Dindar patronlar dindar işçileri sömürdükçe…
Tayyip Erdoğan “dindar bir nesil yetiştirmek” istediklerini söylerken sadece bir gelecek projesi açıklamıyor aynı zamanda başında bulunduğu hükümetin uyguladığı politikalara adeta bir koruma kalkanı yerleştiriyor.
AKP hükümetinin politikaları özellikle de geniş işçi ve emekçileri ilgilendiren ekonomi, çalışma hayatı, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında nüfusun küçük bir azınlığını oluşturan sermayenin çıkarlarını gözetiyor. Bu azınlık hızla zenginleşirken, işçi ve emekçi çoğunluk daha çok çalışıp daha az kazanıyor. Hâl böyle olunca da işçi ve emekçi çoğunluk geleceğe patronları kadar umutla bakamıyorlar.Burada AKP’nin dindarlık sömürüsü devreye giriyor. Düzenin giderek daha fazla kaymağını yemeye başlayan İslamcı sermaye ile dindar kitleler sanki aynı taraftaymış gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılarak AKP’nin politikaları aklanmaya çalışılıyor. İşçi ve emekçilere AKP’nin din uğruna verdiği mücadelede biraz daha dişlerini sıkmaları, sabretmeleri, zorluklara katlanmaları vaaz edilmiş oluyor. CHP de AKP’nin kurduğu tuzağa safça atlayarak “elinizde dindarlık ölçme aleti mi var” diye karşı çıkarak hem Kemalist referansları yineliyor hem de dindarlık yarışında biz de varız diyor. Burada CHP ve AKP arasında temel bir fark var. AKP halkı kandırıyor, CHP ise aptal yerine koyuyor. Dolayısıyla da CHP yine kavgadan tokat yiyerek çıkıyor.
Ancak halkın kandırılması o kadar da kolay değil. Çünkü milyonlarca işçi ve emekçinin her gün yaşadığı gerçekler ortada duruyor. Dindar patronlar, dindar işçileri sömürmeye devam ettikçe kitleleri kandırdığını düşünen AKP her an büyük bir sürprizle karşılaşabilir. Zira MÜSİAD’ın, TUSKON’un dindar patronları, batıcı-laik TÜSİAD’daki kardeşleriyle işçilerin haklarının tırpanlamasını aynı kararlılıkla savunuyor, kıdem tazminatlarının kaldırılmasıyla istedikleri gibi işçi çıkartacakları günleri özlemle bekliyorlar. O dindar patronlar ki, Kurban ve Ramazan bayramlarında işçilerin mesai ücretlerini gasp edip, Aralık sonunda Hıristiyanların bayram dönemi dolayısıyla ihracat hız kesince işçilerini zorunlu, yasa dışı ücretsiz izine çıkartmakta beis görmediler.
Sosyalistlerin burada durduğu yer çok açıktır. Biz halkı aptal yerine koyanların da halkı kandırmaya çalışanların da karşısındayız. Biz sınıf ayrımını ve sömürüyü örtmeye çalışan laik ya da dinsel her türlü ideolojiye karşıyız. Bizim yerimiz anti-emperyalist mücadeleyi kırmaya çalışan kanlı pazarların karşısında Arap kitlelerinin öfkeli Cumalarındadır. Yüreğimiz, Siyonizm’in kayığında kürek çekenlerin karşısında Mavi Marmara’yla birliktedir. Mısır’da askeri yönetimi korumaya çalışan Müslüman Kardeşler’in karşısında, askeri yönetime karşı çıkan, özelleştirilmiş işletmelerin yeniden kamulaştırılmasını savunan devrimin imamının yanındadır. Biz, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nde eş başkan olmaktan gurur duyan Tayyip Erdoğan’a karşı başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu’nun tüm ezilen halklarıyla aynı saftayız.
Hangi inançtan, dilden ve milliyetten olursa olsun sınıf kardeşleriyle birlikte mücadeleye atılan kitleleri kandırmanın kolay olmayacağını biliyoruz. Yeni nesillerden umutlu olmak isteyenlere Arap dünyasından Avrupa’ya, oradan Latin Amerika ve Asya’ya kadar ayağa kalkan gençliğe bakmalarını öneriyoruz.