Connecticut dersi: Dünyayı kana bulayan, kendi çocuklarını bile katil ve kurban yapan ABD ve onu temsil ettiği sistemin kendisi
Hayatın ironisi işte, her türlü alarmla donatılmış yüksek güvenlikli sitelerinizde ikamet ederek, 4x4’lere binerek, 5 yıldızlı-7 yıldızlı otellerde eğlenerek, plazalarda-rezidanslarda oturarak bu şiddetten uzak kalacağınızı zannettiniz. Ama olmadı, olmuyor, olmayacak, bu ateş sizi de yakmaya devam edecek. Üstelik sadece orada ABD’de değil, Norveç, Almanya, Fransa gibi refah seviyesi yüksek sözüm ona “medeni” ülkelerde de, yalnızlaştırdığınız, apolitikleştirdiğiniz, her türlü kolektif, insani faaliyetten uzak tutmaya çalıştığınız, bilimsel düşünceden kopardığınız gençler aynı nedenlerle habire cinnet geçiriyor, korkunç katliamlar yapıyor.
Amerika Birleşik Devletleri günlerdir Connecticut eyaletindeki son okul katliamının şokunu yaşıyor. 14 Aralık günü, saldırgan önce Newtown'da birlikte yaşadığı ve aynı okulda öğretmenlik yapan annesini evde öldürmüş, ardından da 20’si çocuk, 8’i yetişkin kadın, 28 kişiyi katletmiş ve yakalanacağını anlayınca da intihar etmişti. Olayın korkunçluğu ve özellikle öldürülen çocukların tamamının 6-8 yaşındaki minikler oluşu kuşku yok ki; hepimizin insanlık adına duyduğu acıyı daha da derinleştiriyor. Ancak gelen haberlerdeki ayrıntılarla beraber esas olarak, şiddet toplumu haline getirilen ABD ve onun temsil ettiği sistem üzerine daha da ciddi bir biçimde düşünmek gerek. Henüz 20 yaşında olan saldırganın olayda kullandığı iki tabanca da, aracında bulunan tüfek de öldürdüğü ve uzun bir süredir keskin nişancılık dersleri aldığı ortaya çıkan annesinin üzerine kayıtlı çıkmış.Olayın geçtiği bölge ise ABD'nin en güvenli bölgeleri arasında gösterilen ve suç oranı çok düşük olan bir yer. Bilindiği gibi; ABD bu ve benzeri “bireysel” saldırılar konusunda son derece kirli bir sicile sahip. Hatırlanırsa, pek yakında, geçtiğimiz Temmuz ayında Batman filminin setine yapılan saldırıda 12 kişi katledilmişti. Başkan Obama, katledilenler için yapılan cenaze töreninde gözyaşlarını tutamamış ve '”Bugün kalplerimiz kırık, bu trajedilerin son bulması için siyasete bakılmaksızın artık anlamlı adımların atılması gerekiyor.” buyurmuş. Evet bay başkan, emin olun bizim de o çocuklar için kalbimiz kırık. Ama katil, o 20 yaşındaki kendisi de çocuk sayılabilecek genç değil, katil sizsiniz, sizin kapitalist sisteminiz, sizin “siyasetiniz”, sizin devletiniz, sizin ve Avrupa’daki benzerleriniz olan burjuva politikacılarının temsilcisi, kulu kölesi olduğu silah tekelleri ve onların yaydığı şiddet kültürünün ta kendisi!
Bizim coğrafyamızda sadece bir yıl önce Roboski’de 34 çocuk sizin insansız hava araçlarınızın istihbaratıyla katledildi. Afganistan’dan, Irak’a, Kosova’dan Somali’ye kadar dünyanın dört bir yanında (bir an için yetişkinleri bir kenara bırakalım) yüzbinlerce çocuk, o masum hasbelkader ABD vatandaşı olan çocukların değil, sizin gibilerin yönettiği ABD’nin ve Avrupa Birliği’nin emperyalist çıkarları uğruna ya bizzat sizin askerlerinizin kullandığı ya da efendilerinizin sattığı kurşunlarla, bombalarla, mayınlarla katledildi, sakat bırakıldı. Filistin’den Latin Amerika’ya kadar sizin desteklediğiniz rejimlerin savaşları, darbeleri, işkenceleri çocukları öldürdü, öldürüyor.
Kızılderili soykırımından başlayan, siyahların köleliliği, her türden ırkçılık ve göçmen düşmanlığı ile süren bu kör şiddet, linç, cinnet, kitlesel katliam, soykırım sizin ve sizin “Batılı” müttefiklerinizin sistematik kirli pratikleriyle yayıldı bütün dünyaya. Kuşkusuz sadece silahlarınızla olmadı bu iş. Hollywood filmlerinizle, insan avını ana tema haline getiren bilgisayar oyunlarınızla, “iliştirilmiş” medyanızla, erkek egemenliği kışkırtan porno endüstrinizle, bütün pisliği ve iriniyle şiddeti yaymakla kalmayıp, sizden olmayan her şeyi “ilkel” sayan, size direnen herkesi “terörist” ilan eden video kliplerinizle, çok satan kitaplarınızla, popüler kültürünüzle oldu bu iş. Ama hayatın ironisi işte, her türlü alarmla donatılmış yüksek güvenlikli sitelerinizde ikamet ederek, 4x4’lere binerek, 5 yıldızlı-7 yıldızlı otellerde eğlenerek, plazalarda-rezidanslarda oturarak bu şiddetten uzak kalacağınızı zannettiniz. Ama olmadı, olmuyor, olmayacak, bu ateş sizi de yakmaya devam edecek. Üstelik sadece orada ABD’de değil, Norveç, Almanya, Fransa gibi refah seviyesi yüksek sözüm ona “medeni” ülkelerde de, yalnızlaştırdığınız, apolitikleştirdiğiniz, her türlü kolektif, insani faaliyetten uzak tutmaya çalıştığınız, bilimsel düşünceden kopardığınız gençler aynı nedenlerle habire cinnet geçiriyor, korkunç katliamlar yapıyor.
Şimdi timsah gözyaşları dökmeyin hiç. Herkes vazifesini yapsın! Siz dönüp silah lobileriyle daha ne seçimler kazanacağınızın, onlara ve bütün diğer tekellere, çocukların, insanların ölümleri pahasına nasıl daha çok para kazandıracağınızın, hangi işbirlikçilerinizle daha nereleri kana bulayacağınızın hesabını yapın.
Biz de sizin ve her yerdeki işbirlikçilerinizin iktidarını yıkıp, işçilerin ve hakların kardeşliğinin yaşam bulduğu eşit, özgür, barış dolu bir dünyayı nasıl kuracağımızın hesabını. Hiç merak etmeyin; sizin zavallılaştırdığınız, bencilleştirdiğiniz kendi vatandaşlarınızın çoğu şu anda sadece kendi çocuklarının acısını yaşıyor olabilir. Burada Türkiye’de, Irak’ta, Kürdistan’da, Filistin’de daha nice yerde insanlar Connecticut’taki o çocuklar için de gerçek gözyaşları döküyor. Dönüp, lime lime ettiğiniz Afganistan’da, katledilen ABD’li kardeşleri için mum yakıp kendilerince dayanışma gösteren o yoksul, sefil, kara-kuru dünya güzeli (bakınız 18 Aralık tarihli bütün gazeteler) çocukların fotoğrafına iyi bakın! Siz göremezsiniz ama; orada, o çocukların gözlerinde acının değil kardeşliğin ve o ne pahasına olursa olsun kurulacak dünyanın resmi var! Minicik ellerinde de o dünyanın anahtarı!