Metro A.Ş. işçisi grev iradesiyle kazandı
İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı Metro A.Ş’de çalışan 625 metro ve tramvay işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış, 31 Temmuz Pazartesi günü sabahı itibariyle grev başlamıştı. İşçilerin örgütlü olduğu Demiryol-İş sendikası ile Metro A.Ş adına SODEMSEN (Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası) arasında 6 aydan fazla süredir devam eden görüşmeler ücret ve sosyal haklarla alakalı maddelerde tıkanmıştı.
Coşku ve kararlılıkla başlayan grevin 2. günü öğle saatlerinde Demiryol-İş, SODEMSEN ile tekrar masaya oturdu ve gece geç saatlere kadar süren toplantı sonucunda anlaşma sağlandı. Anlaşma sonrasında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ve aynı zamanda SODEMSEN kurucu üyesi olan Tunç Soyer, sosyal medya hesabından çok mutlu olduğunu, iki gündür yaşanan büyük sıkıntılar bittiği için çok sevinçli olduğunu dile getiren bir paylaşım yaptı.
Tunç Soyer’in “iki gündür süren büyük sıkıntılar”dan kastı 625 işçinin üretimden gelen gücünü kullanıp İzmir’in üç raylı sisteminden ikisini durdurmasıydı. Tunç Soyer’e göre işçilere ödenen ücretin açlık sınırında olmasında bir problem yok, fakat işçiler anayasal hakkını kullanıp grev yaptıklarında “büyük sıkıntı” yaşanıyor. Madem ortada bir sıkıntı olduğunu kabul ediyoruz, o halde bu “sıkıntı”nın tek sorumlusu, işçilere açlık ücretini dayatan SODEMSEN ve Tunç Soyer’dir. Ayrıca bu patron sendikası ve Soyer, sözleşme görüşmeleri boyunca “işçiler grev yaparsa İzmir halkı mağdur olacak” diyerek İzmir halkını metro ve tramvay işçilerine karşı kışkırtan yaklaşımdan vazgeçmemiştir. Grevin ilk günü ve saatlerinden başlayarak metro ve tramvay hatlarına alternatif oluşturacak şekilde ek vapur ve otobüs seferleri devreye sokulmuş, böylece bir yandan grev zayıflatılmaya çalışılmış bir yandan da otobüs ve vapur emekçileri fazla mesaiye mecbur bırakılmıştır.
Hak verilmez alınır!
Her sözleşme döneminde, işçilerin haklarını tırpanlamayı düstur edinmiş SODEMSEN, Tunç Soyer’in iddia ettiği gibi “emekçilerle omuz omuza mücadele” etmek bir yana, grevin bir an önce sonlanması için elinden geleni yapmıştır. Emekçi halka sosyal medya üzerinden sürekli yanlış bilgi verilmiş, işçiler ve sendikaları aleyhinde kara propaganda yapılmıştır. Tunç Soyer’in açıkça yalan söyleyerek ortaya koyduğu rakamlar halkı yanıltmaya yönelik bir algı operasyonudur. Bunun yanında Soyer’in Demiryol-İş’in talep ettiği ücretler diye açıkladığı rakamlar yoksulluk sınırının biraz üzerinde, mevcut ekonomik şartlar altında daha insanca yaşanacak ücretlerdir. Her sendika bu talepler için mücadele etmelidir, çünkü doğrusu budur. Demiryol-İş üyesi işçiler, üzerindeki bütün baskılara rağmen üretimden gelen gücünü kullanmış, grev iradesini göstermiş ve kazanım elde etmiştir. İşçilerin grev iradesi göstererek koşullarını iyileştirmesi şüphesiz hem İzmir’de hem de memleketin diğer yerlerinde hakkını arayan her bir işçiye umut olacaktır.