Çözüm basit! Engel kapitalist özel mülkiyet düzeni! Emlak baronlarının elindeki konut fazlası kamulaştırılsın!
Sermayenin mülkiyet hakkı halkın barınma ve yaşama hakkıyla örtüşmüyor, tam tersine çelişiyor. Yıkıcı bir depremin beklendiği İstanbul’da 300 bin konutun depreme dayanıksız ve acil dönüştürülmesi gerektiği belirtilirken, bu sayıdan çok daha fazla konut emlak zenginlerinin elinde yatırım amaçlı olarak bomboş bekliyor. Son olarak İBB’ye bağlı bir konut imar şirketi olan Kiptaş’ın genel müdürü bu boş konutların sayısının 750 bin olduğunu açıkladı.
Uzun zamandır Gerçek gazetesi olarak Türkiye çapında milyonlarca konut fazlasını gündeme getiriyoruz. İşte çözüm orada karşımızda duruyor. Boş duran konutlar İstanbul’da derhâl dönüştürülmesi gereken çürük evlerde oturanların geçici ikameti için yetiyor da artıyor bile. Geriye en az 2 milyona yakın depremzedenin ikamet edebileceği 450 bin konut kalıyor. Çözüm karşımızda duruyor. Bu konutlar derhâl kamulaştırılmalıdır! Bunun önündeki tek engel kapitalist sistemde özel mülkiyet hakkının barınma ve yaşam hakkının bile önünde tutulmasıdır!
Bu boş evlerin işçinin, emekçinin, memurun, esnafın yıllarca dişinden tırnağından arttırarak aldığı evlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bu evlerin de birçoğu depreme dayanıksızdır. Bu konutlar emlak baronlarının, müteahhit sermayesinin ve para babalarının elindedir. Yıllarca emekçi halkın kanını emerek bu varlıkları elde ettiler. O müteahhitler ki Ağaoğlu’nun itiraf ettiği gibi deniz kumu kullanarak, malzemeden çalarak halka çürük konutlar yapıp satarak zengin oldular. Depreme dayanıklı ve iyi koşullardaki evleri ise kendilerine sakladılar. Dünyanın burjuvalarına satıp zengin oldular. Bu sebeple söz konusu boş konutların hepsi ve daha fazlası derhâl tazminatsız kamulaştırılmalıdır!
Kamulaştırmadan geri duranlar gelecekte yaşanacak bir depremin katliama dönüşmesinin sorumlusu olacaktır. Emekçi halk barınma ve yaşam hakkını sermayeye karşı savunmak için seferber olmalı ve bu talebin arkasında durmalıdır.