İki diktatör, iki yargılanma
Mısır halkı herkese ders verdi. Devrimci halkın emperyalizm kadar kudretli olabildiğini gösterdi. Diktatörleri gerekirse asmak halkın işidir, onların destekçisi emperyalistlerin değil. Gazan mübarek olsun Mısır halkı! Hepimize ders verdin. Tarih dersi!
Hüsnü Mübarek sonunda sanık kafesine girdi. “Sanık sandalyesine oturdu” diyemiyoruz, çünkü yatak içinde getirildi mahkemeye. Kendileri de sanık olan oğulları Alaa ve Cemal de, neredeyse Freudyen bir tablo çizerek, mahkemede babalarının yatağı üzerinde oturarak izlediler duruşmayı.
Tarih bu kadar çarpıcı bir paralel çizemez. Bundan yaklaşık beş yıl önce, 30 Aralık 2006’da Irak’ın Baasçı diktatörü Saddam Hüseyin, ABD işgali altındaki Irak’ta kurulmuş bir kukla mahkemede verilen idam kararının infazı sonucunda katledilmişti. Bugünden neredeyse günü gününe sekiz yıl önce, 22 Temmuz 2003’te ise, Saddam’ın oğulları Usay ve Kuday işgalci güçlerce “ölü olarak ele geçirilmişti”. Emperyalist basın ve onların mamasıyla beslenen bizim düzen basını, Usay ve Kuday’ın saraylarını, parasını, kadınlarını sabah akşam çarşaf çarşaf yazardı. Alaa ile Cemal için nedense aynı şeyi yapmıyorlar!
İki baba ve ikişer oğul. Birini, Hüseyin ailesini, emperyalist işgalciler katletti. Emperyalizm hayranı liberaller, insanlık düşmanı canavar Saddam’ın ve oğullarının “cezalandırılmasını” alkışladı. Biz bunun uluslararası savaş hukukunun ayaklar altına alınması olduğunu, ayrıca Saddam’ın suç ortağı emperyalistlerin sorumluluklarını gözlerden gizlemek için yapıldığını belirttik. Ve ekledik: Saddam kendi halkınca yargılanmalıydı.
Taş kafalı liberaller için bu bir hayaldi. Kimse açıkça söylemeye cesaret edememiştir, ama uyuşuk Arap halkı mı Saddam’ı devirecekti? O kudretli diktatörü baldırı çıplakların mücadelesi mi yargı önüne getirecekti? Herkes kendini yoklasın. Bizler Saddam’ı emperyalizm değil Irak halkları yargılamalıdır dedikçe, kendisi dudak bükmüş müdür, bükmemiş midir?
Öteki baba ve iki oğlu, Mübarek ailesi, şimdi Süveyş kanalında yükleme işçisinin, İsmailiye’nin serbest bölgesi proleterlerinin, İskenderiye’nin yoksul mahallelerinin gençlerinin, Kahire’nin milyonlarca sıradan insanının yarattığı kolektif güç sayesinde mahkeme önüne getirildi. Olabiliyor muymuş? Baldırı çıplak halk kitleleri, üstelik Araplar bunu başarabiliyor muymuş? Tarihi kim anlıyormuş, biz “dogmatik” Marksistler mi, yoksa siz insanlığa umutsuzluk aşılamayı meslek haline getiren liberaller mi?
Saddam katledileli daha beş yıl bile olmadı. Irak işgal edileli ise yaklaşık sekiz yıl. Biz ABD ve müttefiklerinin işgaline karşı çıkarken, Ertuğrul Özkök’ler ve bütün Amerika muhipleri Arap dünyasındaki gericiliği ortadan kaldırmak için başka çözüm olmadığını söyleyip duruyorlardı. 2011 yılında Saddam hâlâ Irak’ın başında olsaydı, en az bir buçuk milyon Iraklı önce ambargodan, sonra da işgalcilerin elinden ölümü görmeyecekti. Peki, bugün ne olurdu dersiniz? Irak, Arap devriminin dışında kalabilir miydi?
Buna evet diyenler iflah olmaz kötümserlerdir. Bakın Saddam’ın Baasçı kardeşi Beşar Esad’a. Halk ne zaman nefes alabilse yüz binleriyle çıkıyor sokağa. Düşmesi gün işi değil belki, ama aylarla mı sayılacak, o da belli değil.
Mısır halkı herkese ders verdi. Devrimci halkın emperyalizm kadar kudretli olabildiğini gösterdi. Diktatörleri gerekirse asmak halkın işidir, onların destekçisi emperyalistlerin değil. Gazan mübarek olsun Mısır halkı! Hepimize ders verdin. Tarih dersi!