Organize soygun
Sedat Peker’in ifşaatı Doğan Medya grubunun Demirören Holding’e satışında zincirleme biçimde bir dizi suçun işlendiğini ortaya çıkardı. Peker, çektiği bir videoda 2015’te Doğan Medya Center binasını basan grubun kendi elemanlarından oluştuğunu, bu saldırı ile medya grubunu Demirören’e satması için Aydın Doğan’a gözdağı verdiklerini anlattı. Sedat Peker’in anlattığına göre kendisinden bunu isteyen bir AKP milletvekiliymiş.
Sedat Peker’den sopa Ziraat Bankası’ndan havuç
Sedat Peker’in sopasıyla hizaya getirilen Doğan grubu birkaç yıl sonra doların cazibesiyle medya grubunu satmaya ikna edildi. Demirören, Doğan medyayı satın alırken 750 milyon doları Ziraat Bankası’ndan kredi olarak çekti. Peker’in ifşaatı ile bu kredinin bugüne kadar ödenmediği ortaya çıktı. Aydın Doğan dolarları kasasına koydu. Demirören devletin bakasını soyarak Türkiye’nin en büyük medya organlarına sahip oldu. Yetmedi, Ziraat Bankası’na teminat olarak gösterilen arazilerin usulsüz imar verilerek yüksek değerde gösterildiği, mahkemelik olan bu arazilerin Ziraat Bankası tarafından kredinin tahsil edilmesinde kullanılamadığı anlaşıldı.
Aydın Doğan soygunun mağduru değil suç ortağı!
Aydın Doğan parasını almıştır. Bu olayın mağduru falan da değildir. Onun, halka gerçekleri anlatmak, dürüstçe gazetecilik yapmak gibi bir derdi yoktu. Muhalif falan da değildi. Biz onu Gezi günlerinde milyonlar isyan ederken yayınladığı Penguen belgesellerinden, basın emekçilerinin emeğini sömürmesinden, işçi düşmanlığından biliyoruz. Aydın Doğan, Hürriyet, Posta, Fanatik gazeteleriyle Kanal D ve CNN Türk televizyonlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kuruluşu 916 milyon dolara sattı. Satışın yapıldığı 2018 yılında dolar 3,90 seviyesindeydi. Bugün 8,40!
Milletten çaldıklarıyla “milletin bekası”nı anlatıyorlar
Banka soygunu, imar yolsuzluğu, ihaleye fesat karıştırma, silahlı saldırı, tehdit, gasp, görevi suistimal her şey var. Ziraat Bankası’ndan çalınan 750 milyon dolar, bu ülkenin emekçi halkının burnundan fitil fitil getirildi. Zamlarla, vergilerle Ziraat Bankası’nın zararı halka ödetildi ve ödetilmeye de devam ediyor. En kötüsü de halktan çalınan milyonlarla finanse edilen bu yayın organlarında her gün istibdad rejimi “milletin bekası” adı altında müdafaa ediliyor. Halk kendi emeğinden çalınanın hesabını sorduğunda aynı yayın organları tarafından “vatan haini”, “terörist” vb. olarak suçlanıyor. O gün Sedat Peker’in adamları baskın yaparken bozkurt işaretleriyle slogan atıp İstiklal Marşı söylüyordu!