İzmir'in direniş güncesi
İşçi direnişlerinin adeta kalesi haline gelen İzmir'den, İzmir'in direniş yapan onurlu işçilerinden Türkiye işçi sınıfına bin selam!...
Direnişin en uzun süredir devam ettiği Menemen'de bulunan Savranoğlu Deri işçilerinin direnişinden başlayalım yazımıza. Direnişlerinin 164. gününe gelen Savranoğlu işçileri uzun süren mücadelelerinde duraksamanın, yılgınlığın, vazgeçmenin olmadığının, mücadelenin sonuna kadar süreceğinin birer canlı simgesi. Adeta İzmir’de direnişinin simgesi haline gelmiş durumdalar. Deri-İş İzmir Şube Başkanı Makum Alagöz'ün aktardığına göre direnişe katılan işçi sayında azalma değil aksine bir artış söz konusu. Daha önce herhangi bir kitle eylemine katılmamış, düzen partilerinden başka partiyle tanışmamış olan işçi kardeşlerimiz direnişin bu gününde, direniş çadırında devrimci mücadeleyi, sınıf savaşını tartışır duruma gelmişler. Verdikleri kavga sadece ekmek kavgası olmaktan çoktan çıkmış durumda. Mücadelenin salt ekonomik olmadığının, sınıfın topyekun mücadele vermesi gerektiğinin farkındalar. Farkında olmakla kalmamışlar, ellerindeki inanılmaz derecede küçük olan bütçeleriyle kendilerine bile zor yeten yemeklerini artık direnişteki Billur Tuz işçileriyle paylaşıyorlar. Direniş çadırında pişen yemeklerinin yarısını kilometrelerce uzaktaki işçilere götürüyorlar her gün. Biliyorlar ki her direniş bir mevzi, her kazanım ortak kazanım. O yüzden hayatlarında ilk defa gördükleri karakol da, yaşadıkları aile dramları da, açıktan teklif edilen paralar da, fiziki müdahaleler de Savranoğlu'nun işçilerine kâr etmiyor. İki elleriyle yakalamışlar yakasını Savranoğlu'nun. Bu mücadele kazanılacak diyorlar başka da bir şey demiyorlar.
Kazanacağız başka yolu yok diyen sadece Savranoğlu işçileri mi? Elbette ki hayır. Şehrin güney yakasından bir başka ses yükseliyor. Direnişlerinin 108. gününde olan Hugo Boss işçileri, mücadeleyi bırakmalarının karşılığında açıktan para teklif edilmesine rağmen hala dimdik ayaktalar. Ve direnişi sonuna kadar götürmeye kararlılar. Önceki ziyaretimizde 160 olan işten atılmış işçi sayısı bu ziyaretimizde 200'ü geçmiş durumda. Hugo Boss'un pervasızlığı sınır tanımıyor. Direnişteki işçileri aralıksız olarak kameraya alan fabrika yönetimi, internetin sosyal paylaşım ağlarından biri olan Facebook'tan açıkça küfürler ve tehditler yağdırmakta. Hugo Boss'un direnişçi işçileri, direniş alanlarını yayma kararı almış durumda. Ege Serbest Bölge'nin girişinde direnişlerini gerçekleştiren işçiler yakın bir zamanda Gaziemir merkezinde bulunan fabrika satış mağazasının önüne de bir direniş mevzisi kuracaklar. Teksif Sendikası Temsilcisi Faruk Aksoy ile yaptığımız görüşme sonunda öğrendik ki direniş şimdiden uluslararası bir hal almış durumda. Almanya’daki sendikacılarla kurdukları ilişkiler sayesinde Alman medyasının ilgisini bu Alman firmasına çekmeyi başarmışlar. Çok yakında Alman Konsolosluğu'nun önünde yapılacak bir eylem planlamaktalar. Hugo Boss işçileri aynı Savranoğlu işçileri gibi küçük dünyalarına hapsetmemişler kendilerini. Direnişi uluslararası boyuta taşımışlar.
Bu arada şehirdeki direnişlerin ortaklaşması gerektiği yönündeki önerimiz hemen karşılığını buluyor.
Billur Tuz işçilerinin örgütlü olduğu Tek-Gıda-İş Sendikası genel başkan danışmanı olan Gürsel Köse, Savranoğlu, Hugo Boss ve Billur Tuz işçilerinin mücadelelerinin ortak bir noktası olduğunu, bütün işçilerin sendikalaştıkları için işten atıldığını, bu yüzden ortak bir eylem hattı çizmek gerektiğini, bu hattın kurgulanması için Türk-İş bünyesinde bulunan Sendikal Güçbirliğini de aşan KESK'in ve DİSK'in de yer aldığı sendikalararası bir güçbirliği kurmak gerektiğini ve hatta emek mücadelesinin olmazsa olmazı olan siyasal güçlerin de bu sürece katkı koyması gerektiğini belirtti. Bunun yanı sıra yakın bir zamanda ortaklaşa olarak düzenlenecek büyük bir dayanışma etkinliğini planlamaya çalıştıklarını aktardı.
Billur Tuz işçilerini ziyaretimiz sırasında tanıştığımız ve bizimle kısa bir görüşmeyi kabul eden Seyhan Diker'in aktardıkları sermayenin sadece kâr odaklı baktığının kanıtını sunuyordu. Hesap bile edemeyeceğimiz kadar yüklü bir sermaye birikimi olan Mehmet Mermer'in sahibi olduğu Mermerler Holding'e ait olan Billur Tuz A.Ş. yakın bir zamanda fabrikanın yanında bulunan Klimasan'ı almış. Peki bunu niye anlatıyoruz? Çünkü bu firmaya 22 yıl bilfiil emek vermiş, emekli olmuş, geçim derdinden dolayı emekli olduktan sonra da Billur Tuz'un taşeronu olan Dinç firmasında çalışmaya devam ediyormuş. Billur Tuz işçisi iken yaptığı işin aynısı yaptığı halde, taşeron mantığından dolayı ikramiyesinden, erzaklarından, sosyal güvencesinden olan Seyhan Diker, 22 yıldır sendikalıyken taşeron Dinç Firmasında sadece sendikaya üye oldu diye hemen kapının önüne konulmuş durumda. Suç işten atan Dinç firmasının suçu, Billur Tuz'un ne suçu var demeyin. Taşeron olan üç firmanın Erka, Esprit ve Dinç'in yöneticileri aynı zamanda Billur Tuz'un yöneticileri. 22 yıl artı 19 ay emek verdiğin bir işyeri, bir an bile düşünmeden kapıyı gösterebiliyor. Sermayenin gözleri, yaşayan, nefes alan, seven, üzülen vs. insanları görmez. Onun gördüğü tek şey hesap cetvelleridir. Para kazandırıyorsanız, servetlerine servet katıyorsanız varsınız. Ne zaman ki aldığım ücret insanca yaşamama yetmiyor derseniz, artık onun gözünde yoksunuz.
Devrimci İşçi Partisi militanları olarak bundan önce olduğu gibi bugün de mücadele eden, direnen işçilerin yanında olduğumuzu göstermek için pullama faaliyetlerimize, yani birilerinin deyimiyle "çevreyi kirletmeye" devam ediyoruz. Direnişlerin kazanımla sonuçlanması için kitlesel bir desteğe ihtiyaç olduğunun farkındayız. Onun için var gücümüzle çabalıyoruz. Dün Savranoğlu ve Hugo Boss'la başladık. Bugün Billur Tuz işçilerini de dahil ettik. “Sendika Hakkı Engellenemez. Savranoğlu, Hugo Boss, Billur Tuz İşçileri Direniyor. KAZANACAK!”