatma çabası içine girmeye aslında gerek yok. Çünkü Kadıgil Akşener’in kim olduğunu bilmiyor ya da unutmuş değil. Akşener’le kız kardeşlikten bahsettiği o sözleri sarf ederken aslında Meral Akşener’in kim olduğunu gayet iyi bildiğini de zaten ifade ediyor; “İYİ Parti’yle de Sayın Akşener ile de taban tabana zıttız” diyor, “ülkücü camiadan” diye iki defa üstüne basa basa da söylüyor.
Yükselen tepkilerin bir boyutu da Sera Kadıgil’in bu sözleri söyleyebilecek noktaya gelmesinin feminizme bağlanmasıydı. Kadıgil’in, Akşener övgüsü, AKP’li kadın vekillere bile ağzını açıp pek bir şey demediğini söylemesi “işte feminizmin varacağı yer bu” türü bir eleştirinin aracı oldu. Kadıgil’in “her kadını aslında kadın mücadelesine kazanılabilecek bir birey olarak değerlendiririm. Böyle öğretti bana kadın örgütlerimiz” sözlerinde “kadın mücadelesi”nden ne anladığınız, içini nasıl doldurduğunuza bağlı olarak itiraz edilecek bir yan da yok. Eğer meseleyi “kadın mücadelesi” olarak görüyorsanız, kadınların kurtuluşu için mücadele olarak ele almıyorsanız o zaman bütün kadınlarla yan yana gelebilecek bir şeyler bulursunuz. Bu, günü gelir Akşener olur, günü gelir Güler Sabancı. Ama derdiniz kadınların kurtuluşu için mücadele etmekse o zaman hedefinize erkek egemen kapitalist sistemi koyarsınız, gerçek kız kardeşlerinizin emekçi kadınlar olduğunu anlar, kız kardeşlik mevhumunu erkek egemenliği ve sermayeye karşı mücadele eden kadınlar üzerinden tanımlarsınız. Bunu ifade etmekle birlikte, Sera Kadıgil’in sözlerini tek başına feminizmine bağlamanın doğru olmadığını ve sosyalistler açısından çok önemli bir noktanın da üstünü örttüğünü düşünüyoruz.
Kadıgil o televizyon programına herhangi bir kadın örgütünü temsilen ya da feminist olduğu için davet edilmemiştir. Orada TİP’i temsilen bulunmakta, TİP adına konuşmaktadır. Sözlerinde kadın örgütlerinden öğrendiğinin etkisi vardır elbette, peki ya partisinden gördüğünün etkisi? Partisinin genel başkanı değil midir katıldığı her etkinlikte, programda, basın toplantısında Erdoğan’ı yenmek için Millet İttifakı’na ilk turda işi bitirecek bir aday çıkarma çağrısı yapan, hiçbir pazarlığa girmeden görüşme ihtiyacı bile duymadan oy vereceklerine dair daha aday ortada yokken açık çek veren? Akşener 6’lı masanın başında oturanlardan, Millet İttifakı’nın da iki ana ayağından biri. Erkan Baş’a da Akşener’in kim olduğunu hatırlatmaya tabii ki gerek yok. Çünkü bizzat kendisi, Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde görev yapan MİT’çi Mehmet Eymür’ün işkence ve faili meçhul cinayetlerle ilgili itiraflarının ardından Akşener’e, o dönem tüm kirli ilişkilerin göbeğinde yer aldığı, bütün bu suçlar o, iktidarın parçası olduğu dönemde işlendiği için bildiklerini açıklama çağrısı yapmıştı.
Sera Kadıgil’in Akşener övgüsü TİP’in iki buçukuncu cephe şeklinde düzen siyasetine yedeklenmesinin yeni bir göstergesidir. Sırf Erdoğan’ı yenilgiye uğratmak amacıyla düzen siyasetinden bağımsızlığı bir kenara bırakırsanız varacağı yer bu olur.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2022 tarihli 155. sayısında yayınlanmıştır.