Şiddete, yoksulluğa, eşitsizliğe karşı emekçi kadınlar mücadelede en öne!
25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü olarak anılan, kadın mücadelesi açısından anlamı büyük bir gün. Kadınların kurtuluş mücadelesi için önemli tarihler kutlanmıyor, anılıyor. Çünkü kadınlar, yüzlerce yıldır süregelen ezilmişliğe, cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa ve topyekûn erkek egemenliğine karşı bilfiil savunma ve mücadele hâlinde. Dahası 25 Kasım’ı tarih sahnesine yazdıran şey de bu mücadelenin ta kendisi. Bundan 63 yıl önce 25 Kasım 1960, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı direnen Patria Mercedes, Minerva Argentina ve Maria Terasa Mirabel adlı üç kız kardeşin, diktatörlüğün askerlerince vahşice katledildiği tarih. Mirabel kardeşler, diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için diktatörlüğün askerleri tarafından önce işkence edilerek ardından tecavüz edilip bir uçurumdan aşağı atılarak öldürüldü. Ölümlerine “trafik kazası” denildi. Fakat Mirabel kardeşlerin ölümüyle mücadele bitmedi ve onların ölümünden tam bir yıl sonra halk Trujillo diktatörlüğünü devirdi. Mirabel kardeşlerin sembol haline gelen bu mücadelesine atfen, 21 yıl sonra Kolombiya’da toplanan bir kadın kurultayında 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edildi. O tarihten bu yana 25 Kasım, kadınların şiddete ve erkek egemenliğine karşı mücadeleyi yükselttikleri bir gün oldu. Çünkü erkek egemen kapitalist sistemin altında kadınlar her geçen gün daha fazla sömürülmeye, ezilmeye ve ayrımcılığa maruz kalmaya devam ediyor. Kapitalizm yıllardır içinde bulunduğu krizin acısını en çok kadınlardan çıkarıyor. 2023 yılının ilk 10 ayında Türkiye’de 285 kadın öldürüldü. Bu sayıdan kat be kat fazlası her gün şiddete, tacize, ayrımcılığa, eşitsizliğe maruz kalıyor. Çünkü erkek egemen kapitalist sistem emeği ucuzlaştıran, toplumun ezilen kesimlerini kanıyla, canıyla, alınteriyle sömüren bir sistem. Yani emekçilerin, kadınların baş düşmanı! Bugün bu sistem kadınların yaşamını çalıyor, onları çoğunlukla üretimden uzak tutuyor, eğer tutmuyorsa da çalıştığı iş yerinde kadınlara düşük ücretleri dayatıyor, çocuk bakımının, ev içindeki emeğin bütün sorumluluğunu kadına yüklüyor.
Erkek egemen kapitalist sistemin barbarlığı en çok kadınları etkiliyor!
Üstelik kadınlar sadece bunlarla değil, ayrımcılığı körükleyen politikalara, kadına yönelik şiddete devletin mahkemeleri eliyle uygulanan sözde haksız tahrik, iyi hal indirimleri gibi cezasızlık uygulamalarına, kazanılmış hukuki ve politik kazanımların ellerinden alınmasına karşı savaş veriyor. Hatta tam da bugünlerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca boşanmalar ve arabuluculuk, nafaka, 6284 sayılı kanun gibi kadınlar için hayati önemde olan konular “Uluslararası Aile Hukuku” sempozyumunda tartışılacak. Kadını ailenin bir ferdinden ibaret gören, arabuluculuk faaliyeti ile boşanmayı zorlaştıran ve nafaka hakkına göz diken bir dizi uygulamalar tartışmaya açılıyor.
Fakat dünyanın dört bir yanından kadınlar kendilerine dayatılan bu yaşamı değiştirmek için mücadeleden geri durmuyor. Geçtiğimiz sene İran’da ahlak polisleri tarafından “başörtüsünü” doğru takmadığı gerekçesiyle öldürülen Mehsa Emini için kadınlar molla rejimine karşı İran’ın dört bir yanında ayağa kalktı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararına karşı kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında sokakları doldurdu.
Sömürüye, eşitsizliğe karşı emekçi kadınlar en öne!
Bugün de kadınların gittikçe zorlaşan hayatlarına, güvencesizliğe, şiddete karşı sesini yükseltmesi, taleplerini haykırması 63 yıl önce olduğu kadar hayati. Önlenmeyen kadın cinayetlerine, şiddete karşı yapılması gereken, kadınların kendilerini koruyacak özsavunma örgütlenmeleri yaratmaları. Krizden, yoksulluktan en çok etkilenen kadınlar, buna karşı mücadele yöntemlerini de canları pahasına yaratmak; hayatlarını korumak ve en başta örgütlenmek zorunda. Erkek egemen kapitalist sistem fabrikalardan, iş yerlerine ve evlere kadar her yerde örgütlü, o hâlde emekçi kadınlar da bulundukları her yerde örgütlü olmalı ve kendilerine reva görülen hayata karşı mücadeleye girişmeli. Fabrikasında, iş yerinde, okulunda veya evinde nerede olursa olsun, erkek egemen kapitalizme ve onun bu topraklardaki bugünkü temsilcisi istibdada karşı hürriyetinin mücadelesini yükseltmeli!
- Kadınlara karşı taciz, tecavüz, cinayet suçlarını işleyenlerde iyi hal ve tahrik indirimlerine son verilsin!
- Şiddet gören, tehdit altındaki tüm kadınlara ekonomik güvence ve güvenceli iş!
- Nafaka hakkına dokunulmasına hayır!
- Erkek şiddetine karşı özsavunma örgütlenmeleri kuralım!
- Erkek egemen kapitalist sisteme karşı emekçi kadınlar en öne!