Tuzla Kuzeystar Tersanesi’nden bir işçi: Zorluklara karşı mücadele edersek kazanırız!
Değerli yoldaşlar, okurlar hepinize merhaba. Biliyorsunuz ki, asgari ücretin açıklanma döneminden geçtik. 2 aya kadar açlık sınırının altında kalacak bir ücret açıklandı. Ev kiralarının 10-15 bin bandında olduğu bir ülkede temiz, depreme dayanıklı bir evde oturmak haftanın 6 günü durmadan çalışan işçi sınıfına artık bir lükstür.
Ben bir tersane işçisi olarak size tersanedeki durumları aktarmak isterim. Öncellikle tersanede kış ayları işler biraz seyrek geçebiliyor. İlkbahar ve yaza hazırlık için genelde tersaneler teklif dönemine girer. Özellikle zam ayları yaklaşırken gemi listesi bilerek boş bırakılır (aslında teklifler kabul olmuştur, gelecek gemiler mart aylarında dolu olacaktır). Bunun ana sebebi taşeronları korkutmak. İş yok bahaneleri, kadrolu ve beyaz yaka kısmına görüyorsunuz iş yok 6 ay boş geçecek laf salataları ile zamları düşük göstermek için.
Tersanelerde şu an zam ile ilgili bir konu konuşulmamaktadır. Çünkü bilirler ki arkalarında ne sendika ne de bir kuruluş vardır, taşeron piyasası bir fiyat belirler ve üstüne çıkmaz. Dışarıdan bakan birisine göre ücretler yüksek gelebilir. Ama inanın yoldaşlar bu kadar ağır ve pis bir işe verilen maaşlar komiktir. Tersanede örgütlenme şarttır. Evet, taşeronlaşma, sendikanın örgütsüz ve ruhsuz olması ve tüm tersane patronlarının hükümet ile arasının iyi olması işleri zorlayabilir. Ama unutulmaması gereken şudur, tersanede çalışan her işçi vasıflı veya vasıfsız çok değerlidir. Çünkü bu rezilliğe katlanacak insan sayısı kısıtlıdır.
Bizlerin üzerine vazife olan görev tersane işçisine kolektivist bir mücadele ruhunu aşılamak. Tersane işçilerinin çoğu milliyetçi olabilir. Fakat haksızlığa karşı işçilerin Sedef ve Ada tersanelerinden parasını söke söke aldığını unutmamak gerek.
Prangalarımızdan başka kaybedecek bir şeyimiz yok!
Tuzla Kuzeystar Tersanesi’nden bir işçi
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2024 tarihli 173. sayısında yayınlanmıştır.