Farplas’ta işgal, grev, direniş!
Kocaeli Gebze’de bulunan Farplas Otomotiv fabrikası bir süredir kıyasıya bir sınıf mücadelesine sahne oluyor. 30 Ocak’ı 31 Ocak’a bağlayan gece ise işçilerin fabrikayı işgal etmesiyle bu mücadele en sıcak halini aldı. Fabrika işgaline varan süreçte işçiler yasal haklarını kullandıkları her aşamada patronun yasadışı baskılarına maruz kalmıştı.
İşçiler önce patronun düşük zam teklifine karşı ellerini şaltere uzattılar ve iş durdurdular. Yapılan yetersiz zam teklifinin iyileştirilmesinden, 4 maaş ikramiyeye, yıllık izin haklarına dokunulmamasından, bir dizi sosyal hak talebi için birleşen Farplas işçileri, kar kış demeden, mücadeleyi yükselttiler. Bir yandan iş durduran Farplas işçileri bir yandan da fabrikada bir süredir örgütlenme çalışması yürüten Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenerek yetki için gereken yasal çoğunluğu sağladılar. Bu mücadeleyle patrona geri adım attırdılar ve bir dizi taleplerini kazandılar.
Ancak patron “siz hak alamazsınız ben veririm” havasını sürdürdü. İşçilerin Birleşik Metal-İş saflarındaki örgütlenme çalışmasını tamamına erdirerek fabrikada yetki için gerekli üye çoğunluğu sağlamasının ardından 150’ye yakın işçiyi işten çıkardı. Bu bardağı taşıran damla oldu. İşçiler önce yürüyüş ve eylemlerle işten çıkarmaları protesto etti. Ancak patron sendikasızlaştırma saldırısında diretince, zaman içinde tüm öncü işçileri kıyıma uğratma niyeti apaçık ortaya çıkınca, işçiler için yıllarca sürecek yetki davalarının sonucunu beklemek bir seçenek olmaktan tümüyle çıktı. İşçiler fabrikayı işgal ettiler. İşte atılan işçiler fabrikaya girdi, çalışan işçiler işi durdurdu ve gece boyu üretim yapılmadı.
Fabrika işgali başlar başlamaz patron polisi yardıma çağırdı. Oysa işçilerin eylemi hem meşruydu hem de Anayasa, yasalar, yargı içtihatları ve Uluslararası Sözleşmeler gibi yasal dayanaklara sahipti. İşçilerin Anayasal sendikalaşma hakkını gasp eden, haksız işten çıkartma yapan, mobbing uygulayan, işçileri bölmek için fabrikadaki asıl işleri yasadışı olarak taşeron firmalara veren yani sayısız kere ve kasten yasaları çiğneyen patrondu. Ama devletin burjuva sınıf karakteri yine kendini gösterdi. Polis, yasayı korumak, suçu önlemek için değil patronun çıkarlarını korumak ve patronun suçlarına ortak olmak üzere fabrikaya yığıldı. 200’e yakın işçiyi, işyeri temsilcisini, sendika yöneticisini yaka paça gözaltına aldı. Dayanışma için gelen işçilere gazla copla saldırdı. Polisin fabrikaya girmesinin ardından işçiler çatıya çıktı.
Gözaltılar başlayınca çatıdaki işçiler bu haksız, hukuksuz ve vahşi saldırıyı protesto etmek için “aşağı atlarız” dediler. Polis, işçilerinin can güvenliğini düşünüp geri çekileceği yerde, fabrikaya hava yastıkları getirdi. Yukarıdan da drone uçurarak işçileri taciz etmeyi sürdürdü. Tüm bunlar işçileri kışkırtmaktan başka bir anlam taşımıyordu ve sonuçları son derece vahim olabilirdi. İşte devletin sınıf karakterinin çıplak şekilde karşımıza çıktığı bir an daha… İşçilerin canı patronun kârlarını ve fabrika içindeki taşeron kölelik düzenini sürdürmesi için hiçe sayılıyordu. Sabah vardiyasına gelen işçiler gece boyu estirilen terörden sonra, fabrikaya ulaşır ulaşmaz çevik kuvvet ablukası altında çalışmaya zorlandı.
Sermayenin istibdadının karşısında ise işçi sınıfı dayanışması vardı. Gece yarısı farklı fabrikalardan işçiler dayanışma için Farplas’a koştular. Gözaltı arabalarının önüne barikat kurdular. Sınıf kardeşlerinin mücadelesine destek olmak, onlara yapılan baskıyı birlikte göğüslemek için direndiler. Saldırıya uğradılar. Gözaltına alındılar. Sabah olduğunda gece vardiyalarından çıkan işçiler Farplas’ın önüne gelmeye devam ettiler. Bu sınıf dayanışmasıdır ki gözaltına alınan 200’e yakın işçinin saatler içinde serbest bırakılmasının yolunu açtı. Sonuçta Farplas işçileri hakları için fiili greve çıktı, baskılara işgalle cevap verdi şimdi mücadelesini direnerek sürdürecektir. Farplas Kavel olmuştur. İşgal, grev, direniş yeni ve daha büyük mücadelelerin müjdecisidir.