Fabrikalardan haberler - Şubat 2021
Gazetemizin Şubat 2021 tarihli 137. sayısında da fabrikalardan ve direnişlerden işçi mektuplarını yayınlıyoruz.
Emeğimiz gücümüz, birliğimiz zaferdir! - Tuzla CPS Otomotiv’den bir işçi
“Başkaları rahat yaşasın diye yoksulduk biz.
Çünkü hakkımız olanı alıyorlardı hiç acımadan.
Bize kalan şu yaşadığımız posası bırakılmış hayattı işte.”
Tüm emekçi işçi sınıfına selam olsun! Ben beş buçuk yıldır CPS Otomotiv’de çalışıyorum. İlk başladığım zaman maaşlar, çalışma saatleri ve mesailerden şikayetçiydik. Aylarca izin olmadan mesai yaptık ve idare etmemiz rica edildi. Bu dönemler sendika için mücadele ettiğimiz dönemlerdi. Mücadele de zorlansak da işten çıkartılan arkadaşlarımız olsa da biz sendikayı soktuk ve arkadaşlarımız davalarını kazanıp geri geldi.
Bunca emek sonucu şimdi elimizde olan patronların kendi arasındaki kavgası ve bir sürü belirsizlik. Maaşlarımızın ne zaman yatacağı belli değil. Aylardır bu şekilde devam ediyoruz ve üç haftadır fabrika kapalı. Gümrükten malzeme çekemedik diyorlar ama biz buna inanmıyoruz. Üretimde Volkswagen’in malları yarıda kaldı ve patronların başka üretici fabrika bulduklarını düşünüyoruz. Bizim greve çıkıp kazandığımız haklara, sözleşmede kazandıklarımıza ilk başta sevindik ama maaşlarımızın geç yatması durumu süreklileşti. Bu maaş gelene kadar kredi borçlarımızın faizi birikiyor, elimizde yine para kalmıyor. Patron ortaklarından biri iflas gösterdi. Artık sonumuz belli değil ve hala biz işçileri dikkate alan yok. İki ay öncesine kadar sevkiyat günü yetişsin diye bize mesailer için dil döken patronlarımız şimdi ortada yoklar.
Biz CPS işçileri her şeyi yapmaya hazırız. Patronların kazandıkları servet bizim emeğimiz, alın terimizdir. İşimizi kaybetmemek için her şeyi yapacağız. Gerekirse patronların evlerinin önünde sabahlayacağız. Bu biz CPS işçilerine zor gelmez, bizi yıldırmaz. Biz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Biz onurumuzla ekmeğimize sonuna kadar sahip çıkıyoruz. Keşke patronlar da bizim yarımız kadar onurlu olsalardı da emeğimizi göz ardı etmeselerdi. Patronların kaypaklığı ve bizi açlıkla sınamaları gözümüzü korkutmuyor. CPS işçisinin mücadelesi sonuna kadar devam edecek. Bugün CPS’nin yaşadığı sıkıntılar tüm işçilerin başına geliyor ve gelebilir. Bu mücadeleye hep beraber sahip çıkalım, birlik olalım, tek yumruk olalım. Adımlarımızı sağlam basarak, yürüdüğümüz yolda hep dik durarak… Emeğimiz gücümüz, birliğimiz zaferdir!
Fırsatçı patronlara karşı örgütlü işçi sınıfı! - İzmir’den bir kargo işçisi
Merhaba dostlar. Ben Ege Ulaşım firmasında çalışan bir kargo işçisiyim. Bir süredir işsiz olduğum için bu işi bulur bulmaz umutla doldum. Ama gelin görün ki işe başlamamla, patronun ne kadar gözü dönmüş olduğunu anlamam bir oldu. Bir günlük çalışma süremiz on buçuk saat. Üstüne her gün kalmak zorunda olduğumuz mesailer oluyor. Yani sabah 8’de başladığımız iş aslında akşam 10’da bitiyor. Fazla mesai ücretlerimizi ise kafalarına göre belirledikleri bir kotayı doldurduktan sonra hak edebiliyoruz. Maaşlar, fazla mesai ücretleri patronun keyfine bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. İş kanununda ne yazdığı ise patronun umrunda değil, onlar cebini daha fazla doldurmanın derdinde.
Başka bir konuya değinecek olursam, şu salgın günlerinde zaten işimiz fazlasıyla yoğun ve zorken, bir gün rahatsızlanıp işe gitmesek hem 1 günlük yevmiyemiz hem de fazla mesai saatlerimizden 8 saat siliniyor. Hiçbir mantığa sığmayan bu davranış elbette patronun kârına kâr katmaktan başka işe yaramıyor. Son olarak, oldu ki covid pozitif olduk ve 10 gün karantinada kaldık. Devlet bize 11. gün iş başı yapabileceğimizi söylerken bizim doymayan patron yeniden test istiyor. Devlet çoktandır karantina sonrasında kişiye test yapmıyor. Biz de mecburen özel hastaneye gidip cebimizden 200-300 lira verip test olup ancak öyle iş başı yapabiliyoruz. Yani dostlar şu pandemi sürecinde patronlar bizi yiye yiye sermayelerini büyütürken olan yine işçi sınıfına oluyor. Oysa biz hiç değilse sendikalı olsak patron bu kadar kolay at koşturabilir mi? Son dönemde bizim gibi özellikle covid salgınıyla iş yükü artan kargo ve taşıma işçileri, seslerimizi birleştirmeliyiz ve durum daha kötü olmadan bir an evvel şartlarımızı iyileştirmeliyiz.
Sağlığımızı korumak istiyorsak çözüm birlik olmak! - Tuzla Sedef Tersanesi’nden bir işçi
Merhaba arkadaşlar, ben İstanbul Tuzla'da Sedef Tersanesinde çalışıyorum. Son zamanlarda hep şu duyuruyu yapıyorlar: Koronavirüsün işyerinden daha çok sosyal hayattan bulaştığını söylüyorlar. Sanki sosyal hayatımız var da oradan Koronavirüs bize bulaşıyor. Aslında bizi aptal yerine koyarak bize şunu söylemek istiyorlar: Biz size günlük iki maske vererek üzerimize düşeni yaptık siz dikkat etmiyorsunuz. Gemide tanklarda ve kapalı alanlarda sosyal mesafeye dikkat edilmeden onlarca işçi bir arada çalışıyor. Çalıştığımız yerlerde, ortak kullandığımız aletler temizlenmiyor ve dezenfektan bulunmuyor. İşçi servisleri yine aynı durumda, servisler hijyenik olmadığı gibi sosyal mesafeye dikkat edilmeden onlarca işçi servislere bindiriliyor. Günlük iki maske vermekle, yemekhanedeki yemek masalarını iki kişilik yapmakla tedbir alınmaz.
Ortak kullandığımız alanları temizleyerek dezenfektan yaparak, dezenfektanları işçilerin kolayca ulaşabildiği yerlere koyarak, ekmekleri poşetin içinde vererek, suları sürahiden değil de hazır pet şişelerden vererek, yemekhane işçi sayısının kapasitesinin altındaysa prefabrik bir yemekhane yaparak, işçi servislerini her gün dezenfekte yaparak, sosyal mesafeye dikkat edilerek işçileri servislere bindirerek tedbir alınır.
Koronavirüsü işyerinden kapıp ailelerimize, sevdiklerimize bulaştırmamanın çözümü çok basit: İşyerimizde örgütlü olmak birlik olmak. Birliğimizden gelen gücümüzü kullanarak patrona gereken önlemleri aldırmak.
Bu yazıyı podcast hesaplarımızdan dinlemek için tıklayın.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2021 tarihli 137. sayısında yayınlanmıştır.