Metal fabrikalarından haberler - Ocak 2021
Metal fabrikalarından haberler kısmında bu ay da yine farklı metal fabrikalarından, mücadele alanlarından işçi mektuplarını yayınlıyoruz.
Çocuklarımızın geleceği için bu sömürü düzenine dur diyelim! - Dilovası Systemair HSK’dan bir işçi
Öncelikle merhaba. Ben 2 yıldır Systemair HSK fabrikasında çalışıyorum. Yaklaşık 2 ay kadar önce anayasal hakkımızı kullandık ve 100 arkadaşımızla Birleşik Metal İş sendikasına üye olduk. Bir hafta içinde fabrikaya gelen yetki belgesini gören işveren yaklaşık 40 arkadaşımızı pandemiyi bahane ederek ücretsiz izne çıkardı ve bizim yerimize 50’ye yakın yevmiyeci işçi aldı. İçeride kalan arkadaşlarımıza baskı yapıldı, “Üyelikten istifa et yoksa sizi de ücretsiz izne çıkarırız, aç kalırsınız” denildi. O gün kapı önünde direnişe geçtik, bunu gören işveren arkadaşlarımızı arayarak “Vazgeçin, özür dile işine başla.” dedi, sanki suç işlemişiz gibi. İşçi çıkarma yasağı olmasına rağmen iki arkadaşımızı işten çıkardı, “yasa tanımam” der gibi! Oysa biz sadece evimize bir ekmek daha fazla götürmek istedik, köle gibi değil insan gibi çalışabilmek istedik. Ankara’ya yürümek istedik, bir gün öncesinden Kocaeli Valisi eylem yasağı getirdi. Polisin sert müdahalesine maruz kaldık. Ama biz asla vazgeçmedik, direnişe devam ettik, adalet istedik. İşçi ve emekçi kardeşim, siz de çocuklarınıza bir gelecek bırakmak için bu sömürü düzenine dur de! İnsancıl bir geleceğe adım at. Selam olsun direnen işçi ve emekçiye!
İşçiler için örgütlenip mücadele etmekten başka yol yok! - Bilecik Accuride Wheels’ten bir işçi
Türkiye genelinde çoğu fabrikada olduğu gibi bizim fabrikada da üretimde düşüşe gidiliyor. Hammadde açığı, sipariş eksikleri ve bunun gibi birçok belirsizlikle ne olacağı ne biteceği belli değil. Toplu siparişle üretimden neredeyse tek tek sipariş üzerine üretime dönük çalışmaya geçiliyor. Fabrikanın sürekli el değiştirmesi, bir önceki yönetimin sipariş sözleşmelerini yenilememesi, yeni gelen yönetiminde zamansız otomasyon ve planlama yapması şu anki duruma yol açtı. Sermayenin plansızlığı yüzünden üretim potansiyeli çok yüksek olan fabrikamız üretimde azalmaya bu sebeple de söylentilere göre işten çıkartmalara gidebilir. Hammaddeyi elinde bulunduranlar piyasaya sürmeyip yarın daha kârlı satmak için elinde tutuyor olan bize oluyor. Bugün her şey işçinin emekçinin aleyhine işliyor, kriz, pandemi ve uygulanmayan tedbirler, asgari ücret… Örnekler artar ama kesin bir şey var o da tek kurtuluş yolumuzun örgütlü mücadele olduğudur. Biz örgütlendik sendikamızla birlikte mücadele ediyoruz bu yüzden direnebiliyoruz. Bugün sendika mücadelesi veren, sendikayı grevle direnişle fabrikaya sokmaya çalışan Gebze’deki metal işçisi kardeşlerimiz herkese yol gösteriyor. Selam olsun mücadeleci işçilere!
Ne verecekler diye beklemeyelim, hakkımızı söke söke alalım! - Tuzla Chen Solar’dan bir işçi
Yoldaşlar merhaba, sizler bu yazıyı okurken biz yüksek ihtimalle fabrikamızdaki ilk toplu sözleşmemizi imzalamış olacağız. Bizler de sendikalaşmadan önce, yani bundan yaklaşık 3-4 ay öncesine kadar asgari ücretle çalışıyorduk. Devletin, patronların ve sarı sendikacıların rol aldığı “Asgari Ücret Komisyonu” adlı tiyatrodan çıkacak sonuca bağlı olarak bir yıl boyunca ne yiyeceğimiz, nerede yaşayacağımız, evimizde kaç gram et pişeceği, çocuklarımızın ne giyeceği yani kısaca hayatımız şekillenecekti. İçinde bir tane bile işçinin olmadığı bu komisyonun her gün saatlerce ekmeği için alın teri döken bizlere yine sefaleti layık göreceğini biliyorduk. Öylece durup beklesek her şey yine olduğu gibi devam edecek, bir yıl daha açlık ücretine mahkûm edilecektik.
Biz bu gidişata dur demek için örgütlendik, sendikalı olduk. Yani kendi kaderimizi kendi ellerimize aldık. Sözleşmede kazanacağımız ekonomik ve sosyal hakların yanında belki bunlardan daha da önemlisi artık fabrikamızda insan gibi muamele göreceğiz. Ve biliyoruz ki mücadele ederek söke söke alacağımız her bir kuruş onların bize sadaka verir gibi vereceği yüzlerce liradan daha değerli. Şu saatten sonra kimin bize ne verdiği değil, bizim söke söke ne alacağımız ve bu uğurda vereceğimiz mücadele şekillendirecek hayatımızı. Onlar bize bir yıl daha açlığı dayattılar fakat bizim bekleyecek bir günümüz bile yok. Hakkımızı almak için insan gibi muamele görmek için birlik olup, örgütlenelim. İşte o zaman bugün bize sefaleti layık görenler korkup kaçacak delik arayacaklar.
Mücadeleye ilk günkü gibi devam ediyoruz! - Tuzla HT Solar’dan bir işçi
Merhaba yoldaşlar. Uzun süredir ülkemizde hak gaspları devam etmekte ve biz işçiler olarak mücadelenin en zor dönemlerini yaşıyoruz. Hem salgınla hem kapitalist sistemle savaşıyor, mücadele ediyoruz. Bu kadar zor bir dönemde ücretsiz izin ve işten atılma tehdidi karşısında mücadele ve direniş gösteren Systemair Hsk işçilerine ve greve çıkan Baldur isçilerine selam olsun. HT Solar işçileri olarak her daim mücadelelerini destekliyoruz ve yanlarındayız. Çünkü biz HT Solar işçileri olarak birlik, beraberlik, mücadele, işgal, direnişle örgütlenmiş bir fabrikayız.
HT Solar’da mücadele ilk günkü gibi devam ediyor. Uzun zamandır otomasyon kurulumu yüzünden belirsizlik içinde olduğumuz bir dönemdeyiz. Normalde Çin’de olan ve bu otomasyon döneminde Çin yönetiminden yönetim kurulu başkanı Türkiye’ye geldiğinden beri sanki ilk günkü gibi işçilerin birliğini ve sendikayı tanımamaya çalışıyorlar. En son esnek çalışmayı kabul etmediğimiz için verilen idari izinler iptal edildi. Sonrasında oluşan durumlarda sorduğumuz sorulara cevap verilmemeye başlandı. Kendi kafalarına göre olan program için de yönetime birliğimizi göstermek için fabrika içinde uyarı eylemlerine başladık. Tüm fabrika olarak mücadeleye başladık. Biz, bizi unutan herkese gücümüzü hatırlatacak ve birliğimizi daim tutacağız. Başladığımız mücadelede patron yandaşlığı yapıp eylemleri farklı bir yöne çekmeye çalışanlara da birlik ve beraberlik içinde örgütlü olarak cevabını veriyoruz. Ülkemiz bu kadar olumsuzluk içindeyken milyonlarca insanın geçim derdi asgari ücret bile tiyatro oyununa dönmüşken, salgın karşısında yaşadıklarımızı zaten ortadayken HT Solar işçileri olarak sendikamıza, temsilciliğimize ve birliğimize sahip çıkacağız. Başka yolu yok ya hep beraber ya hiçbirimiz.
Birlik olmaktan başka çare yok - Dilovası Omco Kalıp’tan bir işçi
Ne olacak bu işçinin hali ne olacak bizim hayatımız hayallerimiz? Her gün zorlaşan yaşam şartlarında kendimize bile bakamadığımız gibi ne ailemize yardımcı olabiliyoruz ne de bir şeyin sahibi olabilmek için birikim yapabiliyoruz. Ben genç bir kardeşiniz olarak bunları yazıyorum, ne olacak bu düzen nereye kadar devam edecek bizlerin benim gibi çoğu gencin hayallerini suya düşürenlere gerekeni yapmayacak mıyız? Evlenmek istersin maddi sıkıntı, bir araba sahibi olmak istersin nerde nakit, bir evim olsun istersin almak için kredinin altına girersin. Zorluk altında yaşamaktan yorulduk. Hakkımızı almak bu kadar zor mu? Çok da bir şey istemiyoruz şu ölümlü dünyada. Bir işe başvurursun torpilin yoksa almazlar. Sınava girersin istenilen puanın fazlasını yaparsın giremezsin. Üniversite okursun meslek sahibi olursun tecrübe isterler işsiz kalırsın. Yandaş kayırırlar. Yandaşın borcunu silerler biz işçiye geldi mi asgari ücreti dayatırlar. Brüt maaş çalışırsın bir asgari ücret devlete vergi olarak kesilir. Korona’da yaptıkları senaryoyu hiç söylemiyorum sahi inanan var mı? Ne olacak söyleyin devam mı böyle ben bu örnekleri binlerce kez çoğaltırım. Kadına şiddet desen bu ülkede. Tecavüz desen bu ülkede. Hayvana zulüm bu ülkede. İstismar bu ülkede. Cinayetler hat safhada. Ne olduk biz bizi nasıl böyle bu hale getirdiler ayrıştırdılar? Bıktık artık suyunu çıkardılar. Sözüme şunları söyleyerek bitiriyorum. Örgütlenin kardeşim, birlik olun başka çare yok örgütlenip ayakta durmaktan, boyun eğmemekten, mücadele etmekten başka çaremiz yok. Sevgilerimle. “Yaşasın onurlu mücadelemiz!”
Örgütlenerek bu düzeni değiştireceğiz - Tuzla Gür Metal’den bir işçi
Bu çürümüş sömürü düzeni artık bitirilmeli, işçinin sırtındaki zenginden alınamayan vergi düşürülmeli, işçiye tanınmayan haklar sözde istihdam yaratan işverenlere verilmemeli artık. İşçinin kaderi işçinin elinde olmalı, tokun açın halinden anlamadığı düzen yok edilmeli, devlet işçinin kaderini patronlara bırakmamalı işçilerin hakları mahkemelerde arattırılmamalıdır. Bugün herhangi bir yerde çalışan işçi haklarını alabilmek için mahkemelerde yıllarca beklememeli patronlar ve devlet işsizliği kamçı gibi kullanıp işçinin sırtına vurmamalıdır. İşçilerin sendikal hakları tanınmalı, enflasyon ise mücadele edilebilir bir hale gelmelidir. Bu saydıklarımı devlet hiçbir zaman yerine getirmeyecektir. Ne zaman biz bütün ülke çapında işçiler emekçiler örgütlenip devletin işverenin karşısına yapıcı bir şekilde haklarını isteyen, haklarını bilen bir birlik olarak çıkarsak o zaman hepsini kazanacağız. Artık sorunlardan yakınmak yerine örgütlenerek direnenlere katılarak bu düzeni değiştireceğiz. Devletin vergi yükünü, işverenin işsizlik kamçısını elinden alma zamanı gelmiştir. Patronun işten çıkarma silahı, devletin vergi yükü kaderimiz değil bunu anlamayız. Sözlerimi Lenin’in şu sözüyle kapamak istiyorum değerli işçi dostlarımız ve emekçi yoldaşlarımız:
“Ömürleri boyunca didinip yokluk içinde yaşayanlara din ile bu dünyada bulundukları sürece itaatkâr olmaları ve tanrısal bir ödül umuduyla yaşamaları öğretilir” Bu sözünde bende yarattığı düşünce Müslüman çoğunluğun yüksek olduğu ülkemizde din üzerinden insanların fakirliğinin ilahi bir takdir olduğu öğretiliyor oysaki biz sadece emeğimizin karşılığını alamadığımız için ve devletimizin patrondan alamadığı vergi yükünü omuzladığımız için fakiriz.
İzin dönüşü ne olacağımız beli değil! - Bursa OYAK Renault’dan bir işçi
Her sene sonunda fabrikamızda revizyon dönemi oluyor. Tadilat ve bakım çalışması için 29 Aralık'ta üretime ara verilecek. 11 Ocak'ta tekrardan üretime başlanacak. Bu süre içerisinde yaklaşık 10 gün izine çıkıyoruz. OYAK Renault yönetimi tarafından 10 günlük izinin yıllık izinden kesileceği açıklandı. Fabrikada bu durum tepkiyle karşılandı. Bu duruma karşı sendika sözde yönetime itiraz etti. Sendika yönetimi yarısı izinden yarısı ücretli olarak ayarlama yapacağız dedi. Sonra da OYAK Renault yönetimi ile farklı anlaşma yaparak bizi kandırdı. İzinlerin yarısı kısa çalışma ödeneğinden karşılanacak. Olan yine bize oldu. Bizim cebimizden gitti. OYAK Renault yönetimi her fırsatta kısa çalışma ödeneğini kullanmaya devam ediyor. Bu durum fabrikada tepkiyle karşılandı. Fabrikada her geçen gün robot sayısı artmaya başladı.10 günlük izinde birçok üretim alanına robot kurulumu yapılacak. Robot kurulumu yapılacak yerlerde birçok işçi arkadaşlarımız boşa çıktılar. Arkadaşlarımızın bir kısmı boş bölümlere gidecek diğer kısmının ise iş durumunun ne olacağı belli değil. Bu yüzden dolayı yönetim soyunma dolapların boşaltılmasını istedi. İzin dönüşü ne olacağımız belli değil!
Kriz ve pandemiyle birlikte baskılar arttı - Bursa Tofaş’tan bir işçi
Bu yılki üretim hedeflerini tutturmak için gecemizi, gündüzümüze kattık. Pandemi sürecinde bile hafta sonları mesaiye kaldık. Her yıl sonunda olduğu gibi bakım ve tadilat yapılacağı için 7 günlük izin verilecek. Her sene aldığımız banka promosyon paralarını en düşük seviyede tutmak için elinden geleni yapıyorlar. Tofaş'ta alacağımız banka promosyonu belli değil, fakat aynı bankadan maaşlarımızı aldığımız Bosch fabrikasında alınan banka promosyonlarının miktarının yüksek olması bizim her sene düşük almamız Tofaş'ın sosyal medyasında çok yoğun şekilde konuşulmaya başlandı. Bu durumdan rahatsız olan Türk Metal sendika temsilcileri sosyal medya üzerinden yorum yazan, eleştiri yapan çalışanların amirlerini arayarak yazdıkları yazıları silmelerini istiyorlar. Fişleme ve tehditler yine başladı. Eleştiriden bile korkan bir sendika işçilerin haklarını savunabilir mi? Tehditlerle susturma ve fişleme ile nereye varacaklar? 2015'te ki eylemler de böyle başlamıştı...2020 hem dünya için hem de ülkemiz için kötü bir yıl oldu. Ezilen yine işçi sınıfı oldu. 2021 yılında daha çok zorlu geçecek. Pandemi dolayısıyla ve doymak bilmeyen sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak için köle gibi çalışmak zorunda bırakılacağız. Bu saldırılara karşı mücadele etmek için örgütlenmiş güçlü bir işçi sınıfı oluşturmalıyız!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Ocak 2021 tarihli 136. sayısında yayınlanmıştır.